|
Cumhuriyetin temel nitelikleri
Anayasa Komisyonu, ilk mutabakat metnine göre önemli bir geri adım attı. Anayasa'nın Başlangıç bölümünde, "Hiçbir düşünce ve mülâhaza, Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında, koruma göremez" deniliyor.

Düşünceyi belli belirsiz muğlak kıstaslarla sınırlayan bu üslûptan kurtulmak üzere, uzlaşma metnine "düşünce" yerine "eylem" kelimesi konulmuştu. Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, MHP'nin itirazı üzerine, eylem sözünden vazgeçildi; gene bir başka muğlak kelime "faaliyet" sözü benimsendi.


Cumhuriyetin temel nitelikleri

Üstelik, 26'ncı maddede, düşünceyi sınırlama sebebleri arasına "cumhuriyetin temel nitelikleri" de konuldu. Oysa, "cumhuriyetin temel nitelikleri" hem, açık ve berrak bir tanım değil. Hem de, resmi ideolojinin sarmaladığı statükoyu yansıtma gibi bir sakıncası var.

Anayasa'nın başlangıcındaki ifadelerle birleşince, bugünkünden daha özgür bir ortam yaratmayacaktır. Hatta aksine, hürriyetleri daha fazla bastıran bir netice ortaya çıkabilir.

Çünkü Anayasa'nın 2'nci maddesi -Cumhuriyetin niteliklerini sıralarken- Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu cümlesiyle yetinmiyor. "Atatürk milliyetçiliğine bağlı ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan" sözleriyle, devleti, resmi bir ideolojinin kalıpları içine sokuyor.

Dünya, Usame Bin Ladin'in nasıl bombalanacağı ile uğraşırken, Türkiye'de sessiz sedasız, demokratikleşme görüntüsü altında, tam aksi gelişmeler oluyor. Hürriyete giden yola mayınlar döşeniyor.

Unutmayalım ki, genel sınırlama maddesi olan mevcut 14'üncü maddede "cumhuriyetin nitelikleri" özgürlükleri kısıtlama sebebi sayılmıyor.


Siyasi yasak

En hoşu, AK Parti'nin tutumu: "Mutabakat metnine bağlı kalacağız. Hiçbir önerge vermeyeceğiz. Buna mukabil, özgürlükleri genişleten değişimleri -oy birliği bulunması kaydıyla- destekleyeceğiz" dediler.

Ama mutabakat metni, hem de yukarıda belirttiğimiz gibi, tehlikeli biçimde delindi. Müzakereler, özgürlüklerden taviz vererek ilerlerken, Saadet Partisi, 69'uncu maddenin görüşülmesi sırasında, siyasi yasakların 5 yıldan 4 yıla inmesi için bir önerge verdi. Diyeceksiniz Erbakan'ın yasağının kalkmasını istiyorlar. Elbette isteyecekler. Sadece onlar değil, bütün siyasi partilerin bunu talep etmesi lâzım. Üstelik, madem siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran yeni bir metin kabul ediliyor ve madem -eğer beyanları ile değerlendirirsek- diğer siyasi partiler de, Anayasa Mahkemesi'nin son kararından büyük üzüntü duydu, bir geçici madde ile eski hak kayıplarının iadesi kabul edilebilirdi. DSP, Anap ve DYP'nin hatta MHP'nin buna itirazı olacağını hiç zannetmem.

AK Parti, "Mutabakat metnine bağlı kalacağız" gerekçesiyle, Erbakan'ın siyasi yasağını kaldıracak önergeyi desteklemedi.


Nereniz farklı?

Bence Tayyip Erdoğan'a "Nereniz değişti?" diye sormak yerine, başta AK Parti'nin Anayasa Komisyonu üyeleri olmak üzere, hepsine şu soruyu yöneltmek gerekir: "Diğerlerinden nereniz farklı?"

Öyle ya, Demirel, eski demokratların affı konusunda ayak sürmüştü. Ama hiç değilse, o tarihte ciddi askeri baskılar vardı. Üstelik biraz ağırdan bile alsa, Meclis, gene de o zor şartlarda, AP'nin öncülüğünde affı çıkarmış, fakat Anayasa Mahkemesi iptâl etmişti.

Özal, rakip gördüğü Demirel'in yasaklı kalmasını arzu etti. Konuyu referanduma götürdü; halk oylamasında "Yasaklar devam etsin" istikametinde yoğun bir kampanya yürüttü.

Son dönemde, devletin, hükûmet ve liderlerin, Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesini değiştirmeyerek, Tayyip Erdoğan'ın siyasete dönmesini engellemeye çalıştığına şahit olduk.

AK Parti, Tayyip Erdoğan'ın farklı olduğunu gösterme fırsatını elden kaçırdı. Bence Erdoğan, bazı danıştıklarını değiştirsin, kalbinden geldiği gibi davransın.


Başlangıç

Biraz da Anyasa'nın Başlangıç bölümünün önemi üzerinde durmak isteriz. 1961 Anayasası döneminden beri, Anayasa Mahkemesi, siyasi alanı belirlerken, Başlangıç'tan istifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi bir çok kararında, Başlangıç'taki ilkeleri, bağımsız ve doğrudan ölçü norm olarak kullanmış, ya da kararının temel gerekçesini bu ilkelere dayandırmıştır. Anayasa'nın diğer kurallarını yorumlarken de, Başlangıç ilkelerinden sık sık istifade etmiştir. Özellikle, Başlangıç'ta kullanılan "Atatürk ilke ve inkılâpları", "Türk milli menfaatleri", "Türklüğün tarihi ve manevî değerleri" ve "milli kültür" gibi son derece geniş ve kapsamları belirsiz kavramların, anayasaya uygunluk denetimine dayanak yapılması, bu denetimin, "yerindelik" denetimine dönüşmesine yol açmaktadır. Anayasa Mahkemesi, cumhuriyetin niteliklerini belirlemede Başlangıç'ı kullanıyor. Aynı zamanda, Başlangıç'taki hükümleri cumhuriyetin nitelikleri arasında sayıyor. Üstelik 9'uncu maddede belirtilen değişmezlik hükmünün kapsamına alıyor. (1)


Parti kapatma ve başlangıç

Anayasa Mahkemesi, Milli Nizam Partisi'ni kapatırken, söz konusu partinin, Anayasa'nın Başlangıç kısmındaki "Milletimizi dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, milli birlik ruhu içinde, daima yüceltmeyi amaç bilen Türk milliyetçiliği" ilkesi ile çeliştiğini iddia etmişti. Keza, Türkiye İşçi Partisi'ni kapatırken de, "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türk milliyetçiliği ideolojisinin egemen olduğunu" Anayasa'nın Başlangıç'ına dayanarak hatırlatmış, TİP'in, Türk kültürüne yaslanan, aynı zamanda ırk düşüncesini de red'eden Atatürk milliyetçiliğine ters düştüğünü belirtmişti.

Siyasi partilerin uyacakları esaslar, Anayasa'da özel bir maddede belirtilmesine rağmen, Anayasa Mahkemesi, siyasal alanı belirlerken Başlangıç kısmından istifade ediyor.

1982 Anayasası döneminde, Huzur Partisi'nin kapatılmasına ilişkin davada, Anayasa Mahkemesi kararı, şu görüşlere yer veriyordu: "Atatürk devrimlerinin hareket noktasında, laiklik ilkesi yatar. Devrimlerin temel taşını bu ilke oluşturur. Bu nedenledir ki, Anayasamız, 'Hiçbir düşünce ve mülâhazanın, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğin karşısında koruma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılmayacağı' yolunda kesin buyruğa, Başlangıç'ta yer verme zorunluluğunu duymuş bulunmaktadır. Anayasamızın kabul ettiği laiklik ilkesi, soyut bir kavram değildir. Laikliği tarif eden Anayasa'nın laiklik ilkesine başka manâlar izafe etmek, Atatürkçü düşünceye ve Türk Devrimi'ne ters düştüğü kadar, bizatihi hükmün yoruma açık olmayan beyanına, ayrıca bilimsel özerkliği ilke olarak benimseyen Anayasa kurallarına da aykırı olur."

Yukarıdaki kararda da görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi, siyasi partileri Anayasa'nın Başlangıç'ında ifadesini bulan resmi ideolojinin kalıpları içine oturtmuştur. Anayasa profesörü Bakır Çağlar'a göre, "Resmi ideolojisi olan devlet, siyasi partileri yasaklama ve bütün partileri devletçi bir merkezde buluşturma" eğilimindedir. Bütün partilerin, devletin toplum içinde şubeleri olmasını ister.


Gizli hazırlık mı var?

Yalnız birkaç kelime, "cumhuriyetin temel nitelikleri" hem hür düşünceye, hem de siyasi yapıya önemli sınırlamalar getiriyor.

Cumhuriyetin temel nitelikleri öne sürülerek, düşünce kolayca sınırlanabilir.

Başlangıç'taki muğlak tarifler (Türk milli menfaatleri, Türk varlığı, Türklüğün manevi değerleri, Atatürk ilke ve inkılâpları, din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılmaması) siyasetin alanını çizen hudutlardır.

Daha önce, 14'üncü maddede genel sınırlama hükümleri içinde yer almayan "cumhuriyetin temel nitelikleri", acaba niçin 26'ncı maddeye konuluyor? Yarınlara dönük bir hazırlık olmasın?

Dip not 1:
Liberal Düşünce Dergisi. Sayı 22. Bahar 2001 Anayasa Mahkemesi... Siyasi Alanın Sınırı Olarak Başlangıç İlkeleri. (Mehmet Tevfik Gülsoy)
#Anayasa Komisyonu
#AK Parti
#Cumhuriyetin temel nitelikleri
23 yıl önce
Cumhuriyetin temel nitelikleri
Kara dinlilerle milletin savaşı
Kürt Çocuklarına İşkence Eden Solcular ve 1 Mayıs
Araplar Ve Kürtler-3
Zirvede şenlik var
Oy farfara, farfara...