|
İsrail planları, İngiliz hesapları…
Mayıs ayında bizzat İsrail radyosu, Tel Aviv'le resmi ilişkisi bulunmayan bazı Arap ülkeleriyle Ürdün'de gizli bir toplantı yapıldığını duyurdu. Üstelik aynı toplantıya ABD ve kimi Avrupa ülkelerinin de katıldığı, masada bölgede yaşanan olaylar ve “geleceğin” tartışıldığı belirtildi. Arap diplomatların, Washington'un Ortadoğu'nun güvenliğine katkısının azaldığından şikâyet ettikleri dışarıya sızdı veya daha yüksek ihtimal sızdırıldı…

Anlaşılması gereken, ABD ile o Arap ülkelerinin -ki artık adlı adınca başta Suudi Arabistan olduğu yazılabilir- bölgesel önceliklerinin farklılaştığıdır ve bu bir çatışma tarifidir…

Aynı izden yürürsek, körfez ülkeleri ile İsrail'in güvenlik önceliklerinin benzeşmeye başladığı da tespit edilir ve odak/beslenme noktası da kuşkusuz İran'ın Obama tarafından oyuna yeniden davet edilmesidir. Ortadoğu'da günlük değişen konjonktürün o günlerdeki hali budur…

İSRAİL'İN ÇERÇEVE(LEME) PLANI

Türkiye ve İsrail Dışişleri üst düzey yetkililerinin Roma buluşmalarının ardından tazelenme ihtimali yükselen ilişki, Ankara'daki koalisyon harareti yüzünden boyutlu irdelenemiyor. İki ülkenin konuya bakışındaki temel kabullerin üzerine eklenebilecek yeni bir durum söz konusu. Tel Aviv'in bir planı var ve Türkiye bu plan içinde-istemsiz-bir parçayı oluşturuyor. Dörtgen; Suudi Arabistan, Mısır (!),Türkiye ve 'İsrail'in gölgesi'nden oluşuyor. (Ürdün, Pakistan ve-biliyorum garip-Hindistan gibi mafsalları da var. Ama şimdi girmeyelim.)

Başbakan Netanyahu'nun, Dışişleri'ni yeniden kontrolüne almak için atadığı Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Dore Gold bu planın oyun kurucusu. Türkiye ile gerçekleştirdiği-7 Haziran ertesi-Roma görüşmesinin zamanlaması kadar, Mısır'la başlattığı süreç de aynı zamanlama ve denge arayışının ürünü. Herhalde şunu söylemek dahi kâfi; Dore Gold, 4 yıldan sonra Kahire'yi ziyaret eden bu seviyedeki ilk İsrail Dışişleri yetkilisi. Tek manşet durumu anlatıyor; “Gold: İsrail ve Mısır aynı dili konuşuyor.” (30/06, Middle East Monitor.) Kaldı ki, İsrail'in Filistin meselesinde Kahire'ye merkezi rol biçmesi bir yana, Sina'da yaşanan saldırıların ardından Mısır'a verdiği askeri destek de, “anlaşıldı” demeye yeter. ('Israel giving Egyptian army free hand in Sinai, official says', 02/07, The Times of İsrael.)

İsrail-Suud ayağına gelince.. İki ülke arasında gizli görüşmeler olduğunu bilmeyen, hatta yadsıyan zaten yok. Merak kaşındıran bir alıntıyla bağlayayım; “Mayıs ayında Lucknow ('Hindistan'ın İstanbul'u olarak anılan ülkenin ikinci büyük şehri) sıradışı bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Önde gelen Hintli Şii entelektüeller ile İsrail ve Suudi Arabistan üst düzey yetkilileri bir araya geldiler. Suudi delegasyonuna emekli tümgeneral Dr. Enver Eshlki başkanlık ediyordu. İsrail heyetine ise.. Tabii ki Dore Gold!..

Bu görüntü Ürdün'lü Rus planına da uygundur. Arkası çoktur. Burada kesmiyorum, erteliyorum…

İRAN-ABD PAZARINDA TÜRKİYE…

Türkiye'nin Suriye'ye yönelik planlarının başta “müttefikleri” olmak üzere hayli ülkeyi ve çıkarı huzursuz ettiğini görmeyen kalmamıştır herhalde.. Şimdi ben size hayli daraltılmış bir kesit sunacağım.. Sadece bir günlük (06/07) yayınları kapsayan bu örneklem, İngiltere merkezli ama Ortadoğu odaklı bir basın derlemesidir…

“Türkiye Cumhurbaşkanı'nın tutumu eskiden olduğu gibi şimdi de savunmadan ibarettir. Erdoğan-İsrail'e yaptığı gibi- sayısız kez tehdit etti ama savurduğu tehditlerden birini bile uygulamadı. Öte yandan Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesinin, Türkiye içine dönük tehlikelerinin farkında. Bu müdahale Ankara'nın Suriye bataklığında boğulmasının da başlangıcını oluşturmaktadır.”(El Hayat, İngiltere.)

Bu makalenin devamında Ankara'nın Halep'i kazanmak arzusunun bulunduğu, amacının ise Washington ve Tahran'daki prestijini yükseltmek olduğu anlatılıyor;
Türkiye dışlanmış hissediyor, bu hamle ile büyük pazarlıkların yaşandığı ABD-İran alanına kendisini sokmak istiyor.

ANKARA'NIN OPERASYON TARİHİ: 2017-18 ARASI!

“IŞİD'e karşı oluşturulan uluslararası koalisyon, silahları iki sınıfta dağıtmak istiyor. Gelişmiş ve yeni silahlardan oluşan ilk sınıf,
Dürzîler ile Kürtlere
tahsis edilecek. Tekil silahlardan oluşan ikinci parti ise, Irak ve Suriye'deki Sünni aşiretleri silahlandırma programı kapsamında dağıtılacak. (El Kuds el Arabi, İngiltere.)

Bu analizin özelliği de şu; bölgedeki kaos ortamı ve mezhepsel bölünmenin artışıyla birlikte
Türkiye'nin, “Irak'taki payını” isteyeceği yazılmış
. Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Musul'da gözü olduğu ileri sürülmüş.

Koleksiyonluk bir parça daha var; “Sahada Kürtlerin askeri hareketlerini kolaylaştıran Amerikalılar, Türkiye'nin müdahalesinin kargaşanın tam odağında gerçekleşmesini istiyor. Çünkü Ankara'nın korkmasını istiyorlar.
Amerikalılar Türkiye muhalefetinden herhangi bir müdahaleye destek vermesini talep etmeye de hazır.
ABD'nin buradaki amacı/hedefi Türkiye'nin istikrara bağlı ekonomisi. Zira ABD, Türkiye'nin gücünü zayıflatabilmenin tek yolunun bu olduğunu biliyor.” (El Kuds el Arabi, İngiltere.)

Metnin her satırı garip akıllara sahip ama üstüne, Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesinin tarihini de veriyor ve eh, daha iki-iki buçuk yıl var!..

twitter.com/nedretersanel
#İsrail
#ortadoğu
#ışid
9 yıl önce
İsrail planları, İngiliz hesapları…
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler