*
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Fransa ve İngiltere'nin gelmesiyle, Ortadoğu'nun kültürel dokusu ve siyasal yapısı dinamitlendi.
Batılı ülkelerin körüklediği din, mezhep ve ırk ayrımcılığı, Ortadoğu'da çok kanlı bir tarihin yazılmasına yol açtı.
*
Osmanlı Ortadoğusu'nun üzerindeki örtü kaldırılmalı, dört yüzyıl süren, Kudüs odaklı, başkenti Kudüs olan,
ayrıntılı olarak, tarihin derinliklerinden çıkarılıp, Yirmibirinci yüzyıla taşınmalıdır. Dilleri, dinleri ve ırklarıyla Ortadoğu'yu, Kudüs'ten tanıyan
kitabı, Yirminci yüzyılın başlarındaki Kudüs'ten yola çıkarak, dünya barışının en önemli güvencesi olan, Ortadoğu üzerindeki savaş bulutlarını büyük ölçüde dağıtıyor.
*
Barışın mimarları da
olan Müslümlar, Hristiyanlar ve Yahudilerdir. Hem içerden hem de dışardan baskılarla Osmanlı kardeşliğinin parçalanması, Ortadoğu'nun paramparça olmasına yol açtı. Karşılıklı zorunlu göçler, geniş Ortadoğu coğrafyasındaki savaşların ana kaynağını oluşturdu. Ortadoğu'nun bütün zenginlikleri bir şans oyununda harcanır gibi, sorumsuzca harcandı.
*
Petrol denizinin üzerindeki Ortadoğu, Allenby'den bu yana, ekonomik, siyasal ve kültürel zenginleşmeye, en önemlisi barışa hasret kaldı. Onbeşinci yüzyılda İspanya ve Portekiz Yahudilerine kapılarını açan,
Yirmibirinci yüzyılda, savaştan kaçan göçmenlerine, Avrupa ülkelerinin kapılarını açmasını bekliyor.
Barış coğrafyası Ortadoğu, savaş coğrafyasına dönüştü.
*
Ortadoğu'nun yeni kardeşliği: Eşitlik ve özgürlük odaklı,
diyen
ve
diyen
dir.
*
Ortadoğu'da geçmişten geleceğe giden yol, dağları taşları olmayan düz bir yol değildir. Osmanlı kardeşliği, tavandan tabana doğru değil, tabandan tavana doğru elbirliğiyle inşa edilir.
*
*
Ortadoğu dünya için, çaydaki süt ve şeker gibidir, dünyaya hem tat hem renk kazandırır.
*
*
Kudüs'te peygamberler arasında ayrım gözetilmez.
*
Kudüs
nin başkentidir.