|
Kütüphanelere sanat güneşi doğar mı
Geçen gün, fotoğraf sanatçısı sevgili dostum
İsmail Küçük
'ün
Beyazıt Devlet Kütüphanesi
'nde açılan fotoğraf sergisine gittim.


İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü

Coşkun Yılmaz

da oradaydı. Teşehhüt miktarı sohbetimizde, yapmakta oldukları ve yapacakları güzel işlerden söz etti.



Bunları aktaracağım ama önce Küçük'ün 25 Mayıs'a kadar açık olan fotoğraf sergisi vesilesiyle kendisinden ve fotoğraf işinden kısaca bahsedeyim.



Küçük, mektepli (ve aynı zamanda grafiker) yani (eğitim yönüyle de) nadir olan fotoğrafçılarınızdan. Zeytinburnu fotoğraf albümünün sunuş yazısında,

Irvin Cemil Schick

onun hakkında “(B)ir sihirbaz, ama onunki sihr-i helal. Bir renk sihirbazı o. İstanbul'un renklerini, ışıklarını, örüntülerini, ıpıslaklığını, rüzgarını ondan daha iyi yakalayabilen... bir fotoğrafçı daha düşünemiyorum” demiş.



El-Hakk doğru söylemiş. Benim Küçük'ün ferdi kabiliyeti yönünden buna ekleyebileceğim tek şey, onun zikredilen hususları fotoğraf karesine dönüştürürken hiç telaşa düşmediği, en uygun açıyı ve rengi yakalamadan deklanşöre basmadığıdır. Bunu bir tanık olarak yazıyorum. Nitekim 2016 yılının Mart ayında

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın

,

Süleyman Berk

Hoca ve Küçük ile birlikte Kudüs'ü fotoğrafladığımızda, biz üç kişi en az beşer bin fotoğraf çektiğimiz halde o ancak üç yüz kadar fotoğraf çekmişti.



Küçük'ün fotoğrafçılığı hakkında

camera obscura nazariyatı

üzerinden ben de bir şeyler söylemek isterdim ama, herkesin fotoğraf makinasını cebinde taşıdığı şu devirde bunun için daha özel bir bahis açmam; örneğin Schick'in yukarıdaki alıntıda kullandığı

temsil

kelimesine daha yakından bakmam gerekir:

Fotoğraf bir temsil midir yoksa temsili kıran bir şey midir?

Bu arzumuzu, inşallah zamana ve daha uygun bir zemine havale ederek serginin yer aldığı mekana ve yukarıda zikrettiğim konuya bakalım.



Yılmaz'ın bildirdiklerini haber kipinde aktarayım ki, verilen bilgide bir zayiata neden olmayayım:



Kütüphanelerimiz, her gün 22.30'a kadar açık…


kütüphanelerin daha uzun süre açık kalması uygulamasına İstanbul'da başlandı.



Beyazıt'taki

Beyazıt Devlet Kütüphanesi

ve

Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi

ile Üsküdar'daki

Şemsipaşa İlçe Halk Kütüphanesi

15 Nisan'dan bu yana her gün 08.00'den 22.30'a kadar hizmet veriyor.



Üsküdar'daki

Mihrimah Sultan Çocuk Kütüphanesi

de 08.00'den 20.30'a kadar açık.



Ayrıca Kadıköy'deki

Aziz Berker İlçe Halk Kütüphanesi

2 Mayıs'tan itibaren 08.00-22.30 arası, Üsküdar'daki

Selimiye Çocuk Kütüphanesi

de 08.00-20.30 arası hizmet veriyor.”



Zaman içinde (darısı taşradakilerin başına) İstanbul'daki diğer kütüphaneleri de kapsaması planlanan bu uygulamaya ek olarak, kimi kütüphanelerin uygun mekanları da sergi alanı olarak kullanılacakmış.



Hemen teslim edelim ki, kütüphanelerin geceleri (hatta mümkün olabilse, kimi üniversitelerdeki gibi) yirmi dört saat açık olması apriori memnuniyet verici bir husustur.



Benim üzerinde durduğum diğer önemli husus ise, kütüphanelerde sergi alanlarının açılmasıdır. Çünkü bu sütunda, sergi alanlarının azlığından, mevcutlarının sergileme tarzı ve araçları itibariyle yetersizliğinden sıkça şikayet etmiştim.



Özetin özeti olarak şunu söylemek isterim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'a belediye başkanı olduklarında, CHP'li beyazların işgalindeki dinlenme ve eğlenme mekanlarını halka açarak önemli bir değişimi gerçekleştirmişti.



Şimdi sıra, kütüphaneler dahil, halen CHP'nin soğuk resmiyetinden kurtarılamamış olan yerlerdeki uygun alanların da sergi amaçlı olarak sanatçılara ve dolayısıyla sanat severlere açılmasındadır.



Bana göre, bunun ilk örneğinin Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde verilmiş olması, sadece yer ve ulaşım imkanlarının uygunluğundan kaynaklanmamaktadır. Bu, aynı zamanda kütüphanenin müdürü

Lütfi Oğuz

'un kültür meselesini nasıl bir ciddiyetle sahiplendiğini de göstermektedir.



Bu uygulama, Bakanlık müsteşarı

Ömer Arısoy

başta gelmek üzere,

Yılmaz'ı

ve

Oğuz

'u tebrik etmemizi gerektirirken, Yılmaz'ın kendisine bizzat ilettiğim şu hususun da talep edilmesini elzem hale getirmektedir:



Kütüphanelerde açılmış ve açılacak olan sergi alanlarının, Beyaz Küp'ün ideolojisini dışlamakla birlikte onun asgari şartlarını içeren bir düzenlemeye tabi tutulması gerekmektedir.



Değilse, portatif panolarla duvar önlerinde, fuaye ortalarında yapılacak sergiler, sadece

merdiven-altı sergiciliğini çoğaltmaktan

başka bir işe yaramayacağı gibi,

bu hal ile kütüphanelerimize de sanat güneşi doğmaz

.


#Fotoğraf sanatçısı
#İstanbul
#Beyazıt
#Üsküdar
7 yıl önce
Kütüphanelere sanat güneşi doğar mı
Seçim dönemi ve sonrası ekonomi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir