|
"Baba"ya itiraz sesleri

Olmadı Yar'ı, Teoman'ın Paramparça'sını söyledikten sonra, koyu kalabalıkların da ceplerindeki belki son kuruşu sayarak girdiği Açık Hava'da, karşılıklı olarak ilk kez selamlaşmıştı Müslüm Baba beyaz türklerle.

Kenar süslü eski yazılar gibi, biraz boynu bükük, o kadar da isyankâr, insanı hem hüzünlendiren, hem coşkuya garkeden bir mağlup olma haline tekabül ettiği için belki de bu kadar sevilen Baba'nın, pop formatıyla seyreltilmiş arabesk yorumları, varoşlardan TV ekranına taşıdı O'nu.

Varoş yetimlerinin göğsünde yol yol iz bırakan, verecek başka hiçbir şeyi olmayanların etini, canını verir gibi delice bir aşkla sevdiği Baba'nın değişimi, o günlerden bu yana hiç dinmedi.

Yeni bir kitleye yazılsa da Müslüm Baba, eskinin indinde kıymeti yine de bitmedi.

En çok bağlılık duyulanlar, en çok ihanet edenlerdir düsturuna binaen, eğer ihanet sayılırsa Müslüm Gürses, Björk'lü, Leonard Cohen'li, Bob Dylan'lı yeni albümünün tanıtımını da o kara kalabalıkların, çöpsüz, çamursuz semtine bile uğrayamayacağı Esma Sultan Yalısı'nda yaptı.

Tıpkı "İtirazım Var"ı, "Benim Meselem"i söylediği gibi, yine aynı sesle, sallanarak, sarsılarak, dağılıverecekmiş gibi durarak ama dağılmayarak söylediği yeni şarkılarına, bu kez huşu ve hayranlık karışımlı bir saygı susuşu değil, birbirine karışan seslerle şeddelenen uğultulu Beyaz Türk aldırışsızlıkları karşılık geldi. Kendi kitlesinin deli şefkatinden eser yoktu yalı davetlilerinin içinde.

Björk-Müslüm Gürses kontrastının oluşturduğu hafif gülümsemeler eşliğinde şarkıyı, marka tabağındaki tatlısıyla dinlemek, elbette bir bilgenin huzuruna çıkar gibi, ölümcül bir sevgiyle konserine yığılan kalabalıkların yapacağı işlerden değildi.

O'nun kitlesi, ayrılığı ölüm belleyen, kavuşmaktansa kavuşamamaktan beslenen, hicranı da, kederi de kalbini çatlatırcasına test eden bir kenar kalabalığıydı. Baba değişse de, sanıldığının aksine onlar değişmedi. Arabesk'in çağı geçti dense de, Orhan Gencebay sosyal mesajlı şarkılara sardırsa, Ferdi Tayfur eskinin üstüne bir taş koymamakla kendini korumaya alsa, Müslüm Gürses piyasa koşullarına uyumu tercih etse de, o kalabalıklar overlokçulukla geçiniyor hala, kuytu atölyelere gidip geliyordu nihayetinde.

Kıymeti bitmedi ama, tek göz gecekondusundan kopup gitmiş "baba"sını tanıyamıyor artık "Bir gün herkes Müslümcü olacak" diyenler.

"Baba", Aşk Tesadüfleri Sever albümündeki parçaları, elbette ağır aksak, takılıp düşecekmiş gibi "damar" söyleyişiyle yine kendisinin kılıyor. Ama o sözler, melodileri de hatırlamayan kalabalıkların kalbine yerleşecek gibi durmuyor.

"Öyle endişe edilecek bir durum yok" demiş Müslüm Gürses bir söyleşisinde...

"Ben şimdi düşünebildiğime göre varım tabii" diye konuştuğu Okan Bayülgen'de, "Bunu birisi daha söylemişti baba" cevabını alınca "Olabilir, bizden duymuş söylemiştir, mümkündür, o da bizim kardeşimizdir"diyerek farkına bile varmadan, temsil ettiği kitleyi de, onların kutsallarını da peşinden sürükleyerek ince ince aşağılanması endişeye olmasa bile, üzüntüye mahal vermeyecek gibi değil.

Bu yüzden işte, Cihangir ahalisinin Müslüm Gürses'i toplumun her kesimine yayma gayretleri, Baba'nın aynı zamanda sevenlerine mesafe alma gereğini de, o uğruna kan dökülmüş sevgiyi yıpratma ihtimalini de beraberinde getiriyor.

Bir zamanlar "Canımdan geçerim, senden vazgeçmem" gibi melankolik ama sahici sözlerle sevenlerinin kalbini dağlayan Müslüm Gürses, "El sallayan sevgiliye veda et" diyebilecek "adam sende, piyasada kadın/erkek mi kalmadı" sınıfının nosyonuna ulaştıysa ve dinleyicisi olmayanlarda bile "Müslüm Gürses de bulaşmasın artık lutfen bu işlere" gibi bir itiraza sebep oluyorsa...

Baba'nın yeni cover'ı herhalde"İşçisin sen, işçi kal" olmalı.
18 years ago
"Baba"ya itiraz sesleri
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı