|
Mersin’in kuruları ve yaşları
FETÖ bulaşıklarının, himmet tahsilatçılarının, geçmişte FETÖ ile işbirliği içinde onlara yardım ve yataklık edenlerin şimdi kendilerini perdelemek üzere başlattıkları,
kurunun yanında yaş da yanmasın
şeklindeki çığırtkanlıklarının, ya açık bir kasıt halinde veya yanlış uygulamalar ya da bunlara karşı alınan tedbirler tahtında, en iyi gözlemlenebileceği yerlerden birisi Mersin'dir.


Mersin, uçtaki kozmopolit şehirlerden biri olarak bidayetinden beri devletin özel ilgi gösterdiği, özel politikalar geliştirdiği, denediği ve uyguladığı bir yerdir. Bu manada Mersin'de yaşamak da, devletin takibinde olmaya rıza göstermekle nerdeyse eş anlamlıdır.



Buradan bakıldığında, FETÖ ile mücadele kapsamında, kamu görevlilerinin en fazla Mersin'de açığa alınmış, sorgulamaya tabi tutulmuş olmasına şaşırmamak, hem de uyanıkların, faydacıların, muhbirlerin de yine buradan çıkmış olmasını yadsımamak gerekir.



Öte yandan, Mersin'deki mülki amirlerin, zikrettiğimiz özel'lik nedeniyle, abartılı şekilde kırmızı çizgilerle kuşatıldıklarını düşünerek, devlet aleyhine bir yanlışlığa sebep olmama kaygısıyla adaleti öteleyebilmeleri de muhtemel bir durum haline gelmektedir.



Hal böyle olunca, bir taşla iki kuş vurmak dedikleri hale tabi olarak, orada mukim olan dostlarımı da ziyaret cümlesinden, hafta içinde Mersin'e gittim.



İki gün boyunca, gündemin nabzını da çok iyi tutan

Fatih Kısa

,

Mustafa Erim

,

Abdullah Çelik

,

Mehmet Solak

,

Mustafa Bursa

(nam-ı diğer Bursevi-zade Mustafa Efendi),

Ali Uysal

,

Necmettin Toyoğlu

ve

Mustafa Sarı

ile sohbet ettik, karşılıklı bilgilendik ve dertleştik.



Elbette, sohbetlerimiz Mersin özelinden Türkiye geneline açılarak, FETÖ olayını çok çok aşan sosyal ve kültürel ilgilere ve değerlendirmelere yöneliyordu. Ama ben yine de bu yazım nedeniyle FETÖ merkezli olanlarını zikredeceğim.



Öncelikle belirtmem gerekir ki, “kurunun yanında yaş da yanmasın” çığırtkanlığını, normal ve gerekli bir talep ya da temenni olarak aldığımızda şu ortaya çıkıyordu:



FETÖ'nün tasfiyesi planında göz altına alınanların, tutuklananların, görevinden ihraç edilenlerin ya da açığa alınanların tamamının, FETÖ elemanlarıyla, banka dahil medyatik ve ticari şirketleriyle, dershaneleri ve okullarıyla, çok çok zayıftan, çok güçlüye doğru derecelenecek şekilde, ama son tahlilde mutlaka ve mutlaka bir irtibatları var.



Bu irtibatın derecelenerek açığa çıkartılabilmesi için bir tarih tespit edilmesi zorunludur ki, o tarih de genelde esas alındığı şekliyle 17 Aralık 2013'tür.



Bu tarihe rağmen, hatta özellikle bu tarihi gözeterek FETÖ ahlaksızlığının görünen yüzü hükmündeki takiyyeye sığınanların olması da elbette mümkündür. Zaten FETÖ'nün temizlenmesini zorlaştıran ve ilgili operasyonlar hakkında kuşkuları ve olumsuzlukları üreten, istismarcılara zemin hazırlayan ve dolayısıyla malum çığırtkanlara malzeme veren de bu takiyye ahlaksızlığıdır.



Bunlardan bakıldığında, Cumhurbaşkanı'nın kelimeleriyle, at izinin it izine karışmasını önlemenin ilk yolu, muhbirlerin asıl niyetlerini açığa çıkarmaktır ki, Mersin ve benzeri (halkın birbirini tanıyabildiği) yerlerde bu hiç de zor değildir.



İkinci olarak, görev ve sorumlulukları nedeniyle, yukarıda zikrettiğim psikolojiyle adaleti öteleyebilen kişilerin, her şeye rağmen adaleti önceleyen basiretli, bilinçli, FETÖ ile mücadelede kararlılıkları kesin olan kişileri dinlemeleri, onların tekliflerini gözetmeleridir.



Mersin'de bu bağlamda yaşanmış bir durumu, örnek babından nakledeyim:



400'e yakın öğretmenin açığa alınmasından sonra, yukarıda zikrettiğim isimler arasında yer alan, ancak kendisinden izin almadığım için hangi isim olduğunu belirtemediğim genç ve dinamik dostlarımdan biri, 17 Aralık tarihini baz alıp, kredi kartı kullanımı üzerinden ilgili işlemin doğru olamayacağını yetkililere bizzat ispat ederek, büyük bir yanlışlığın karşısında tek başına durabilmiştir.



Bu çok iyi ama bununla şöyle bir problem de ortaya çıkıvermiş:



Maddi, itibari bir kazanç için ya da kurt dumanlı havayı sever cümlesinden rakiplerini tasfiye etmek için hazır kıta oluşturanlar, adaleti önceleyen kişileri de hedeflerine koymuşlar ve onları FETÖ elemanlarını aklayanlar, arkalayanlar olarak göstermeye başlamışlardır ki, bu aynı zamanda Mersin'i de aşarak genelleşen bir tuzaktır.



“Kurunun yanında yaş da yanmasın” çığırtkanlığı bu yolla farklı bir yön kazanarak, adaletin tahakkukundan yana olan insanların yakılması boyutuna ulaşması tehlikesini taşımaktadır ki, ben de o sözün asıl bu manada anlaşılmasından ve kullanılmasından yanayım. Şöyle ki,



FETÖ başı ve elemanları haindir. FETÖ başına ve elemanlarına şu ya da bu vesileyle, şu ya da bu yönde, şu ya da bu boyutta destek verenler, verebilecek olanlar ise çifte haindir.



Kurunun yanında yaş da yanmasın

çığırtkanlığını kendilerini perdelemek üzere üreten FETÖ muhipleriyle, destekçilerinin elinden alıp, asıl adaletten, doğrunun, hakikatin tahakkukundan yana olanların yaş sayılması ve kuruyla birlikte yakılmaması yönünde etkili bir söyleyişe dönüştürülmesi gerekmektedir.



Değilse, takiyyeci taifesinden daha çekeceğimiz var demektir.


#FETÖ
#Fatih Kısa
#Mustafa Erim
#Abdullah Çelik
8 yıl önce
Mersin’in kuruları ve yaşları
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak