|
OHAL’le normal hale geçmek asıldır

Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesine, Bakanlar Kurulu'nun kararına ve TBMM'nin kabulüne dayalı olan, üç aylık OHAL ilanının üç safhası da uzun zamanlı toplantılarla tamamlandı.



Hukukçu değilim o nedenle OHAL'in yasalardaki yeri konusunda yorum yapamam. Ancak, 15 Temmuz başarısız darbe girişimiyle birlikte üç (27 Mayıs darbesinde 2 yaşında olduğuma göre aslında dört) darbeyi yaşamış biri olarak, bu OHAL'in Cumhurbaşkanı'nın şahsından ve cami-kışla çatışmasından kurtarılmış bir ordunun varlığından kaynaklanabilecek (önceki örneklerine göre) uygulama farklılıklarına mahsus beklentilerimden rahatlıkla söz edebilirim.



Sosyo-psikolojik etkilerine göre yapılmış olanları da dahil, OHAL'in en doğru tanımlarından biri şu olabilir:



Devletin, geçici bir süre için, siyasal topluma ön vererek, sosyal toplumun hareket alanını kısıtlamasıdır.



Bu tanıma, OHAL'de sıkıyönetimdekine benzer geniş kapsamlı yetkilerin kullandırılabilmesi, gerek duyulan konularda toplantılarını Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında yapacak olan Bakanlar Kurulu'nun Kanun Hükmünde Kararname çıkarabilmesi ve bu kararnamelere yargıyla itiraz yolunun kapalı olması vb. hususları dahil ettiğimizde, ilk bakışta ortaya hiç de memnuniyeti celp edecek bir tablo çıkmamaktadır.



Ancak öte yandan OHAL kararı, vatanın ve vatandaşların huzuruna kasteden, bunların geleceğine emperyal bir ipotek koymaya kalkışan, ABD destekli başarısız bir FETÖ darbesi nedeniyle alınmıştır. Diğer bir ifadeyle siyasal ve sosyal toplumla bunların birleşmesinden oluşan devletin güvenliği, istikrarı ve geleceğinin de sağlamca yeniden tesisi adına OHAL'e başvurulmuştur.



Buradan bakıldığında, OHAL, söz konusu nedenlerine bağlı olarak son derece gerekli bir uygulamadır.



Bütün mesele, hareket alanı daralacak olan sosyal toplumun düşünce ve söz özgürlüğünün, ticari faaliyetlerinin, dayanışma, yardımlaşma ruhunun (buna kısaca demokratik haklar ya da doğrudan demokrasi de diyorlar galiba) OHAL'den olumsuz etkilenmemesidir.



12 Eylül'de giydiğimiz montlar, kadınların örtüleri, 27 Şubat'ta kızların başörtüsünden geçtik beyinlerinin içi bile Sıkıyönetim'in şedit baskılarına, takiplerine, soru ve soruşturmalarına neden olmuştu.



Evinde “Ruhsal Darbe” vb. psikoloji kitaplarını bulunduranlar bile darbeye destekçilik suçlamasıyla gözaltına alınmışlardı.



Yeni OHAL'in öncekilerden ve ya diğer benzeri uygulamalardan farkı, resmi kurum ve kuruluşlarla, başta okullar olmak üzere kimi önemli özel kurum ve kuruluşları, tıpkı bir örümcek ağı gibi saran FETÖ belasının bu topraklardan tümüyle def edilebilmesine mahsus olmasıdır.



FETÖ elemanlarının ise, takiyye gibi bukalemunluk, döneklik, değişkenlik vb. hal ve düşünceyi içselleştirmiş olmaları bakımından hemen tespit edilmeleri ve etkisiz hale getirilmesi uzun, sabırlı ve yorucu bir çabayı gerektirmektedir.



Cumhurbaşkanlığı yaverinin, Savunma Bakanlığı özel kaleminin, GenelKurmay Başkanlığı ile kuvvet komutanlıklarındaki emir subaylarının bile FETÖ elemanı olduklarının ancak şu meşum ve melun olayla anlaşılabildiği şartlarda; bunların bizlerin de bir yakınımız, akrabamız, arkadaşımız, iş ortağımız olarak ortaya çıkmaları pekala mümkündür.



Dolayısıyla, ABD destekli başarısız FETÖ darbe girişimi, söz konusu yanlarıyla önceki darbelere hiç benzememektedir. OHAL'le ilgili muhtemel tereddütler de büyük oranda buradan kaynaklanacak olabilir.



Bu OHAL'de vaki ve muhtemel kuşkuları giderecek olan Cumhurbaşkanı ile uygulamadaki yeri ve rolüyle ordudur.



Cumhurbaşkanı her iki tarafın da OHAL'e bakışını ve ondaki rolünü çok açık olarak şöyle beyan etmiştir:



“Bu millet kendi kaderini belirlemeye muktedirdir. Olağanüstü hal ilanının sadece ve sadece ülkemzin karşı karşıya bulunduğu terör tehdidine karşı gerekli önlemlerin alınmasına, demokrasinin, hukuk devletinin, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik bir tedbir olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum. Şunu çok açık ve net söylüyorum. Bu süreçte Türkiye, başta tasarrufların arttırılması konusundaki teşvikler olmak üzere, ekonomideki reformlarını kesintisiz sürdürecektir. Bizler, demokra-siden asla taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz, bunu da böyle biliniz. Milletime şunu söylüyorum, 'Eyvah şimdi olağanüstü hal ilan edildi yoksa bu süreçte artık valiler devreden çıkıp Silahlı Kuvvetler mi yönetime el koyacak', asla böyle bir şey söz konusu değil. Tam aksine valilerimizin yetkileri, iradeleri bu süreç içerisinde daha da artacak.”



Buna rağmen, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, OHAL'le ilgili telaşlı yorumunda “Bu Meclis'e vefasızlıktır, nankörlüktür, sivil darbedir” demesi, siyasi küstahlıktan ve “darbeyi desteklemiyoruz ama darbecilerin üzülmelerini de istemiyoruz” deme çelişkisinden başka bir şey değildir.



Son tahlide OHAL, tadı acı bir ilaçtır ama iyileşebilmek için içilmesi gerekmektedir.


#Milli Güvenlik Kurulu
#OHAL
8 yıl önce
OHAL’le normal hale geçmek asıldır
Çad"lı devrimcilerden haber var
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir