|
“Yıkıcı Blok”un lideri kim?
“Yıkıcı Blok”, son 13 yılda yapılan seçimlerde, AK Parti'ye karşı, ayrı tabelalar altında ama aynı amaç doğrultusunda ittifak sağlamış olanların ortak adıdır.

Yıkıcı'lık nitelemesini hak etmesi ise kendi eliyle kendinden verdiği somut delillere dayanmaktadır.

Gören ve düşünene herkesin bizzat tanığı olduğu gibi, bu Blok ulaşım, iletişim, altyapı yatırımlarına; havaalanı, köprü, otoban, su projelerine; başı dik, şahsiyetli ve bölge halkının çıkarlarını gözeten dış politikaya, sosyal refah projelerine, eğitimdeki kalite artışına, akademik özgürleşmeye; din, düşünce, dil ve örtünme haklarına; toplumsal barışın sağlanmasına; ülkenin bütünlüğünün savunulmasına, terörün sona erdirilmesine, bilimsel çalışmaların artırılmasına… daima karşı çıkmış ve karşı çıkışlarını Gezi Eşkıya Kalkışması'ndan bugüne açıkça dile getirmiş, pankartlara yazarak meydanlara asmış ya da döviz olarak her fırsatta çoluk-çocuğa taşıtmıştır.

Bu karşı çıkışlarına dış destek sağlamak için milletin düşmanlarıyla ittihat etmekten, bu topraklarda gözü olan her ülkeyle çıkar ittifakı kurmaktan da geri durmamıştır.

Dolayısıyla, “Yıkıcı Blok” olarak anılmayı, kendi görünürlüğünün, amaçlarının, tutumlarının, eğilimlerinin en doğru ifadesi olarak benimsemiştir ki, biz de zorunlu olarak onları böyle anmaktayız.

İlginç olan, bu Blok'un sair zamanda da AK Parti'yi yıpratma çabasında olmakla birlikte, asıl seçim zamanlarında gemi azıya almasıdır.

Doğan medya ile onun şemsiyesi altında bulunan Paralel medyadan seçilen üç beş ismin adeta kendilerini paralarcasına, AK Parti karşıtı olan en şedit siyasetçiden daha şedit bir şekilde sergiledikleri söz konusu tutum, “Yıkıcı Blok'un lideri kim?” sorusunu her vesileyle akla getirmiştir.

Temsil ettikleri düzeyden baktığımızda, Blok'a dahil siyasi parti liderlerine propoganda taktikleri sunan, öğütlerde bulunan küçük bir grup, yanlış yaptıklarında onları azarlayıcı, oy kazandırıcı sözlerinde alkışlayıcı olarak, gerçek amir pozisyonunda saklı lider gibi oturuyorlar.

Haliyle kendi kendilerini AK Parti'ye karşı savaşın merkezi haline getirerek, düşmanlıklarında hadsizliği, ahlaksızlığı, terbiyesizliği, yine kendi adlarına meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Bu meşrulaştırma üzerinden:

-Tarihsel süreçte çağrışım değeri yüklenmiş olan kelime ve kavramlardan hareketle, yeni durumlara ilişkin yalan yanlış hükümler üreterek, AK Parti'ye destek veren mütedeyyin kesimlerin aklını karıştırmayı,

-Cumhurbaşkanı'nın hal ve hareketlerini yakın takibe alarak, tabak, çatal, koltuk… dahil gündelik eşyalar üzerinden onun hakkında “ya tutarsa” kabilinden iftiralar üretmeyi,

-Temsil düzeyleri ne olursa olsun, AK Partili bilinen herkesin sıradan hatalarını büyütmeyi ve genelleştirmeyi,

-Barıştan, kardeşlikten yanaymış gibi görünerek, PKKlı teröristlere, FETÖ örgütünün elemanlarına yapılan operasyonları AK Parti zulmü olarak göstermeyi,

-Müslüman olduklarını söylemeleri nedeniyle yanı başımızdaki denetimsiz alanlarda derin güçler tarafından konuşlandırılan örgütleri, hiçbir doğru bilgiye, belgeye itibar etmeksizin ve ne pahasına olursa olsun AK Parti ile ilişkilendirmeyi,

-Blok'a dahil anketçilerin ürettikleri bile bile lades sonuçlarla, koalisyonu verili bir durum olarak gösterip, AK Parti seçmenini moral bir çöküntüye uğratmayı ve sandığa gitmelerini engellemeyi,

-Blok'a dahil partilerin tatil günlerinde oy kullanmama alışkanlığına sahip olan seçmenlerine hakaret ederek, tatilde oy kullanma yönünde onları tahrik etmeyi,

Kendileri için doğal görev sayıyorlar.

Öte yandan, söz konusu tek yanlı meşrulaştırmadan ve kendileri için bu doğal saydıkları mezkur görevlerden aldıkları güçle, Yıkıcı Blok'a dahil parti liderlerini, (reklam terimleriyle) birer ekran-meydan yüzlerine indirgeyerek, onları kendi talepleri doğrultusunda saz çalan, menemen pişiren… birer medya maymunu olarak yazılarında, programlarında, haberlerinde oynatıyorlar.

Bunların vatan, millet, toplumsal istikrar, huzur namına gözettikleri, değer verdikleri, kaygısını çektikleri hiçbir şey yok.

İstedikleri tek şey var: AK Parti iktidardan gitsin ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yetki ve etki alanı kısıtlansın. Böylelikle o da tıpkı Avrupa devletlerinin başkan ve başbakanları gibi, siyaset satrancında piyon olmakla yetinsin.

Bu nedenle, Pazar günü AK Parti'ye verilecek her oy, hem doğrudan Yıkıcı Blok'a hem de onun içinde (kendilerine dev aynasından bakarak) lidercilik oynayan o bir avuç gruba karşı verilmiş olunacaktır.

Onların Amerikan, Avrupa, İsrail mühürlü vizeleri var.

Bu milletinse, Yıkım Bloku'nca karatılmak istenilen geleceğini korumaktan başka vizesi ve “Başka Türkiye Yok” demekten gayrı bir silahı bulunmuyor.

Mahallerini belirlediklerimizden “hangisi lider” diye sormaya da gerek yok artık.

Eşkıyalığa başladıklarında onlara “çapulcular” demiştik ki, her biri hâlâ aynı sıfatla sevindirik olmuş bir halde serseri mayınlar gibi dolanıyorlar.
#doğan medya
#ak parti
#seçimler
#vatan
#millet
#toplumsal istikrar
8 yıl önce
“Yıkıcı Blok”un lideri kim?
Kara dinlilerle milletin savaşı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…