aziz okuyucum;
zaman zaman kültür ve edebiyat çevrelerinde “yazı yazma kursları” açıldığını görüyoruz.. iyi yazı yazmaya heves eden gençlerin bu kurslara devam ettiğine, azim ve hırsla çalıştıklarına şahit oluyoruz..
bu heves ve istekleri sempati ile kapşılamamak elbette ki mümkün değildir.. fakat, şurası bir gerçektir ki, iyi ve güzel yazma maharetinin, öyle kurslarla, provalarla, temrinlerle kazanılabilecek bir ustalık olmadığını hiç unutmamak icabeder.. bu kurslarda dil bilgisi kaidelerini, noktalama işaretlerini öğrenebilirsiniz.. yazı yazarken bunları hatasız kullanmaya alışabilirsiniz.. ama bu çeşit çalışmalara iştirak ederek mükemmel bir yazar olmaya; çarpıcı keskin yazılar yazmaya muvaffak olamazsınız..
ifade ustalığının asıl şartı; hiç şüphe etmemek lazımdır ki; o kabiliyeti doğuştan getirmektir.. ırsiyetinizin, genlerinizin size temin ettiği bir kolaylık ve uygunluk yoksa eğer mükemmel bir yazar olmanız mümkün değildir.. yaratılışın bu işteki rolü yüzde 60'tan bile yukarıdadır..
asıl şartı takibeden zaruri bir faktör de, söyleyecek, yazacak bir şeyinizin bulunması gerektiğidir.. yazı yazmak istediğiniz sahada köklü bilgiye malik olacaksınız.. yahut, beyan etmek istediğiniz, anlatmak istediğiniz konuları, problemleri detaylarına varıncaya kadar iyi bileceksiniz..
esaslarına hâkim olduğunuz bir maksadı, bir mevzuu yazmak istiyorsanız, yaratılıştan getirdiğiniz istidat da buna izin veriyorsa, elbette ki yazabileceksiniz, iyi yazacaksınız..
istidadınız (kabiliyetiniz) var.. demek istediğinizi de iyi biliyorsunuz.. o takdirde karşınıza ana dilinizi veya yazmak istediğiniz dili, o dilin kelimelerini, cümlelerini de bilmek gibi bir mecburiyet çıkar.. dilinizin kavramlarını, deyimlerini (tâbirlerini), basit ve bileşik cümlelerini, kısa ve uzun cümlelerini, sıra cümlelerini, yan cümleciklerini rahat kullanabilir olacaksınız..
bu saydığımız parçacıkları, kelime ve cümle çeşitlerini, tiplerini yapabilir olacaksınız.. bunları konuşmalarınızda da sarfetmiş , kullanmış bulunacaksınız..
hiç şüphe yoktur ki; insanoğlu anadili vasıtasıyle düşünür.. bir de çok iyi bildiği yabancı dil aracılığıyle düşünür..
demek ki; iyi yazmak için, fikirlerinizi ve duygularınızı ifade edecek kadar dilinizi mükemmel bileceksiniz..
o halde iyi konuşmak ve iyi yazmak için dilinizin kelimelerine, tabirlerine, her türlü cümlelerine, cümleciklerine âşina ve hâkim olmak gerekiyor..
aslında iyi konuşan, ayni zamanda iyi yazar.. fakat bazen bunun tersi de olabiliyor. Ağzımızın, ağzımız içindeki uzvumuz dilimizin fiziki veya biyolojik hususiyetleri, bazı psikolojik faktörler, bâzı ahvalde iyi yazanın iyi konuşamadığına dâir misallerle bizi karşılaştırıyor.. meselâ babıâli'de bir ahmed emin yalman vardı.. uzun uzun başmakaleler yazardı. hem de iyi yazardı.. konuşmaya gelince kem küm eder âdeta kekelerdi..
sevgili okuyucularıma, şunu hatırlatmak isterim ki: mükemmel yazan muharrir ve aydınlarımızın eserlerini o eseri bitirinceye kadar yüksek sesle (her gün iki sayfa) okumak suretiyle devam edecek bir egzersizin gerçekten çok faydalı olduğuna şüphe yoktur..
hattâ (yazı yazma kursu) tertibeden arkadaşlarımız 30 kişilik veya 40 kişilik bir sınıf teşkil eden kursiyerlere sıranın ta başından başlamak suretiyle 3-4 cümleden ibaret paragraflarını en sondaki kursiyere kadar yüksek sesle okutmalıdır.. bu nedir: yani 30 veya 40 kişilik sınıf bir paragrafı 30 kere veya 40 kere kulaklarıyle duyacak demektir.. bu kadar çok tekrarlanan cümle klişesinin nâtıkaya yerleşmesi muhakkaktır..
dilimizin kuvvetlenmesini temin edecek en güçlü temrin işte budur...
