|
televizyon haberciliği ve açık oturumlar
tv kanalları çoğaldığındanberi, yani renkli tv lere geçiştten

bu tarafa son devirlerin bu teknik harikası alet adeta günümüze damga vuran bir vasıta haline geldi..


bunlar belli başlı ajanslardan aldıkları haberleri ekrana taşıyarak, vazife gördüklerini sanıyorlar…



örgütlenme sistemleri yetersiz bulunduğu için ajanslardan gelen ve basından topladıkları haberlerle yetinmek zorunda kalıyorlar…



memleket sathına yayılan şehir ve kasabaların pek çoğunda haber aygıtlarıyla teçhiz edilmiş muhabirleri yoktur..onun için yaptıkları, çoğu zaman ajans ve basın haberlerini tekrarlamaktan ibarettir..



ikinci marifetleri ise, bir haberi iki gün, üç gün her saat başı yine tekrarlamaktan ibarettir.



saat başı geldiği vakit dinleyici veya izleyici; televizyon kanalının neyi anlatacağını, neyi haber vereceğini artık bilebiliyor, en azından tahmin ediyor.. bayatlamış havadislerin temcid pilavı gibi dinleyici önüne sürüleceğini biliyorlar.



bu kanalların bir başka hatası da 15-20 gün evvel cereyan etmiş olayları yeni bir habermiş gibi kamu oyuna sunmuş bulunmalarıdır.. siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan önemli bir hadise 15 -20 gün evvel vukua gelmiş olur da, onu günyüzüne çıkarmak bir vazife olur.. hatta bu hadise ile ilgili yorumlar, konuşma ve röportajlar birbirini takibedebilir.. söz konu haberin özelliği, bu ehemmiyeti temsil etmiyorsa, böyle entipüften bir olayı gündeme taşımanızın izahını nası yapacaksınız…



tv kanallarının bir başka günahı da aile içi olayları ve geçimsizlikleri haber haline getirmeleridir.. bir aile içinde acı, talı vak'alar ve günler daia olabilir, görülebilir.. aile mahremiyeti içinde kalması gereken bu konuları niye aleniyete döküyorsunuz..kamuoyu cocuk da, siz bu çocukları mı terbiye etmek istiyorusnuz.. aileden bir kısmı şikayetci olup aile içi haksızlıkların düzeltilmesini istese de diğer bir kısmı aile sırlarının deşifre edilmesinden rahatsız olabilir.. televizyon kanalları bu gibi hususları niçin kulak arkasına atabilir, anlamak mümkün değildir..



televizyon habercilerinin, dinleyiciyi yalnış anlamalara düşüren bir hatası da; siyasi ve idari bir makam sahibine ait yeni bir haberi verirken, eski günlere ait resimleri arşivlerden çıkarıp bu görüntülerin yeni ve günümüze ait olduğu izlenimini uyandırmalarıdır.. resimleri verirken, falan tarihte cereyan etmiş bir toplantıda, bir görüşmede çekilmiş bu fotoğrafı görüyorsunuz, tarzında bir bilgilendirmeyi ihmal ediyorlar…



velhasıl, habercilik ve televizyonculuk zamanla yarış etmektir.. hiçbir hataya, hiçbir unutkanlık ve ihmarkarlığa yer yoktur, demiyoruz ama.. mantığın, bilginin ve zekanın eseri olan televizyon yayıncılığına biraz daha ciddiyet,


itina ve disiplin getirilmesi uygun olsa gerektir…



bu arada dokunulması lazım gelen bir nokta daha var ki o da; açık oturumlarda bir konuyu münakaşa ve müzakere etmek için toplanmış olan fikir ve siyaset adamı olarak lanse edilenlerin, şahıslar arasında görülen (medeni konuşma) noksanlığıdır.. ayrı ve belli siyasi, felsefi görüşlerin sahibi olan bu kişiler; çoğu zaman konuşma sırasına ve adabına uymak luzumunu duymuyorlar.. birisi konuşurken diğeri de, belki daha bakın çıkmak için olsa gerek, karşısındakinin sözünü kesmekten kaçınmamaktadır.. buna karşılık muhatabı olan kişi de aynı şekilde hareket etmekte ve münakaşa bir kakafoniye dönmüş, döndürülmüş bulunmaktadır..



şu hususu da kaydedelim ki bu hadise, kamu oyunda bir memnuniyetsizlik yarattığı için olsa gerek, son zamanlarda biraz azalmış görünmektedir



bu konuda, disiplini ve düzeni sağlamanın; münakaşayı ve açık oturumu idare edenlere düştüğünün ilgililerce hiç unutulmaması icabediyor…


#tv
#haber
#medya
8 yıl önce
televizyon haberciliği ve açık oturumlar
Kara dinlilerle milletin savaşı
Krizin odağı
Ne yapmamalıyız?
Ölen patrik olsaydı…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…