Bu sur, en son
tarafından (1542 yılında) yeniden yaptırılmıştır.
Bugün itibariyle, söz konusu sur üzerinde Eski Şehir'e açılan şu
bulunmaktadır:
(Bab el-Halil / Hebron Gate / Yafa Kapısı);
(Bab el-Davud / Zion Gate );
(Babü'n-Nebi);
(Bab el-Mağribi / Dung Gate);
(Bab er-Rahme / Golden Gate);
(Bab el-Asvad / Lions' Gate);
(Babü's-Sahira / Herod's Gate);
(Nablus Kapısı / Sütun Kapısı / Bab el-Amud / Damascus Gate);
(Bab el-Cedid / New Gate).
Eski Şehir'in içinde, 144 dönümlük araziyi kaplayan Beytü'l-Makdis'e (Harem-i Şerif'e) de yine şu
girilir:
;
;
(Meclis Kapısı);
;
(Pamukçular Kapısı);
;
(Zincir Kapısı);
.
Bu kapıları sayı ve isim olarak vermemin nedeni, İsrail işgalindeki Kudüs'te sadece bu kapıları tutma (dolayısıyla Eski Şehir'i zapt u rapt altına alma, şehrin nefeslendiği noktalara oturma) amacıyla kullanılan Yahudi askerlerinin sayısını bildirmek içindir.
İsimlerini zikrettiğim on sekiz kapının her birine ikişer manga asker yerleştirildiğini düşünürsek, sur ve Harem kapılarında 360 tam teçhizatlı Yahudi asker bulundurulmaktadır.
Bu ortalama bir sayıdır. İhbar bahanesiyle, Yahudi çocuklarını okul-ev gidiş dönüşlerinde korumak gayesiyle Eski Şehir'de bulundurulan asker sayısı günlük olarak binin üstündedir. Cuma günleri ise bu sayı üç bini aşmakta ve dolayısıyla 4.018 metrelik uzunluğuna göre Eski Şehrin surlarında, her bir metreye bir İsrail askeri yerleştirilmiş olunmaktadır.
İşte bu nedenle, gündemden hiç düşmeyen İsrail zulmüne, baskılarına ve katliamlarına dair haberlerde öncelikle bu on sekiz kapının isimleriyle karşılaşıyoruz.
Akşam saatlerinde, çocuklarına bisküvi almak için,
'nın girişindeki evinden çıkan
genç bir Filistinli
gerekçesiyle
İsrail askerleri tarafından şehit edilir.
Yine İsrail askeri,
aracını başka yere park etmesini istediği Filistinli bir üniversite öğrencisini, el fenerine uzanmak için eğildiğinde yaylım ateşine tutarak şehit eder.
Gazetemizin internet sitesinde dün yayımlanan videodan da görüleceği üzere
adında on altı yaşındaki Filistinli bir genç kız, İsrail askerleri tarafından
'nda şehit edilirken, ona yardım etmeye gelen Filistinliler, adına karakol denilen işkence yerlerine götürülmek üzere tutuklanarak zırhlı araçlara bindiriliyor.
Şam Kapısı, tarihte Kudüs'e yönelik saldırıların da en yoğun olarak yapıldığı kapıdır. Bu nedenle Kanuni Sultan Süleyman, bu kapının önünde savunma maksatlı olarak bir su kanalı ve onun üstüne de bir köprü inşa ettirmiştir.
O kanalda bugün itibariyle su yoktur ancak köprüye amfi-tiyatro düzenindeki merdivenlerden inilmektedir. Bu nedenle Kapı'nın önü geniştir ve çifte tahkimata da uygundur. Nitekim, sürekli olarak kapının cadde tarafında, merdivenlerde ve kapı önünde iki manga İsrail askeri bulundurulmaktadır.
Şam Kapısı, Eski Şehir'in en hareketli kapısıdır. Çünkü Kıyamet Kilisesi'ne, Burak Yolu'na, Silsile Kapısı'na ve Pamukçular Çarşısı'na en seri olarak buradan ulaşılır. Ayrıca çarşılar ve lokantalar da bu kapıdan başlayıp Harem'e bağlanan sokaklarda, geçitlerde yer alır.
İsrail askerleri, bu kapıdan girenlerden çok asıl Eski Şehir'den
Filistinli gençleri özellikle durdurup çantalarını, üstlerini ararlar. Bu öyle normal bir arama değildir. Çantaları didik didik edilir, üstleri yumruklarcasına aranmakla kalınmaz, güya silah, patlayıcı arama bahanesiyle coplarla bacakları dövülür.
Kısaca, bir Filistinli genci sinir krizine uğratacak her ne yapılabilirse o yapılır.
Askerlerin siyahi olanları edepsizliklerini, ukalalıklarını ve sırıtkanlıklarını başlı başına bir tahrik aracına dönüştürürler.
Bu bakımdan, genç Filistinliler Kudüs'ün kapılarından potansiyel bir şehit olarak girerler ve çıkarlar.
Çünkü Kudüs'ün on sekiz kapısı,