|
Yerli ve milli
İlk sayısını Mart 1990'da çıkardığımız Dergâh dergisi, küçük önsözünde “yerli ve milli” olmayı öne çıkardı.

1921'de çıkan, Milli Mücadele'yi destekleyen, Yahya Kemal'in de yazdığı Dergâh aynı kavramlara vurgu yapıyordu.


Şimdilerde AK Parti “yerli ve milli” olmayı önemsediğini söylüyor. Sevindirici bir durum. Umarız bu yolda bir komisyon kurulur ve uzun vadeli bir kültür politikası oluşturulur. Çünkü halihazırda ülkenin yerli ve milli bir kültür politikası yok. Hatta herhangi bir politikası yok.

Lügatler “yerli” için 1. Taşınmaz, sabit, 2. Bir yerin halkından olan, dışarıdan gelme olmayan, 3. Bir yere, bölgeye has olan mânalarını veriyorlar ki, çokluk “mahalli” ile karışıyor. Mahallî bildiğiniz gibi “yerel” demektir.

“Millî” ise 1. Millete ait, millete has, 2. Dinî, 3. Kavmî demek.

Bizim “millî değerlerimiz”in başında “dinî” değerlerimiz geliyor ki; zaten “millî”nin bir anlamı da “dinî”dir
(M. Doğan sözlüğü).

Nedir bunlar?

Allah, Peygamber, Kur'an-ı Kerim, Kâbe, bayrak, sancak, vatan, namus, cami, dil, kutsal bilinen kişiler, mekanlar, Eyüp Sultan, Hacı Bayram, Hacı Bektaş, Yunus Emre (Bu son saydıklarım aynı zamanda yerlidir) vb. Daha aşağı inersek Mevlid'i, hatta kuru fasulyeyi bile sayabiliriz.

Bir şeyin “millî” olabilmesi için milletten doğmuş, milletçe benimsenmiş olması lazımdır. Ayrıca temsil yeteneğini de saymalıyız. Msl.: Milli Takım. Milli mimari asırlar içinde oluşmuş, ölçülerini bulmuş, pek çok yerde coğrafi ve topografik şartlara uygun tatbik imkanına kavuşmuş, görenlerin “İşte bu Türk Evi'dir” diyeceği bir yapıdır. Safranbolu'daki evi Bosna'da, Arnavutluk Berat'ta görebilirsiniz.

Batı kültürünün ülkemizi işgal ettiği yıllarda Osmanlı mimarlarından Mimar Vedat ile Mimar Kemalettin “Milli Mimari” diye nitelenen binalar yaptılar. Beğenen de oldu, tenkit eden de. Modern bir bina yapıp ona bir Selçuklu kapısı koymakla milli mimari olmaz.

Camilerin minareleri zaman içinde bölgesel, kültür, coğrafi şartlar, malzeme ve mensup olunan medeniyet ile biçim kazandı.

Bu biçimi en zarif şekle taşıyan Türk mimarları oldu (Osmanlı dönemi). İşte bu milli bir hüviyettir. Bir beldeye uzaktan bakın, bir Türk minaresi görürseniz orada hangi etnik grup yaşarsa yaşasın oraya Türk mührü vurulmuştur.

Vurulmuş da n'olmuş kardeşim?

Daha güzel olmuş ağa. İnsan dünyaya çevresini güzelleştirmek için geldi, tahrip etmek için değil.

Yerli ve milli olmak niçin önemlidir? Bir kere bağımsızlık sembolüdür. İsteyenler “İstiklal Marşı”na bakabilir. Malum “Milli Marşımız”dır.

Yerli karpuz bu toprakların tohumundan yeşeren karpuzdur. Şimdi ara ki bulasın. Kabağa aşılanmış, kıpkırmızı ama tatsız tuzsuz bir karpuz yiyoruz.

Domates dahi öyle. Tohumda dışa bağlı olmaktan ağır ağır çıkıyoruz.

Yerli tank, yerli uçak yapmak bizi dışa bağımlı olmaktan kurtaracak. Bir zamanlar “Nazilli basması” vardı. Yerli idi.

Fikir, sanat ve kültürde yerli ve milli olmak bize bir “hayat tarzı” bahşedecektir. Biz zaten bu “hayat tarzı”nı ne kadar yıpranmış, pörsümüş, modası geçmiş olsa da hâlâ taşıyoruz. Çünkü hayatımıza yön veren hâlâ İslâm ilkeleridir
. Eve girerken ayakkabıları çıkarmaktan, tuvalet adabına kadar böyle bu. Ama iki yüz senelik modernleşme ve batılılaşma bu hayat tarzını deforme etti.

Biz şimdi iki arada bir deredeyiz.

Hem kına gecesinde Kur'an okutuyoruz. Hem yaş günü pastası kesiyoruz, Sevgililer Günü'nü önemsiyoruz. (Geniş kalabalıklardan bahsediyorum).

Kendisi olmak” önemli bir şey, Tanpınar da bunun üzerinde çok duruyor. Yerli ve milli olmak hem bizi bağımsız kılacak hem de Hakk'ın rızasına kavuşturacak
. Ama küresel sermayenin tüm dünyayı “tüketim ekonomisi” ile yönettiği bir zamanda bu nasıl olacak?

Umarım bu işe kafa yoracak birkaç fikir adamı çıkar.
#millî değerler
#Sevgililer Günü
#Kâbe
#bayrak
#sancak
#vatan
#namus
#cami
#dil
#kutsal
9 yıl önce
Yerli ve milli
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler