|
Hem Rusya hem ABD’yle nasıl baş edilir? Kolay!
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok değil, üç gün önce; “PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür.
PKK ne ise PYD odur
. Bunu bütün uluslararası örgütlere taşıyacağız. Taşımadığımız her an bizim için kayıptır. Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa geç kalırız. Bakın, Biden (ABD Başkan Yardımcısı) yanında bir yardımcısı ile geldi. Daha önce Sayın Obama'nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi. Tam Cenevre'deki görüşmeler sırasında kalkıyor, Kobani'ye gidiyor. Kobani'de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz nasıl güveneceğiz?
Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani'deki teröristler mi”
sorusunu sormuştu.


Evvelsi gün cevabı geldi.. ABD: “PYD terörist değil, müttefikimiz. Türkiye'nin üzerindeki baskıyı anlıyoruz. Biz, PYD'yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. PYD hakkında endişelerinden dolayı kendileriyle çalışmaya devam edeceğiz.”



ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, bu sözleriyle beraber, Başkan Obama'nın temsilcisi Brett McGurk'un Kobani'ye yaptığı ziyaret sırasında eski PKK'lı olan PYD sözcüsü ile görüşmesini de “izah” etti; “

Tesadüf

î

bir görüşmeydi

. Bu kişiyle görüşmesi önceden planlanmamıştı.”



Bu soru-cevabın ardından şu cümleyi Washington'un suratına söyleme-arzu eden 'çarpma'yı da kullanabilir-hakkımız doğmuştur; “

Birleşik Devletler küresel mutabakat ile terör örgütü kabul edilen PKK'nın

zımnî

ortağıdır.”


Görüntü de odur; Başkan'ın özel temsilcisi, görevlendirildiği konuda “Başkan'ın kendisi”dir ve PKK'dan plaket almıştır. Nokta!



Kaldı ki.. Devam ediyor.. “PKK ile bağlantılı olduğu için Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği PYD'ye destek için ABD'nin Kobani kantonuna 20 askeri danışman gönderdiği öne sürüldü. Bu danışmanlar Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajı'nın batısında YPG'nin düzenleyeceği harekât için gönderildi.” ('ABD: PYD terörist değil, müttefikimiz', 09/02, Hürriyet.)



İNCİRLİK'LE BAŞLAYALIM AMA YETMEZ!


İşine geldiği her konuda ittifak ve ortaklıktan bahseden ABD'nin şu an bir seri stratejik konuda Türkiye'nin elini tuttuğunu da unutmayalım. Rusya'ya verilecek “sıcak veya soğuk” cevaplar konularında “aman, sakın” diyen de Amerika'dır, bölgedeki krizlere (DAEŞ, Şam, İran, vb.) yaslanarak Türkiye'nin sınırlarının dışıyla ilgilenmemesi için vaziyet eden de Amerika'dır.



Haliyle, ABD'nin lafı eveleyip-geveleyerek zaman kazanma ve üstünü örtme manevralarının ardından Türkiye'ye söylediği bu lafın karşılıksız kalması herhalde beklenemez.



Bu durumda Ankara'ya düşen/beklenen yanıtlarla beraber, bir de

sürpriz

yapmak hoş olabilir.



İlk akla gelenler-anlaşıldığı üzere(!)-İncirlik Üssü'nün kullanımına yönelik bir takım kısıtlamaların gündeme gelebileceği. ('Akıl Odası' programı-TvNet, Avni Özgürel, 09/02) Fakat yetmez. İncirlik Üssü'nün koalisyon faaliyetlerine açılmasının şartlarından biri zaten oydu. ABD, PYG/YPG ile ilişkilerine de dikkat edecekti. “Etmiyorum” da demiş oldu ki, “İncirlik'i daraltmak” doğal haktır.



Artı.. PYD/YPG'ye yönelik bir takım askerî harekâtlar da söz konusu olabilir. Zaten buna ilişkin sayısız ikaz Ankara tarafından hem aleni hem özel görüşmelerde yapılmış bulunuyor. Bir örneği, ABD Başkan Yardımcısı Biden'in son Türkiye ziyaretidir. (Esasen, savaş uçağının düşürülmesinden evvel Rusya'ya da-ABD'deki bir görüşme sırasında (Sinirlioğlu-Lavrov)-“sınırlarda çok fazla hareketlilik oluyor, başınıza bir iş gelir” diye söylenmişti.)



Görünen o ki, ABD bölgeye yönelik aklı şu kadar; 1. Taşeronlar kullanmak, 2. Bölgeye yönelik şümullü bir planı/politikası olmadığı için yeni Başkan seçilene kadar stratejik sonuçlar üretecek bir uygulamaya girmemek.



Güzel de.. İkisi için de bugünkü Ortadoğu konjonktürü buna müsait değil. Yani stratejik sonuç üretebilir.



Eğer ABD şunu düşünüyor ise; “Türkiye'nin zaten Rusya ile arası bozuk bir de benimle kötü olmayı göze alamaz.”



Alır!



Şöyle…



CEVAP ABD İÇİN STRATEJİK KAYGI ÜRETMELİ


Bir,

Amerika DAEŞ ortaya çıktığından günümüze kadar en açık, kuvvetli ve birden çok sayıda reaksiyonu sadece bir konuda gösterdi; NATO'nun çıkarlarını tehdit eden tüm Rusya adımlarında.

Şu an 'Türkiye ve ABD'nin en mutabık olduğu ortak dil hangisidir' dense, yanıt; “Türk hava sahası NATO hava sahasıdır” cümlesi olur. Uçak olayında da bu görüldü.



İki…



Başbakan Ahmet Davutoğlu 6 Şubat'ta Kazakistan'daydı. Astana önemli bir başkenttir. Önemi, liderinin Rusya'yla ilişkilerinde kurduğu dengeye ve Türkî Cumhuriyetler'deki saygınlığına yaslanır.



Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in, Başbakan Davutoğlu ile iki buçuk saatlik görüşmenin ardından Putin'i aradığı biliniyor. Bu görüşmede mealen, “Moskova ile Ankara arasındaki gerilimin Astana'ya ve diğer Türki cumhuriyetlere yansıdığını, meselenin fazla uzatılmadan aşılmasının herkesi sevindireceği” söylenmiş. Putin'in yanıtı da şu; “Aramızdaki problem ve zorlukları biz yaratmadık. Bu nedenle adım atması gereken taraf Türkiye.” ('

', 09/02, HaberTürk.)



'İlk adımı Türkiye atmalı?'



İlginç değil mi?



Ankara ilk günden bu yana, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşme talepleri dahil ilişkileri onarmak adına elinden gelen her şeyi yaptı.



Eksik ne?



O ilk adım ne?



İşte, bir ve ikinci maddeleri beraber düşünmek gerekiyor.


#pkk
#pyd
#ortadoğu
#Nursultan Nazarbayev
#Davutoğlu
#İncirlik Üssü
8 yıl önce
Hem Rusya hem ABD’yle nasıl baş edilir? Kolay!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset