|
Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?

Aktütün gibi, global kriz gibi ağır abi bir haftayı devirdik ve Ergenekon''la başlayan ve onunla hitama erecek gibi görünen bir haftaya girdik ama gönlüm, basına "kadınları tecavüzcüsüyle evlendirme" başlığıyla yansıyan ve fikstürümüzü küçük puntolarla işgal eden yasa tasarısını yazmaktan yana.

Neden? Çünkü İsveç''teki göl manzaralı evinin penceresinden Darfur''a bakma, lokal realiteyi asla hesaba katmadan ahkam kesme konularından bir konu. Çünkü Doğu''ya dair ne şahane uygar düşünceler ürettiğini düşünen, ama ürettikleri asla çözüm getirmeyen, Türk aydını ''turnusolu'' bir mevzu. Neden? Çünkü, Güneydoğu''daki geleneksel/muhafazakar babanın evine gidip kız çocuğunu okutmasına razı etmek için; "okuyacaksa başını açacak" gibi feraset, basiret ve marifet şahikası cümleler kurup, sonra da eli boş dönenlerin bir başka ''doğu'' ezberini yansıtan bir konu.

Mesele; yeni Türk Ceza Yasası ve Medeni Kanun''da değişiklikler öngören yasa tasarısı ve ona gelen tanıdık protestolar. Tecavüzde şikayet yaşını 14''e indiren, tecavüzcüyle evlenme durumunda cezanın ortadan kalkmasını sağlayan tasarıya feminist gruplar anlaşılabilir tepkiler verdi ama en azametli yorum CHP''li Canan Arıtman''dan geldi: "Mağdurun şikâyet yaşı 14''e düşürülerek, İslamcı Yazar Hüseyin Üzmez''i ağır cezadan kurtaracaklar. AKP''ye tavsiyem bu yasa tasarısını hiçbir şekilde TBMM''ye getirmemesidir. Aksi takdirde onlara dünyayı dar ederim."

Doğrusu, hassaten Güneydoğu''da daha ilkokul yaşlarında tecavüze uğrayan çocuklar düşünülerek hazırlanmış gibi gözüken "şikayet yaşını 14''e düşürme" bahsini Hüseyin Üzmez''e bağlayacak kadar ideolojik körlük hali, bildik kolektif CHP''li davranış kalıbı göz önüne alındığında mazur görülebilir. Hüseyin Üzmez tüm Adalet Bakanlığı çalışanlarının babasının oğlu ya, "Bu yasa teklifi O''nu kurtarmak için getirilmiş olabilir", gözünü ''din'' bürümüş bir CHP''li böyle zannedebilir, mümkündür.

Oysa mesele bana yerel şartları göz önünde bulundurmakla ilgili gibi geldi. Çünkü Güneydoğu''da tecavüze uğrayan ve sonrasında çoğusu travmatik nevroz sebebiyle intihar eden kızların çoğu, daha çok ortaokul çağlarında bu şiddete maruz kalıyor. "Dünyayı dar etme" coşkunluğuna düşmeden önce; Güneydoğu''da dünyaları dar edilen çocukların durumuna sahiden bakmak gerekmez miydi?

Ne acıdır ki; yeryüzü hakikaten mutlak eşitlik ve mutlak adalet yeri değil. Ve tecavüze uğramış kadının gözünde dünyanın en aşağılık yaratığı olan tecavüzcüyle evlendirilme işi de hiç adil değil. Ama bazen işler tersine dönebiliyor; Doğu''da evleneceği kişiyi seçmeyi bırakın, görüş bildirme hakkı bile olmayan kadınların aşık oldukları adamla evlenebilmek için kurdukları planın bir parçası da olabiliyor tecavüz ''müessesesi''. Din nazarında yanlıştır ama, modern dünyanın ''ay çok ayıp'' dediği şeylerden değildir bu ve namusun ölüm-kalım meselesi haline getirildiği o ataerkil yapıyı ali cengize getirebilecek belki de tek çözümdür. Dinden olmadığına göre yani, Arıtman meseleye bir de bu açıdan bakabilir.

Dolayısıyla bu tasarı, "kadınların onayından sonra evlilik" şerhini düştükten sonra uygulanırsa, hukuk töreye çelme atmış bile olabilir. Evlilik yaşının 14''e çekilmesi de, Üzmez''e beslenen ideolojik şefkatten değil, belki çocuk yaşta tecavüze uğrayan kızları ölümden çevirmek niyetiyle düşünülmüştür.

Gerçekten isteği dışında bu zorbalığa maruz kalanlara gelince; doğrusu, haksızlığa uğrayanı pamuklara sarıp bağra basmayı salık veren, merhamet eden bir kadim öğreti müntesiplerinin, töre diye diye masumları katletmesi, kanımızı dondurmamalı değil. Dondurmalı elbette ama, aynı zamanda durum böyle diye, realiteden uzak, ütopik idealleri ''çözüm'' diye sunmak da anlaşılır değil.

Çünkü tecavüzü hukuki bağlamda suç-ceza diyalektiğiyle lanetlemek kolay oluyor ama, oturduğumuz yerden salladığımız ahkamların, adalet mekanizması başka türlü işleyen o yerlerdeki kızlara hiçbir faydası olmuyor. Çünkü ''ideal olanı söylemek ve ötesine karışmamak'' ezberi, geleneksel hassasiyetlerine bitişik yaşayan feodal yapıları tazmin etmek değil, olsa olsa mağdurların canına malolan bir ham hayal haline geliyor.

Hayır, "tecavüze uğrayan kadınlar, tecavüzcüleriyle evlendirilsin" demem ama kolay kolay değişmeyecek bu kemik konjonktür ve şartlarda evlenerek yaşama ihtimali olan kadınlara, ''ölmek'' dışında başka bir seçenek önermeyen fikirleri de ''tanrım ne harikulade çözüm'' bulamıyorum.

Kıymetli basınımızda sadece "recmedilen kadınlar" haberleriyle yer bulabilen İran''da bir adam, daha geçen gün bir kadına tecavüz ettiği için idam edildi. Bu cezayı çağdışı ve ilkel bulacaklar olabilir, romantikliklerine veriyor ve güvende hissetmeyecekleri o an gelene kadar, kendilerine iyi günler diliyorum. Ve tecavüze Türkiye''de de ağırlaştırılmış müebbet cezası verilseydi, erkeklerin ''hayvanlıktan önce son çıkış'' kavşağını bu kadar rahat atlamayacaklarını biliyorum.

Ha, bu arada benim için hiçbir mahzuru yok, Bayan Arıtman istediğine dünyayı dar edebilir, ama bir siyasetçi, daha da önemlisi bir kadın olarak, kafasını biraz da o kızların yaşam hakkı için yorsaydı keşke diye düşünmeden de edemiyorum. Hele de Türkiye''de tecavüz suçunu ortadan kaldıracak caydırıcı cezalar yoksa ve dolayısıyla Güneydoğu''da tecavüzler ve ardından intiharlar, infazlar hep varolacak gibi görünüyorsa…

15 yıl önce
Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü