|
nihal atsız ve necip fazıl

cumhuriyet devrinde kütlelere tesir etmiş iki isim..karizmatik iki isim.. ikisi de şair ve bilhassa ikisi de polemikçi.. polemikte çok usta iki kalem!..



cumhuriyet tarihinde meşhur polemikçiler vardır: nurullah ataç, nazım hikmet, peyami safa, hüseyin cahit yalçın, zekeriya sertel, falih rıfkı atay, ahmet emin yalman, hamdullah suphi, orhan seyfi; hatta yunus nadi, arif oruç; cumhuriyet evveline gidersek tevfik fikret, muallim naci, recaizade ekrem, beşir fuat, süleyman nazif…



nihal atsız ve necip fazıl'ın kalem kavgaları ise; inandığından taviz vermemek , eğilmemek, bükülmemek esaslarına istinat etmekte bulunmuştur.. esasen kütleler üzerinde tesir etmek , kütlelere istikamet vermek gibi vasıfları; davalarına tam inanmaktan ve o davayı her türlü riziko ve tehlike pahasına da olsa müdafaa etmekten ileri gelmektedir.. ağızlarından çıkan sözü geri almamışlardır.. verdikleri söze sahip çıkmışlardır.. doğruyu çekinmeden , ürkmeden söylemişlerdir.. yükselttikleri seste ve dile getirdikleri davada daima yüksek bir seviye, bir inanç ve iman bulunmuştur.. işte onun için bu memlekette necip fazıl ve nihal atsız hayranları çoktur..



şimdi artık tarihe malolmuş bu iki şahsiyetle bu satırların yazarının görüşmesi, konuşması ve dostluğu uzun yıllar devam etmiş, her ikisiyle de arasında sayısız hatıralar vücud bulmuştur.. bugün ikisiyle de alakalı bir hatırayı hikaye etmek niyetindeyim..



1960'lı yılların birindeydi.. necip fazıl bey'le bir aksam üstü meserret kıraahathanesinden çıkarak kadıköy'e geçmek üzere karaköy iskelesinden kalkan vapura girdik .. tam vapura ayak bastığımız anda kapıya yakın bir koltukta nihal atsız'la karşılaştık.. ben onları tanıştırmaya hazırlanırken bir de baktım onlar tokalaşıyorlar, birbirlerinin hatırını soruyorlar.. koltuklara yerleştik.. ikisi arasında bir diyalog başladı.. ta kadıköy'e varıncaya kadar.. memleketin içinde bulunduğu şartlardan tutun da; gençliğin, maarifin, siyasetin ahvaline dair görüşlerini ortaya koymaktan geri kalmadılar.. teşhis ve hükümde ekseriya birleşiyorlardı.. ben lafa girmiyor sadece dinliyordum.. bu iki karizmatik şahsiyetin 15-20 dakikalık konuşmasında dikkatimi çeken şey; birbirlerine karşı gösterdikleri nezaket ve ciddiyet tavrı idi.. necip fazıl , yanında kim olursa olsun, ister milletvekili ister bakan ister iş adamı ve büyük şair, daima üst perdeden, hakimane bir eda ile konuşurdu karşısındakine tahakküm etmek itiyadında idi.. fakat nihal atsız'la görüşürken son derece nazik, mültefit ve saygılı davranıyordu.. nihal atsız'ı da bilirim: karşısındakine iltifat etmek , onun hoşuna gitmek gibi kavramlara o da yabancı bulunurdu.. dalkavukluk , riyakarlık nedir bilmezdi.. doğruyu dobra dobra söylerdi.. karşısındakinin alınıp alınmayacağını düşünmezdi…



sıradan adamlarda görmeye alıştığımız tavır ve tezahürler cevherli veya karizmatik şahsiyetlerde zuhur etmiyor.. yahut sivrilmiş kendini ispat etmiş şahsiyetlerdeki fazlalıklar, nakiseler pek göze batmıyor.. bu noktada adamın kadrini adam bilir, sözünü hatırlamak mı gerekir; yoksa dava adamı dava adamını tanır, diye mi düşünmek lazım gelir, varın siz karar verin…



birisi maddi unsurları da ön planda tutan milliyetçiliğin alemdarı idi.. diğeri de hem maddi hem manevi unsurları bir arada düşünen bir milliyetçiliğin takipçisi idi .. bu iki adamın ilim fikir sanat ve aksiyon sahalarındaki hususiyetleri , bunlar hakkındaki değerlendirmeler şahıstan şahısa değişebilir.. her halukarda bu iki adam önemli iki adamdır.. gerçeğin kendisi budur…



bir gün ikisinin de fikri ruhi portresini çizmek fikir ve inançlarını topluca tahlil etmek, tarif etmek kısmet olursa gene bu satırlarda okuyabilirsiniz ..



aziz okuyucularım…


#Nihal Atsız
#Necip Fazıl
#1960'lı yıllar
8 yıl önce
nihal atsız ve necip fazıl
Öncü kuşakları olmayan bir toplum yok olmaya mahkûmdur!
“Dinde zorlama yoktur” ayetinin hatırlattıkları
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek