sevgili okuyucularım;
boyuna tekrar edilen bu ihtarları dinlerken içim cızz etti. bir kısım vatandaşın bu ikazlara uygun davrandığını düşünürken birtakım yabancı yahut yerli hainlerin de bu tavsiyelere kulak asmayacağını, orman yangınlarından vahşice bir zevk duyacağını, milletimizin aleyhine olan her kötülükten memnun kalacağını düşünmekten kendimi alamadım.. sıcaklar başlayalı neredeyse bir aya yaklaştı.. yangın çıkmadı.. televizyon ikaz ve ihtarı yayınlandıktan sonra bu afetin kendini gösterdiğini hatırladım.. bu tavsiye ve ihtarlara demek ki ihtiyaç yok.. bu ikazlar şeytanın aklına taş düşürmek yerine geçiyor..
bundan böyle televizyon kanallarının, şom ağızlılıktan kaçınmaları gerekiyor.. kötü fiilleri, felaketleri, cinayetleri, vahşi davranışları, intiharları hatta terör olaylarını haber ve yayım konusu yapmamaları gerekiyor.. bazı insanlarda bir taklid etme tabiatı vardır.. birkaç kişi intihar ederse peşinden bir sürü biçare de intihar ediyor.. fitneyi uyandırmayacaksın.. iyiliklerden, güzel olaylardan, insana inşirah ve ferahlık veren vak’alardan, mutluluk, başarı, vefa, fedakarlık, merhamet timsali fiillerden, örneklerden bahsedeceksin.. bir yerde, bir mahallede veya köyde bir cahillik, bir cinayet, bir ahlaksızlık, bir kötülük vuku bulduysa; zaten o yörenin ahalisi, kötü derecede ızdırap ve acı duyuyorlar.. bu acıyı bütün memlekete yaymaya ne hakkımız var.. hülasaikelâm; medya dediğimiz bu kanallar ve basın dünyası; fitnenin, fenalığın yayılmasına alet olmaktan sakınmalıdır..
TBMM ve hükümet; bu felaket tellallığını yaymayı engelleyecek en azından hafifletecek tedbirler getiren bir kanun tedvin etmelidir.. meselâ, örtülü bir dille iç sayfalarda, tv yayınlarının saklı köşelerinde küçük haber şeklinde verilmesine izin verilebilir.. biz insanlarsa, çocuk, genç, yetişkin, yaşlı bütün insanoğullarına iyi haberler ve sevindirici bilgiler, sağlık, saadet tevlid edecek hadiseler, misaller bildirilmelidir..
*
bugün, beyanda bulunacağım ikinci bir mevzu da, trafik facialarının önlenmesine matuf bir tekliftir.. şehir içi ve şehir dışı güzel yollarda, asfalt şeritlerde araçlara ait hız limitini çarpışmalara fırsat vermeyecek bir derecede tutmak artık bir mecburiyet haline gelmiştir..
şehir içi yollarda hız miktarı 60 km.yi geçmemelidir.. şehirdışı yollarda da hız miktarı 100 km.yi asla aşmamalıdır.. bu hududları geçen bir sür’atle seyrettiği tesbit edilenlere onbin lira para cezası verilmelidir ki caydırıcı bir etkisi olsun..
her gün vukûagelen trafik kazâlarında kaybedilen can miktarı, terörde kaybedilen canlardan daha çoktur..
umuyorum hükümetimiz bu iki hususu tetkik masasına yatırarak sür’atli bir karar almak mecburiyetini hissedecektir..
