|
Gayretullah’a dokundu!
Neler yapmadılar ki… Tape de yayınladılar; alüfte kasetleriyle ama açık ama zımni tehdit de ettiler. Adaletin keskin kılıcının inip, bazı başların yere düşeceğini öngören de oldu, “AK Parti kapatılsın” diyen de…

Hem Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği tezini yılmadan usanmadan her gün İngilizce yayınlarla yaydılar; hem de toplumu Erdoğan'ın uçağa binip kaçacağına ikna etmeye çalıştılar… Peygamber (SAV) hiçbir zaman bir Müslümana beddua etmemişken, ehli imana beddua edilmemesi gerektiği apaçık ortadayken, bunlar açık açık adrese teslim beddua ettiler.

Hem Dışişleri'ndeki gizli toplantıyı dünya aleme servis ettiler; hem de yaptıklarının akılla alakası bin yıl aransa bulunamayacak olmasına rağmen aklını kaçırmış diye Erdoğan'ı suçladılar; Erdoğan'ın partisi yüzde 40'ın üzerinde oy alırsa, O'nunla demokrasi dışı yollarla mücadele etmekten de söz ettiler; soru çalıp müntesiplerine dağıttıkları halde, başkalarını hırsızlıkla da suçladılar.

Oysa 2013 Aralık'ında, her şey daha henüz başlamışken yazmıştım; kötü niyetten sadır olan bu kirli yöntemlerin kimsenin yanına kar kalmayacağını. Erdoğan düşse bile yerine gelen yönetimin ilk işinin onları tasfiye etmek olacağını; dibine kadar kumpas, kaset, montaj işlerine batmış bir cemaatin sadece aidiyet kesbettği ülkede değil, gün gelip dünyadaki itibar ve saygınlığının da “sıfırlanacağını”…

Yaptıkları, en hafif tabirle kendi ayağına sıkmaktı. Öyle de oldu. Cemaatin sadece çoğu hapiste olan kriminalleri değil, sıradan üyeleri de töhmet altında kaldı.

Zira müntesiplerin bir kısmı suç işlediyse, bir kısmı da gece kalkıp toplu ayinle Erdoğan'a beddua etti. Fethullah Gülen'in yaptığı devlete karşı inancı konumlandırmaktı. Sadece benlik anlayışını şekillendirmeyip, kişiliği bile yeniden yapılandıran; yalnızca özerk bir kimlik oluşturmayıp, bir toplumsal düzen ve siyasi amaç kavrayışı da inşa eden, insanları ülkelerine ihanet etme noktasına sürükleyen ama bundan pişmanlık bile duymamalarına neden olacak kadar derin bir inançtı bu…

Altın nesil dedikleri, asker gibi emir-komuta zinciriyle hareket eden ve bağlı bulunduğu çıkar grubundan başka, ailesi ve mesleğinin getirdiği değerler de dahil olmak üzere hiçbir şeye sadakat beslemeyen insanlar anlamına geliyordu. Bu insanların bazıları sırf “Hocası” öyle istedi diye kendini ateşe atmakla eşdeğer eylemlere girişti; geri kalan bazıları da onları gönülden destekledi.

Adanmışlık kelimesi yetersiz gelebilir. Hepsi bir tür hipnozun etkisinde gibiydi.

Oysa, güven bir kez kaybedilebilir, onyıllarda inşa edilmiş o güven bozuk para gibi harcandı. Geri kalanlar tarafından gizli bir ajandalarının olduğuna hükmedildi; Truva atının içinde toplumun kılcal damarlarına dek sokulmaya çalışan “yabancı”lar oldukları düşünüldü.

Onlar ise kendilerine yönelik eleştirileri ise “Gayretullah'a dokunur” sözüyle savuşturma yolunu seçtiler. Onlar korunmuştu; onların içinde bulunduğu ihanet değil sadece bir kutsallık kozasıydı; ne yapsalar Allah'ın emri olduğu için yaparlardı; onlara savaş açan iflah olmazdı; tepetaklak giderdi… Müntesiplerini böyle diye diye uyuttular.

Geldiğimiz noktada, 17-25 Aralık'ın üstünden daha iki yıl geçmeden kimin tepetaklak gittiği, kimin itibarının sıfırlandığı; kimin rezil rüsva olduğu ve zelil bir düşüşle düştüğü ortada.

Gayretullah'a dokunmuş gerçekten…
#Gayretullah
#ışid
#ortdoğu
٪d سنوات قبل
Gayretullah’a dokundu!
Ramazan bu sene de oruca denk geldi
Teröre karşı şok dalgası nasıl oluşur?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar