|
Halep: Dünya Savaşı’nın ‘son’ cephesi...

“Ortadoğu'daki bu vekâlet savaşlarına emperyal güçler son vermezlerse, vekâlet savaşının esas tarafları olan ülkeler bir müddet sonra birbirleriyle büyük savaşın eşiğine gelecekler. Şu an durduğumuz nokta 3'üncü büyük savaşın arifesidir”... (08/12)



Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un 3'üncü Dünya Savaşı'nın sınırında durduğumuza ilişkin ilk ikazı değil bu...



Teşhis doğru, daha izah edilmiş olunuyor...



KIYAMET FRENİ...


Donald Trump'ın Başkan seçilmesi, Kıta Avrupası'nda yaşanan/yaşanacak seçimler ve üç büyük gücün, ABD-Çin-Rusya arasındaki ilişkinin yeni denge noktası aradığını söyleyebiliriz...



Denge 'devrilmeden durma hali'dir ama yetmez.. “Balance” uyum ister...


Bu yüzden çok önce yazdığımız bazı sorular ve cevaplar şimdi sisli alandan güneşe çıkıyor...



Mesela...



ABD'nin yeni Başkanı, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin gelişmesini ilerletebilir mi?

Dikkat ederseniz, “başlatabilir mi” yazmadım...



Bir-iki Batı başkentinde kümelenmiş ve bölgeyi önlerindeki harita ölçeğinde görebilen akıllar bugüne değin, Riyad ve Tahran'ı birbirine kışkırtarak yönlendirmeyi kurdular...



Keza kimi Arap ülkeleri ve İsrail'i de Amerika önderliğinde birleşik bir bölgesel cephe oluşturmaya ittiler.



Clinton ve Obama'nın gitmesiyle bu pratik artık eriyor...



KREMLİN VE TAHRAN PİRAMİTLERİ...


Amerika tarafından desteklenen

Kahire cuntası, Suriye konusunda Rusya-İran kanadına yanaşıyor

ve böylece Riyad'ın dış politika palamarları ile İran'a yönelik Arap birliği hesabını kemiriyor.



Ayın birinde Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri New York'ta seçilmiş Başkan Yardımcısı Mike Pence'le buluştu! Sisi'nin Trump'a yazdığı bir mektubu ona teslim etti. ('

', 01/12, Ahram.)



Merak uyandıran bir buluşma ama daha ilginci var.. Aynı sıralarda Sisi, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunuyordu ve Kahire-Riyad arasında bir iyileşmenin yolunu yapıyordu... ('

', 01/12, Daily News Egypt.)



Tercümesi şu; Kahire, S. Arabistan ile İran arasındaki gerilimin azalacağını, Trump yönetiminin bu karta oynayacağını kestiriyor, buna göre de konumlanıyor.



HALEP'TEN SONRASI YOK!..


Türkiye'de gerçekleşen Rusya ve Suriyeli muhalifler arasındaki kapsamlı, askeri ve diplomatik unsurların bulunduğu görüşmeler ayrıca Halep'te bugün gelinen son nokta, 5 yılı aşkın zamandır süren

savaşın
finaline geldiğimizi

gösteriyor...



Türkiye bu konuda siyaset ü-ret-me-li!


Bütün Ortadoğu'da, özel olarak Halep'te yaşanan insanlık dramı karşısında dünyada kimsenin birbirinin yüzüne bakacak hali yok. Nokta.



Öte yandan savaşın bu şekilde bitiyor olması, hangi ülkeler için avantaj hangi ülkeler için sıkışma yaratıyor, kim, pozisyonunu nasıl değiştirecek bilmek gerekiyor.



Rusya, Türkiye, İsrail, S. Arabistan, Irak, Arap ülkeleri, Mısır, İran için ayrı ama kesişen ya da kapsayan sonuçlar üretecek!



Ortadoğu'da ipuçları yağlıdır.. Nasıl tutacağınızı bilmeniz gerekir.



Örnekle gösterelim; 31 Ekim'de Michel Aoun Lübnan'ın yeni Cumhurbaşkanı seçildi. Kimdir, kime yakındır, 45 başarısız denemeden sonra şimdi nasıl seçilmiştir, 'kim bunu kolaylaştırdı'nın cevaplarını bulduğunuzda, işte o stratejik uzlaşılarından birini yakalarsınız... ('

', 31/12, BBC.)



İRAN'I PETROL KISINTISINDAN MUAF TUTMAK...


Anımsanacağı üzere, Petrol İhraç Eden Ülkeler örgütü OPEC 30 Kasım'da Viyana'da toplandı ve 2008'den bu yana ilk kez petrol arzını kısma konusunda anlaştı.



Bu anlaşmasının, OPEC dışındaki petrol üreticileri arasında Moskova'da gerçekleşecek Aralık toplantısında (bugün) kesinleştirilmesi gerekiyor.



Garip bulursunuz bulmazsınız size kalmış ama İran bu kısıntıdan muaf tutuldu. Ama net sürpriz Tahran'a bu kapıyı açan ülkenin kim olduğu! ('

', 01/12. Reuters.)



OPEC anlaşması, Suudi-Arap dengelerinde şu an büyük bir zemin kayması olduğunu gösteriyor. Bu sadece parayla değil aynı zamanda İran'ın OPEC yönetimine dönüşü, bizzat OPEC'in geleceği ile alakalı.



Elbette Suudi Arabistan'ın ekonomik ihtiyaçları, Batı'dan gelen finansal baskılar petrol fiyatında artış yapacak kararı desteklemesini getirdi ama..



Son tahlilde Riyad, İran'ın-OPEC'in üretim kotasıyla ilgili önceden belirlenen sınırların düzenlenmesinin ulusal bir ayrıcalık olduğu ve-üretim kesintisinin dışında bırakılması gerektiğine dair talebine uyum gösterdi...



Bu önemli ve stratejik sonuçları olacak bir gelişmedir. Siyaseten Suriye'deki müstakbel gelişmelerle de doğrudan bağlantılıdır.



Benzer durum Tahran için de geçerli.. Basitçe söylemek gerekirse Lübnan'da yaşananlarla bir araya getirildiğinde İran, Riyad karşıtı retoriğinden uzak duruyor.



Bunlar daha ilk günler

...



'Halep'ten sonrası yok' dememiz ondan.



Trump'ın NATO ve Avrupalı müttefiklerine yönelik 'hakaretleri', seçtiği savunma bakanı ile uyumlu değil. Peki Ortadoğu'nun beklentileri ile uyumlu mu?..


Göreceğiz.



2017'yle birlikte Türkiye-Rusya-İran-ABD-S. Arabistan beşgeni, tüm bölgede seri uzlaşmalar yaratabilir ve Mısır, İsrail dahil Afganistan, Pakistan serisini de aynı elin kartlarına ekleyebilir.




#O​rtadoğu
#3'üncü Dünya Savaşı
#Donald Trump
#NATO
7 yıl önce
Halep: Dünya Savaşı’nın ‘son’ cephesi...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’