Bu gidişe “dur” diyecek kimse yok mu?
Herkes “sermaye” peşinde, her ülkenin “teknoloji”ye ihtiyacı var. Bunlar ancak küresel gücün verdiği kadar alınabilir.
Uzun, uzun. Nüfus artıyor, istekler çoğalıyor, yarışta geri kalırsan seni yok ederler. Bu fikir, bu endişe; inkârı mümkün olmayan bir ilmî gerçek gibi, tek hakikat gibi zihinleri işgal etmiştir.
Adam sürekli ekranda beliren rakamları takip ediyor.
Dolar bir yükseliyor, bir iniyor.
Altın onu kovalıyor. Öteki sürekli para veriyor, para alıyor.
Ayaküstü bir şeyler atıştırırken bile ne kazandım ne kaybettim diye hesap yapıyor.
Beriki önüne uzatılan evrakları imzalıyor. Arkadaşı mühür basıyor.
Bilgisayar çalışıyor. Sanki bir makinalı tüfek.
Telefonlar, telefonlar.
Elimizden düşmeyen telefonlar.
Hem eğlence, hem haberleşme, hem internet, daha neler neler.
Adam koca dünyayı avuç içi kadar âlete sığdırmış. Aklımız almıyor.
Almasın diye yapılmış bu.
Fabrikada sürekli işleyen âletler, bantlar da yürüten üretim.
İşçi o âletlerden biri olmuş, kendini unutmuş.
Uyan, yataktan kalk.
Kahvaltı yap veya yapma.
Metroya-otobüse-dolmuşa bin. Yahut kendi aracını kullan.
Trafiğe takıl, trafikte kal, bol gaz solu.
Stres olsun, sıkıntı olsun, şu bu olsun.
Psikoloğa git, fitnes-plates yap, tatile çık.
Çıkacağım ama param yok.
Dert etme taksit yaparız.
Taksitle yaşar taksitle ölürsün.
Bütün bunların uzağında olanlar da var.
Sen öyle san. Her kişinin derdi kendine.
İhaleye girilecek, adam ayarlanacak.
Siyasiler ile dirsek temasına geçilecek.
Yatırım için ortak bulunacak. Kampanya, reklâm, afiş. Rakipler ekarte edilecek.
Bunun için ne lazımsa yapılacak.
Kumpas, kaset, medya, tehdit kullanılacak.
“Durmayalım düşeriz” diyorsun yani.
Ha şunu bileydin...
Ama herkes bunun peşinde, yol aynı yol. Yarış aynı yarış.
Ne zamana kadar sürecek bu yarış?
Bizim için “Muasır medeniyet” seviyesine ulaşıncaya, onu geçinceye kadar.
Sürekli büyüyeceğiz. Her şey büyüme rakamlarına bağlı.
Yok yahu, ben aslında bu hayatta beş vakit namazı cemaatla nasıl kılarım, cenaze namazına nasıl giderim, komşuluk hukukuna nasıl uyarım, açı doyurup-çıplağı nasıl giydiririm, gibi şeyleri düşünüyordum.