|
15 Temmuz kontrollü darbe miydi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün “15 Temmuz kontrollü darbe girişimidir” dedi. Bunun sehven söylenmiş bir cümle olduğunu düşünmüyorum. Zira 15 Temmuz gecesinden itibaren, birileri tarafından darbenin püskürtülmesiyle ilgili soru işareti oluşturacak, geniş kesimlerde istifhamlara neden olacak söylemler ve mitler üretiliyor. Kılıçdaroğlu'nunki de bu dizgenin sadece son halkası.



Bu kesim ilk olarak, darbe gecesi ATM önlerinde, market kuyruklarında görüldü. Paralarını çekip, evlerine erzak yığıp kendilerini sağlama alma peşindeydiler. Gün ağarıp her şey ortaya çıktığında, halkın darbeyi püskürttüğü anlaşıldığında, tanklar tarafından ikiye biçilmiş insanlar hakkında tek bir yorum yapmadılar, ama “köprüde askerlerin kafasını kesip denize atmışlar” şeklinde şayialar çıkardılar ya da çıkarılmış şayiaların peşine düştüler. Öyle ki, ciddi ciddi buna inanıp bana soran insanlarla karşılaştım.



Bir dedektif titizliğiyle söylentilerin peşine düşüyor ama ülkenin dört tarafında üzerlerine otomatik silahlarla ateş açılmış, kolu, bacağı, kafası parçalanmış sivil vatandaşların somut, gözle görülür durumları hakkında hiç merak duymadıkları gibi, tek bir yorum da yapmıyorlardı. Darbeye karşı canını ortaya koyanlarınkiyle değil, silahsız halka bomba yağdıranların sağlığıyla ilgileniyorlardı.



Ardından aynı kesime mensup insanlar, bir dizi tesadüf ve kıl payı oluşlar sonrasında Erdoğan'ın doğru zamanda ekrana çıkabilmesi ve halkı sokağa davet edebilmesi; halkın da bu çağrıya anında icabet etmesi nedeniyle engellenebilen darbenin “Erdoğan'a yaradığı” gerekçesine sarıldı. Darbe, Türkiye'de Erdoğan'la ortaya çıkmış bir sorun değildi oysa. Bu ülkenin bir darbeler tarihi vardı ve püskürtülen 15 Temmuz darbesi birine yaradıysa o Erdoğan'dan çok, onyıllar boyunca vesayet unsurları karşısında boyun eğmek zorunda kalmış vatandaştı aslında. Darbeyi savuşturmakla sadece vatanı korumadı insanlar, özgüvenlerini de geri kazandılar.



Ama hem siyaseti hem de Türkiye'yi bütüncül olarak okumaktansa Erdoğan üzerinden okuyan -dolayısıyla karşıtını yaratan- bu kesimlerin mantığına göre, “darbe ancak Erdoğan'a yaramıyor olsaydı kötü olabilirdi”, Erdoğan'a yarıyorsa, o kalkışmayı ciddiye almak, ona darbe demek bile gereksizdi. Nitekim, -artık ayıp olacağı için açıktan söylemezler ama- Erdoğan yönetimindense darbeleri, Erdoğan'dansa darbecileri tercih ederlerdi. Üstelik bununla bile kalmadılar, “darbe denemesi Erdoğan'a yaradıysa, bunu neden Erdoğan yaptırmış olmasın ki” aşamasına geçtiler.



Son kertede bunu düşünebilen, buna inanabilen bir kitle oluştu ve Kılıçdaroğlu'nun önceki gün kurduğu “kontrollü darbe girişimi” ifadesi de bu kesimin duygu durumunu izhar ediyordu aslında. Evet, Kılıçdaroğlu bilerek çarpıtıyor, yalan söylüyor, kitlesini aldatıyor ama şu da bir gerçek ki aldanmaya gönüllü olmayan hiç kimseyi, gerçekten ve tam anlamıyla aldatamazsınız. İnsanlar aldanmaya gönüllü, çünkü Türkiye'de her alanda olduğu gibi siyasette de belirleyici olan somut gerçekler, veriler değil, inançlardır.



İnanç sözkonusu olduğunda da, tüm realitelerin, kanıtların, verilerin, deneyimlerin ve tarafsız gözlemlerin eli kolu bağlanır. Bir gerçeklik, toplumun bir kesimim tarafından dogmatik bir ortak kanıyla reddediliyor, o gerçekliğin varolmadığı savlanıyorsa, bu konuda da yapacak hiçbir şeyiniz yoktur.



Onların varolduğunu varsaydığı dünyada “15 Temmuz Erdoğan'ın kontollü darbesiydi”. Onlara, FETÖ'cülerin neler yapabileceklerine kendilerinin de şahit olduğundan, darbe senaryosundaki boşluklardan, “madem kontrol edebiliyordu Erdoğan'ın neden TV'lere bağlanamadığı, ölümden neden kıl payı kurtulabildiği” gibi onlarca cevapsız sorunun bulunduğundan söz etseniz de durum değişmez.



Onlar inanmayı tercih ettiklerine inanırlar ve son 15 yılda muhalifler olarak inşa ettikleri Türkiye'nin sembol ve mitlerine aykırı olmayan manzaraları “görmeyi” tercih ederler.



Velhasıl, nasıl ki İngiliz istihbaratıyla Alman istihbaratını FETÖ'nün örgütlü, terör eylemleri yapan bir yapı olduğuna inandırmakta güçlük çekiyorsak; bu insanların da darbenin aslında önceden bilindiği ve kontrol edildiği yönündeki inancını kırmak çok zor. Zira, aksi durumu kabul etmeleri demek, Avrupa ülkeleri için planların bozulması, Türkiye içindeki hükümet muhaliflerinin de, yarattıkları ve içinde kendilerini iyi hissettikleri dünyanın başlarına yıkılması demek.



Kolay kolay göze alamazlar. O yüzden köprüde bedeni ikiye ayrılmış şehit vatandaşla değil, halkın üstüne ateş açan askerin sağlığıyla ilgilenirler…


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#15 Temmuz
#CHP
#Kemal Kılıçdaroğlu
7 yıl önce
15 Temmuz kontrollü darbe miydi?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler