|
Kurtuluş mitleriyle mışıl mışıl uyu, fetih yok artık!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lozan'ı tartışmaya açıp, misakı milliyi hatırlatınca, malum gazetenin yazarlarını büyük bir korku sardı.



Onlardan biri son yazısında, Cumhurbaşkanı'nı kendi aklınca gevezelikle suçladıktan sonra, gizlemekten aciz kaldığı korkularını, konuyu karikatürize ederek baskılama demesinde bulunuyor.



Diyor ki, “Yeni bir fütuhat dönemi mi başlatılıyor? Ak Tolgalı Beylerbeyi 'ilerle' diye haykıracak mı? Kolbaşının külhanı (doğrusu: küheylanı) şahlanacak mı? Suyun öbür yanına geçip atlara yonca biçecek miyiz?”



Yok koçum, yok! Bunların hiç birisi olmayacak. Sen Kurtuluş Savaşı mitlerini dinleyerek mışıl mışıl uyumana devam et!



Son iki yüz elli yıllık tarihin, aynı zamanda siyasi devirlerin, kendisinden bir öncekini kötüleyerek meşruiyet kazanma tarihi olduğunu bilmene gerek olmadığı gibi, Cumhuriyet devrinin padişahlığı, Tanzimat'ı ve meşrutiyetleri toptan kötülemek suretiyle öncekilere fark artmış bir devir olduğunu bilmene de gerek yok.



Hani, yedi düvel Türkiye'nin üzerine yürümüş, onlara karşı mübalağa cenk edilmiş ve şimdiki topraklara büyük bedeller ödeyerek sahip olunmuştu ya, sen bunda kal.



Rahatını bozma, rehavetini kaybetme sakın. Çanakkale'de verdiğimiz şehidin onda birini bile vermeden kazandığımız halde, ödevli kalemlere yazdırılan bin destana göre

kaya kovuğundan çıkmış bir millet olarak

adeta yoktan var ettiğimiz imkanlarla ulaşılmış eşsiz bir başarı var elimizde! Onu, bir Noel ağacını süsler gibi süslemeye ve ışıklarına bakarak mest olmaya devam et sen. Güya onur duyman için uydurulmuş ilgili mitler sayesinde düşürüldüğün korkudan, uyuşukluktan sakın çıkma.



Emin ol ki rahat olasın, yüz yıl oldu fetih biteli. O yüzyıl, batırılan bir imparatorluğun mirasının paylaşılma yılı aynı zamanda. ABD'nin, İngiltere'nin, bilumum Avrupa devletlerinin, el-an ertelenmiş payları adına Bereketli Hilal'i kana boğmaları seni neden ilgilendirsin?



Sen

on yılda on beş milyon genç yaratma yalanının şiirsel tesellisi

içinde uyu koçum uyu!



Köşe yazarlığından emekli olduğunda uyanırsın biraz; bir köpek alırsın, mutlu Almanlar gibi sabahları onu gezmeye çıkartırsın, akşamları uygun bir bar bulup kafayı parlatırsın, sonra yine uyursun. Üzgünüm (senin için olmasa iyi olurdu ama) günü gelip öldüğünde, cesedinin kokusundan haberdar olur birileri nasıl olsa; sonra götürüp layıkı olduğunca gömerler seni bir şekilde.



Şimdi işin iş, ondan geri kalma! Ne kapanmamış bir milli hesap, ne bir ideal, ne bir zorunlu mücadele uğruna bozma keyfini.



Kolbaşının küheylanını şahlandırmak için suyun ötesine geçip yonca biçme hayalini ve eylemini ABD devraldı, senin korkmana artık gereksiz.



İngiltere'nin ağzına koymaya lütfettiği, yurtta sulh cihanda sulh sakızını çiğne, onun izin verdiği oranda yaşadığın demokrasiyle mutlu ol, laik olman yetmez laikçilik oyna, ulusunla birlikte ulu. Sarıl sana öğretilen kurtuluş mitine, azim bir savaşı başarmış olmanın sende ürettiği korkuyla gömül yorganına uyu koçum, uyu!



Yanı başında kopan kıyamet büyüklerin işidir. Sen küçüksün karışma sakın büyüklerin işine. Mültecilerden tam rahatsız ol, döviz kurlarının yükselme derdiyle iyi dövün ki rahatlığının kıymetini bilip, onu kaybetmemek için kalem sallayasın.



Oturak olmayasuz

” diyen ata da senin atan değil zaten; o “ilerle” diyen Ak Tolgalı Beylerbeyi'nin atası. Bu Beylerbeyi çok kötü, çok. Cihanı fethetmeye çıkmış. Dur durak bilmemiş; muz cumhuriyeti olup vatandaşına muzlu süt içirmek yerine yad ellerde at koşturup durmuş.



Acaib kötü bir adammış bu Beylerbeyi. Hilal Harekatı adında ürküntü veren bir hayali varmış; güya İstanbul'dan Cebel-i Tarık'a uzanan bir esenlik hattı oluşturmak istiyormuş. O bunu yapamayınca İngilizler Cebel-i Tarık'ı mekan tutmuş. Seni rahatsız etmedikten sonra ne gam değil mi, gelen ağandır gidense paşan...



Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, o Beylerbeyi'ni imaen neyi işaret ediyor, neyi hatırlatıyor olursa olsun,

muhatap kesinlikle sen değilsin

, gerçekten rahat ol ve korkma. O da zaten sana bakarak, sana güvenerek söylemiyor söylediklerini.



O, derdi olanların derdiyle, dertlilerine söylüyor söylediklerini. Sen daha başta Kurtuluş mitleriyle büyümenin rahatlığıyla dertsizliği, milliyetsizliği, vatansızlığı seçtiğin için onun söylediklerinden

muafsın.


Hem fetih devri bittiğine, nal sesleri kesildiğine, haykırmak da en büyük nezaketsizlik göstergesi sayıldığına göre, sen hiç korkma.



Kurtuluş mitlerini mırıldanarak, mışıl mışıl uyu!




#Lozan
#Fütuhat
#Fetih
7 yıl önce
Kurtuluş mitleriyle mışıl mışıl uyu, fetih yok artık!
MİT’e ait SİHA’yı düşüren ABD Türkiye’ye ne mesaj verdi, Türkiye’nin cevabı ne oldu?
ABD yine şaşırtmadı!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…