|
Tutarlılık soruyorlar!

Tutarlılık lazımmış; dün yerlere göklere konulamayan Savcı Zekeriya Öz"ü bugün "kaka" ilan etmek, tatillerinin peşine düşmek de neyin nesiymiş? Hem ayakkabı kutularındaki paralardan ne habermiş...

Mail, mesaj, sosyal medya başta olmak üzere bulunabilen her yolla, bana gelenler bu yönde... Cevaplayalım;

Doğrusu şimdiye dek, "çalan çaldığıyla kalsın, ortada bir yolsuzluk varsa bile kimse hesap vermesin" diyeni duymadım, şahsen dışarıya karşı "hırsızı korumayız" derken; içimden "Onları pamuklara saralım, sarmayalım, üstlerini örtelim" diye de geçirmedim. Tutarlılık turnusolcuları, kalplerinden bu derece müsterih midir, emin değilim.

Zira pek tutarlı bir halleri yok... Dün cemaati bir heyulaya benzetip, "bunların amacı ne belli değil, her taşın altından çıkıyorlar" diye konuşurken, cemaatçilerin Ergenekon davası sürecinde sahte deliller, CD"ler ürettiklerini yazmalara, konuşmalara doyamıyorken; üstelik yapısı itibariyle siyasi olarak bedel ödetilemeyeceği bilinen cemaatin yaptıklarını hükümete maledip, uluslararası arenalarda "Bu hükümet döneminde şu kadar gazeteci hapishanelere tıkıldı" diye şikayetlenip bir taşla iki kuş vururken; hükümete vurulacak her darbe karşılığında Türkiye"nin imajının biraz daha karalanıyor olmasını kendilerine yedirebiliyorken; bugün cemaate göz süzmeye, belli belirsiz aşk fısıltıları göndermeye başlayanlar; hangi teraziye vurulursa vurulsun pek de tutarlı sayılamazlar, değil mi?

İşin tutarsızlıktan çıkıp rezalete evrildiği nokta ise, vaktiyle Zekeriya Öz"ün yürüttüğü davaya "Ergenekon"a üye olacağım" şeklindeki cümlelerle sarkastik reddiyeler düzenlerin, bugün "Zekeriya Öz ne diyorsa doğrudur" noktasına savrulmuş olması. İki, üç yıl öncesine kadar "Akaydın neden cemaatin hedefinde" başlıklı haberlere konu olan, kamuoyunda başörtüsüne karşı haşin tavırlarıyla tanınan Mustafa Akaydın"ın, Pensilvanya"ya gidip el öpmesi, üstelik bununla kalmayıp, Hocaefendiye, "Sizin gibi din aliminin ve cemaatinin tanıtımını yapamıyorlar" yollu, insanı ağlamakla gülmek arasında bırakan serzenişlerde bulunması da, aynı rezaletin çarpanı olabilir ancak.

Oysa, tutarsızlıkla suçlanan bendeniz gibi kalemlerin durduğu yer, dün de, bugün de aynı. Seçilmiş hükümete yönelik -ama askeri, ama değil- her türden darbeye karşı, demokrasinin ve halk iradesinin yanında durmak. Sözkonusu grubun derdinin asla yolsuzluk olmadığı, sınırdaki TIR üzerinden hükümeti El Kaide ile ilişkili gibi göstermeye çalışmalarından; bunu yaparken Gezi jargonuna savrulmaktan da gocunmayıp "diktatör" algısını yaymaya çabalamalarından; aynı zamanda –Halkbank üzerinden- hükümetin İrancı olduğunu söylemelerinden, İzmir"deki operasyonla "hırsızlık" algısını derinleştirmeye çalışmalarından, hükümetin binbir çabayla gerçekleştirdiği barış sürecini; Güneydoğu PKK"ya peşkeş çekilmiş gibi göstererek baltalamalarından; söylenenlere göre kasetlerle şantaj yapmalarından; MİT"e ve Hakan Fidan"a yönelik operasyonlarını yılmadan sürdürmelerinden de anlaşılıyor.

Bunun algı operasyonu yoluyla hükümeti devirmek amacı taşıdığı artık aşikar.

Açık olalım...

Bir zamanlar, Ergenekon operasyonlarından şikayet ederken cemaati kastederek, "bu, para kaynağı da, insan kaynağı da denetlenemez bir yapı", "nereden yönetildikleri, kimden emir aldıkları belli değil, her taşın altından çıkıyorlar, bukalemun gibiler, her yerdeler" diye ağlayanların, bugün cemaatin hükümete yönelik operasyonlarında bir tuhaflık görmeyip, "onlar da para çalmışlar amaaa" diyerek hedef şaşırtmalarının, ya da "yiyin birbirinizi" tarzı bir konformizmle kenara çekilip izlemeyi tercih etmelerinin; askeri darbeyi desteklemekten hiçbir farkı yok. Çünkü bugün hükümete yapılanın, askeri darbelerden niyet açısından bir farkı yok.

Yapılmak istenen şey, her ikisi de teşebbüs aşamasında kalmış olan Hakan Fidan ve Bilal Erdoğan tutuklamaları üzerinden Başbakan"ı almak ve hükümeti fiilen sona erdirmekti. Olmadı, fakat yılmış değiller; haftalardır operasyon üstüne operasyon düzenliyorlar.

Bana kalırsa seçimlerde hükümetin oy oranının düşmesi ihtimali aranan karineyi verecek; operasyonun kısmen de olsa etkili olduğu tescillenmiş olacak; bu kez tüm güçle saldırıya geçilecek. Bir zamanların Ergenekon şekvacıları; bir zamanlar darbeci askerin yanında oldukları gibi, şimdi de, amaca giden yolda, "kaset çekmeyi, delil karartmayı/oluşturmayı; belli çevrelere kumpas kurmayı" füruat saydıklarını iddia ettikleri o yapının yanındalar. Anlayacağınız, bir zamanlar askeri darbeyi bin dereden su getirerek mazur gösterebilenler şimdi de başka türden darbecilerin çanakçısına dönüşmüş haldeler. Ülkeyi ateşe vermeye kalkan her şeyin ve herkesin yanında saf tutan piromanlar gibiler.

Üstüne üstlük utanmadan, asla yüzleri kızarmadan tutarlılık soruyorlar.

10 yıl önce
Tutarlılık soruyorlar!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’