|
Kutlu Doğum Haftası’na dokunmalı mı?

2007 yılıydı. Söğütlüçeşme Köprüsü'nün altında, tesettürlü bir kız, elindeki güllerden birini, “Peygamberimiz'den, almaz mısınız?” diyerek, saçlarına ak düşmüş bir hanıma uzattı.



Hanım “Peygamberimiz” kelimesini duyar duymaz, birden toparlandı ve hafifçe öne eğilerek, huşu içinde gülü ondan aldı, hürmetle bağrına basarak yürüyüp gitti.



Kızın hitabındaki cinliğin dikkatimden kaçması mümkün değildi. “bir hediye” kelimesini hıfzetmekle, “-Peygamberimiz'i almaz mısınız?” ifadesine kapı aralamakla kalmamış, talebine olumlu cevap vermemesi halinde muhatabına, Peygamber'i reddeden olarak suçluluk girdabını göstermişti.



İşin aslı, gülü alanın da rahatlama, selamete çıkma ihtimali bulunmuyordu. Çünkü, gülü almakla “Peygamber'i” almış oluyordu. Dolayısıyla onu atamaz, sıradan bir yere koyamazdı. Kuruduğunda ise ya (evinde varsa) Kur'an'ın içine koyacak, yoksa o gül başına dert olacaktı.



Bunları düşünerek Boğa'ya doğru yürürken, başkalarının da aynı eda ve aynı gramerle gül dağıttıklarını görünce, bunların şimdiki adıyla FETÖ örgütüne mensup olduklarını fark ettim ve Kutlu Doğum Haftası o gün benim gündemimden çıktı.



Bana öncelikle bu olayı da hatırlattığından, şimdi konuyla ilgili son tartışmalara karşı biraz ihtiyatlı, hatta biraz tahammüllü olmanın daha isabetli olacağını düşünüyorum.



Elbette,

Kutlu Doğum Haftası'nın bir FETÖ projesi olduğu ve buna rağmen halen Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından savunulduğu şeklindeki eleştirileri
asla ve asla haklı bulmuyorum

,

bilakis bu eleştirileri densizlik, dengesizlik, hadsizlik ve edepsizlik olarak değerlendiriyorum.


Ancak, 2007 yılından itibaren (belki birkaç yıl daha öncesinden) FETÖ'nün Kutlu Doğum Haftası'nı da istismar konusu olarak seçişine kendi tanıklığımla, onun en azından formunda bir değişikliğe gidilmesinin gerekli olduğuna inanıyorum.



Örneğin “gül” dedim, buradan devam edeyim.



Diyalogçu bir tertibin doğrudan içinde yer alan, buna bağlı olarak Hristiyani kutsiyet anlayışını İslam'a yamamaya kalkışan FETÖ, öncelikle gülü,

gül=Peygamber

şeklinde kutsallaştırarak söz konusu haftaya

kendine göre

bir form yükledi.



Bidayetinden beri edebiyatımızda var olan ilgili mecazlar, istiareler, teşbihler, kinayeler, telmihler ve dahası minyatürler de bu kutsallaştırmayla ilgili FETÖ'nün söz konusu formu yaratmasına zemin hazırladı.



Öte yandan, bizim saftirik sivil toplum kuruluşlarımız da güllü kutlamada FETÖ'den geri kalmak istemeyince, kelimenin tam anlamıyla

gül imgeli bir kitsh yarışı

ortaya çıktı.



Buna dair belge isteyenler varsa, internet ortamındaki Kutlu Doğum Haftası grafik-tasarımlarına, afişlerine, ilanlarına ve davetiyelerine lütfen bir baksınlar; mebzul miktarda kitsh ürünlerle karşılaşacaklardır.



Devlet zorbalığıyla oluşturulmuş kabile dilini bile tam kullanamayan, dahası düşünmemeyi ve dolayısıyla dile ihtiyaç duymamayı seçen Cumhuriyet toplumuna, gülün Peygamber Efendimiz'le ilgili kullanımlarının yukarıda zikrettiğim edebî sanatlarından kaynaklandığını kim, nasıl anlatabilirdi?



Gül denildiğinde bülbülden başka kelimeyi hatırlamayanlara gül-i ra'nâ, rül-i ruhsâr, gül-i sad-berk, gül-i zemîn, gül-zîba, gül-âb, gül-bang, gül-beden, gül-berg, gül-bister, gül-bûse, gül-bûn, gül-çe, gül-çehre, gül-çîn, gül-dân, gül-dehen, gül-deste, gül-efşân, gül-endâm, gül-fâm, gül-feşân, gül-gonce, gül-gûn(e), gül-hîz, gülî, gül-istân, gül-izâr, gül-nahl, gül-nâr, gül-nefesî, gül-nihâl, gül-nikâb, gül-nûş, gül-pûş, gül-rîz, gül-rû(y), gül-ruhsâr, gül-rûh, gül-şen, gül-şen-ârâ, gül-zâr vb. isim ve sıfatların terkipli nitelemeler olarak gülden başka bir şeyi kastettikleri; kimilerinin Peygamberimiz'in şahsıyla ya da onunla ilgili bir durumun, olayın tasviriyle ilgili olarak kullanıldıklarında, doğrudan edebî sanatlara dahil hale geldikleri kaç kişinin bilgisinde, dikkatinde olabilirdi ki?



Çoğunlukla

Gül-i Muhammedî

olarak isimlendirilen minyatürlerdeki gül ağacının

Ehl-i beyt'i

sembolize ettiği unutulmuş,

Hüseyin Vassâf

'ın 1900'lerin başında yaptığı Mevlid şerhini hangi niyet ve maksatla

Gülzâr-ı Aşk

olarak isimlendirdiğini merak eden kimse de pek kalmamıştı. (Bu eser, Mustafa Tatçı, Musa Yıldız, Kaplan Üstüner tarafından latinize edilerek, 2013 yılında H Yayınları arasından çıktı).



Hal böyle olunca FETÖ, yarım yamalak, eksik kaçak olarak hatırlanan kültürel kodlar, edebi sanatlar, imgeler ve imalar üzerinden, gülü Peygamberimiz'in kendisi olarak, onun kutsiyetini temsil eden bile değil onu doğrudan yüklenen ve sürdüren bir nesne olarak ikame etmeyi başardı.



Bu noktada şimdi Diyanet'in güle savaş açmasını istemek, saçmalıktır. Ancak, Kutlu Doğum Haftası'nı aslına döndürmek, dolayısıyla FETÖ'nün bulaştırdığı kirden, sorundan, şaibeden onu arındırmak da Diyanet'ten beklenecektir.




#Kutlu Doğum Haftası
#Söğütlüçeşme Köprüsü
#FETÖ
#Diyanet İşleri Başkanlığı
7 yıl önce
Kutlu Doğum Haftası’na dokunmalı mı?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler