|
Yüzde 70"liklere duyurulur

Tembellikten değil!

Bu yazı, bilerek ve isteyerek geciktirildi.

Şu üzerine titrediğimiz müzik dehamız Fazıl Say; “Tasımı tarağımı, kızımı da alıp giderim” dedi ya…

Sol liberal bir Alman gazetesine…

O gün bugündür arkama yaslanıp, ünlü virtüözümüzün bu son çıkışının yansımalarını izliyorum.

Kim ne demiş, ne yazmış!

Sadece izlemekle kalmıyor; ezber de tazeliyorum.

Üstelik beynelmilel dehamızın, periyodik çemkirmelerinden çıkardığım dersler bile var; çok şükür!

Mesela zannedildiği gibi o; “Tüm bakan eşleri türban takıyor. …. Bizi dışlıyorlar” diyerek, sadece yüzde 70''likleri (Say''ın hesabına göre) dert edinmiyor, yüzde 30''luklarla da uğraşıyor.

Bilen bilir, hatırlayan hatırlar!

Medar-ı iftiharımız, seçkinci dehamız bir defasında, konserde cep telefonu çalan dinleyicisini fena benzetmişti.

Dinleyici diyorum, hayranı diyorum, yüksek zevk sahibi diyorum.

Boru değil yani…

O çıkışla pek takdir toplamıştı!

Üstelik günlerce gündeme çakılı kalmıştı.

Sonra…

Bir konserine başlamadan önce, sponsorunun konuşmasını uzun bulup, ''Konuşma bitsin de, bir an önce ''dehamız'', piyanosu ile dans etmeye başlasın'' diye sabırsızlanan saf müzikseverlerin alkışlı kalkışması, ünlü virtüözümün sigortalarını attırmıştı.

Hatırlayın, o da okkalı bir fırçaydı!

“Siz bu piyanonun buraya kaç paraya geldiğini biliyor musunuz? Nedir bu hal! Derhal özür dileyin!” diyerek sadece usul erkan değil, dinleyicilerine, içinde muhasebe de olan koca bir ders vermişti.

Ama…

Olmayınca olmuyor işte!

Hiç kimse öyle kolay kolay terbiye edilemiyor.

Yenilen sopalar, işitilen azarlar, verilen dersler nasipsizlere(!) daha klasik müzik dinleme adabını bile öğretemiyor.

Eeee sonuçta herkes beynelmilel virtüözümüz gibi üstün özelliklere sahip değil.

Onun öğrenme hızına, becerisine de keza!

Hatırlayın…

Kendisi Ataizi''li kısacık flört döneminde, bi haber olduğu, yeni dünyanın kodlarını nasıl da çabucak çözmüştü.

"Hande yaşam biçimimde değişiklikler yapıyor. Örneğin geçenlerde beraberce Milano''ya gidip elbise alışverişi yaptık. Bunlar benim için inanılmaz yeni şeyler. Giyinmenin insanlar üzerinde böyle etki bıraktığını bilmezdim. Üstelik cimriydim. Konser için gittiğim şehirlerde kontratıma ''Konser salonuna en yakın otel olacak'' diye yazdırırdım. İki yıldız, üç yıldız fark etmezdi. Tabii benimki hep asosyal olmaktan kaynaklanıyor. Hande kontratlara müdahale etti ve en iyi otel diye yazdırdı. Şimdi beraberce en iyi otellerde kalıyor, içtiğimiz cafe latte''nin bile keyfine varıyoruz. Hande''den önce hayatımda böyle zevkler, kaliteli yaşam tarzı yoktu."

Yaaa işte böyle…

Hatta ısrarcı olunca; “Geçenlerde beni en seksi erkekler sıralamasına koyup haber yapmışlar. İlgimi çekti, buzdolabının üstüne astım. Bayağı hoş bir durum tabii. Bir yandan komik, bir yandan gurur okşayıcı. Yeni, benim için son derece yeni bir deneyim tabii.” diyecek kadar, başka boyuta geçmişti.

Demek ki neymiş!

İsteyince oluyormuş.

Her yaşta, yeni şeyler öğrenip, yeni yaşam tarzlarına yelken açılabiliyormuş.

Özellikle, kültür-sanat düzeyi bir yana, ''giyim kuşamı / nefes alması'' bile tartışmalı yüzde 70''liklere duyurulur.

Ha bu arada unutmadan…

“Giderim… Gitsin…” demek de ne Allah aşkına!

Hiçbir yere bırakmayız.

Daha yüzde 70''in de, yüzde 30''un da uluslararası virtüözümüzden öğreneceği bi dolu şey var.

Tamam, tüm bu olup biten hengâme içinde “Beni köşke çağırmadılar” diye sızlanarak, karizmayı bi parça çizdirmiş olabilir ama…

Aman canım… bu kadar kusur…

16 yıl önce
Yüzde 70"liklere duyurulur
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset