Başbakan: “ABD ile Rusya arasındaki
ABD'yi, Rusya'ya karşı daha kararlı tavır almaya davet ediyoruz.”
Rusya Savunma Bakanlığı: “
Elimizde Türkiye'nin Suriye'ye saldırmak için ciddi hazırlıklar yaptığını gösteren kanıtlarımız var.”
Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı: “
DEAŞ'e karşı hava operasyonları yürüten uluslararası koalisyonun
(Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın, S.Arabistan ziyaretini ve üniformasını da hatırlayarak.)
Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik: “Rusya, ikili anlaşmalar gereği Türk hava sahasında yapacağı gözlem uçuşunun Suriye sınırında yapılmasını talep etti. Rusya'nın istediği rota, Suriye sınırını yatay geçip, Hatay'a kadar gidiyor.
”
ABD Dışişleri Bakanı: “
sağlamak üzereyiz”.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg; “(Türkiye'nin Suriye'ye dönük bir harekâta hazırlandığı yönünde Rus iddiasının hatırlatılması üzerine.) “Bence gerçeklere bakmamız lazım. O da, Rusya'nın son aylarda Suriye'de hava gücü, kara gücü ve Akdeniz'in doğusunda donanma gücünü artırarak ağır bir askeri yığınak yaptığıdır. Büyük ölçüde muhalifleri hedef alan çok sayıda hava saldırısı gerçekleştirmekteler ve
ihlal etmekteler. Bu, Suriye'deki soruna siyasi çözüm bulmak için gösterilen çabaları baltalıyor.
”
NATO Genel Sekreteri-2: “Rusya'nın Suriye ve Doğu Akdeniz'deki güçlü askeri yığınağı, aynı zamanda
.” (Evet, bu önemli bir açıklamadır ve “sınırı” gösteriyor. Ama biz yine de NATO'nun sadece bir “ağız” olduğunu ve sahibini unutmamalıyız.)
Üst düzey Türk hükümet yetkilisi: “Türkiye'nin Suriye'ye askeri operasyon ya da kara operasyonu yapmak gibi bir düşüncesi ya da hazırlığı yok. Türkiye koalisyonun parçası ve
çalışıyor; Türkiye
”. ('
', 05/01, Hürriyet.)
Milliyet'te Ali Nihat Özcan şöyle yazıyor; “ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin açıklamasını (yukarıda) ABD'nin IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi McGurk'un Kobani'de PKK/PYD ziyaretiyle birlikte ele almak ufuk açıcı olabilir.” Ne güzel cümle. ('
', 05/01.)
O ufuk bangır bangır,
Ş'i
sorusunu bağırıyor…
Zaten.. Hem topal hem kimsenin inanmadığı ruhuyla Cenevre görüşmeleri, Rusya ve rejimin Halep'e saldırılarının ardından-Batı'nın diplomatik diliyle yazalım-ertelendi. Bu görüşmeler Washington ve Moskova arasında danışıklı bir oyalamayı ifade ediyorsa.. Ne zamana kadar ve ne için sorularının yanıtlanması gerekiyor.
Başbakan Davutoğlu Londra'ya hareket ederken kendisine sunulan bir istihbarat bilgisi, on binlerce yeni sığınmacının Halep'ten Türkiye'ye yöneldiğini raporluyordu.
Rusya ve Şam'ın hayata geçirdiği, ABD'nin de kafasını başka tarafa çevirdiği bu gelişme, bir taraftan muhaliflerin 3 yılda kazandıklarını sıfır noktasına indiriyor ama bir sonraki hamle olarak, PKK/PYD'nin Batıya ilerleyeceğini gösteriyor. İster Türk Silahlı Kuvvetleri'nin menzili içinden ister dışından. Risk budur.
İş orada da bitmiyor.. Ömer Çelik'in, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin “bağımsızlık referandumu” yapabileceğine ilişkin çıkışına verdiği yanıt da ilginçtir; “Yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkışı bölge huzuruna katkı sağlamaz. Mesele, yeni devletçiklerle kriz alanları oluşturmak değil güvenlik ve refah havzaları oluşturmaktır. Onun için doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz.”
İlginçliği? Şurada; birçok uzman ve kanaat önderi Ankara-Erbil ilişkilerinin en iyi günlerini yaşadığını, son gelişmeler noktasında “müttefik” bile denebileceğini, hatta hatta şartlar tam oluşursa Türkiye'nin Erbil'i tanıyabileceğini söylüyor(du).
Barzani'nin, “Bağımsızlık referandumu devlet ilan etmek anlamına gelmez” sözleri Türkiye'ye ama bağımsızlık kartı ABD'ye! Çünkü şu an Erbil'in önünü kesen Washington…
İşte dün Başbakan Davutoğlu bunlar gibi onlarca bölgesel ve küresel tuzağın arasından geçip, mayınların üstünden atlayarak, “Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planı”nı açıkladı…
Ben dış politika veçhesinden şu bölümün altını çizmek isterim…
“Kut'ül Amare'yi çok azımız biliriz. Bu savaşta Ortadoğu'nun bütün halkları,
Bağdat'a ilerleyen sömürgeci güçlere karşı son direnişi yaptılar, son büyük zaferi kazandılar. Bu orduda
hep beraber savaştılar. Denir ki, son direniş olduğu bilinciyle hepsi ayaklarını yerlere, kazıklara bağlayarak şehit olana kadar yan yana savaştılar…”