|
Yozgat’ta değişen ve değişmeyen şeyler

On yıllık bir aradan sonra geçen gün Yozgat'a gittim.



Her ikisi de şimdi büyük işadamı olan

Levent Yıldırım

ve

Murat Erdem

'le birlikte

Dursun Uyar

'ı ziyaretimizin on yıl önceki (benim için halen çok değerli olan) anlarında donup kalmış gibiydi her şey.



Belki de iş görüşmeleri, artık yerini salt şehirle baş başa kalmaya bıraktığı için, çocukluğumdan beri sevdiğim, niteliklerini ve niceliklerini iyi bildiğim kimi mekânlar, sanki bedenlenerek çıkıvermişlerdi karşıma.



O mekânların emzirdiği bir çocuk olmamın verdiği rahatlık da yerini tüm hacı'lı hitapların gerilimine bırakmıştı üstelik.



Kısaca bakanın ve kendisine bakılanın gözlerinde bir değişme yoktu ama bakışlarında büyük bir değişiklik vardı.



Örneğin, Yozgat'a varır varmaz, kendimi ilkokulumun önünde buldum.



Mimarisi Laleli'deki

Tayyare Apartmanları

na benzeyen ve dolayısıyla

Mimar Kemaleddin

'in üslubuna hatta kimilerince doğrudan ona mal edilen

Cumhuriyet İlkokulu

'ndan söz ediyorum.



1927-1932 yılları arasında yapılan, üç katlı, taş kaplamalı, yüksek tavanlı odalarının at nalı şeklindeki büyük pencerelerle aydınlatıldığı okulum, şimdi kirli krem ve uçuk mayıs yeşili arasındaki türedi bir renge boyanmış olarak çıkıverdi karşıma.



Biz öğrencilerin

müdür kapısı

dediğimiz, otoyol tarafındaki cümle kapısında bulunan ışıklı tabelanın koyu mavi zemininde ise, beyaz renkle

Bozok Üniversitesi Rektörlüğü

yazıyordu. Çocukluk hatıralarım binanın o meymenetsiz renginde ve yeni tabelasında eridi gitti sanki.



Hayır, okulumun üniversiteye tahsis edilmesine itirazım yok. İtirazım maruz bırakıldığımız

anakronizm

edir!



Anakronizm, sadece bir tarih sapıtması değildir aynı zamanda bir fenomen sapıtmasıdır. Bu manada, tarihi bir yapıya eklediğiniz neon tabela da anakronizmdir.


Birden Büyük Cami ile Yozgat Lisesi'ni merak ediverdim; acaba onlar nelere maruz kalmışlardı. Neyse ki, Büyük Cami yerli yerindeydi. Yozgat Lisesi ise, taş araları portakal renkli boyayla bir renk bozumuna uğratılmış olsa da, en azından okulun adı zeminine uygun bir yazıyla korunabilmişti.



Yozgat, büyüme yönleri itibariyle de ilginç bir şehirdir. Kuzeyi Nohutlu, güneyi Çamlık tepeleriyle kapandığından, büyümeyi ancak doğu ve batı yönlerinde sürdürmesi beklenir ama o daha çok kuzeydoğuya ve güneybatıya doğru büyümüş.



Mülki idareye ait yeni binalarla, üniversite kampüsünün zikrettiğim yönlerde yapılmış olması belli ki bunda etkili olmuş. Dolayısıyla

Lise Caddesi

'ne bağlanan otogar ve çevresi adeta şehrin yeni merkezi haline gelmiş. Büyük alışveriş merkezleri, lokantalar, kafeler... artık burada yer alıyor; şehrin nabzı daha çok burada atıyor.



Çamlığa gelince... Devlet Hastanesi'nin üst kısmında yer alan çamlar kesilip, bu sayede

kelleştirilen alan

, ahşap kameriye eklemeleriyle park haline getirilmiş. Komik ama gerçek bu! Buna karşılık, yıllardır atıl durumda bulunan Nohutlu Tepesi'ne ve onun arkasındaki vadiye yapılan dinlenme ve spor tesisleri de alkışlanmayı hak ediyor.



Zikrettiğim değişmelere rağmen Yozgat da değişmesi çok zor olan bir durumla, olumlu bir değişmenin daha altını çizmeliyim.



Değişmeyen şey:

Yozgatlıların geniş yürekliliğidir

. Bu aynı zamanda onların samimiyetine, dostluğuna, sıcak ilgisine, insan sevgisine bir karinedir. Bu bakımdan Yozgat, her türlü gazetecilik güzellemenin yapılmasına açıktır; yeme içme kültürüyle de her türlü övgüyü hak eder.



Olumlu manada değişen şey ise: mevcut mülkî amirinin, halkla kurduğu doğal ve etkili ilişkiyle, (Yozgatlılar nezdinden özellikle pekişmiş bulunan)

ceberut devlet

algısını yıkabilmiş olmasıdır.



Celali İsyanları

nedeniyle Osmanlı,

Çapanoğlu İsyanı

nedeniyle de tek partici CHP tarafından Yozgat'ın kendi yalnızlığına, yetersizliğine terkedildiğini, sürgün yeri haline getirildiğini, Cumhuriyet'in 50. yılında oraya yapılan tek sanayi tesisinin

bira fabrikası

ve tek sosyal tesisin

top sahası

olduğunu, dolayısıyla

halkının örtülü bir şekilde buradan göç etmeye zorlandığını

... söylersem, sanırım ceberut devlet algısındaki cihetin ve kökleşmenin nedenlerini de söylemiş olurum.



Söz konusu algıyı yıkan isim,

Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç

!



Yurtnaç hiperaktif, dolayısıyla çok çalışkan, halka hizmet etmekten zevk duyan, kültürel faaliyetlere önem veren, ilgisi ve sevgisi ekabirden çok sıradan insana yönelmiş bir vali. Ki, bu bilgileri esnaf yoklamalarımdan edindim.

Nurullah Nurdoğan

'ın katılımıyla yaptığımız kısa süreli görüşmemizden edindiğim şahsi intiba da, onun genelde Türkiye'nin özelde Yozgat'ın meselelerini tartışmaya son derece açık oluşudur. Malumdur ki, tartışma düşünmenin hasılası; düşünmekse olumlu her fiilin kapısıdır.



Yozgat'a bu son gidişimde arkadaşlarımın çoğunun Ankara'ya yerleştiklerini öğrendim. Yaman bir yalnızlık duygusuydu aslında orada yaşadığım.



Ama hiç değilse bazıları, kendilerini din ve dünya gayretiyle birlikte temsil edebilen çocuklarını bırakmışlardı Yozgat'ta. Kadirşinaslığıyla tanınan

Kadir Şöhret

onlardan biri. Onun kızı

Birsen Şöhret

mahallî ve mülkî hizmetlerde çalışan bir Yozgat sevdalısı olarak, gezimde bana rehberlik etti. Kendisine buradan çok çok teşekkür ediyorum.


#Bozok Üniversitesi
#Yozgat
#Anakronizm
7 yıl önce
Yozgat’ta değişen ve değişmeyen şeyler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset