|
Yakup Köse"nin dolmayan çilesi

Erol Özkasnak, Çetin Doğan ve "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen Çevik Bir"in de serbest bırakılmasıyla 28 Şubat davasının fiilen sona erdirildiği güzel ülkemde; aynı dönemin sembollerinden Yakup Köse, yeniden cezaevine giriyor.

Evet Yakup Köse 28 Şubat haksızlıklarının sembol isimlerinden biri, çünkü 14 yaşında sokakta parmaklarıyla İBDA-C hareketi yaptığı için hayatını hapislerde geçirdi. Bazen başınıza gelenler o denli muhteşem bir saçmalık olur ki, olanları kendinize bile açıklamak zul gelir; gülsen gülünecek gibi değildir, ağlasan değmeyecek denli aptalcadır olanlar... O"nu biliyor olmalısınız, bendeniz dahil olmak üzere pek çok yazar tarafından hakkında defalarca yazıldı; tekrarlayalım; İBDA-C örgütüne üye olmaktan tutuklanmış, 14 yaşındayken kalemi kırılmış, 9 yıl yattıktan sonra çocukluğunu bırakarak özgürlüğe kavuşmuş bir 28 Şubat mahkumu O.

Hapisten çıktıktan sonra kendisine bunu yapan 28 Şubatçılardan hesap sormaya niyetlenerek suç duyurusunda bulunmak üzere devletin kapısına vardığında, 12 yıldır gıyaben yargılandığını öğrenmiş biri O. 2000 yılında gerçekleştirilen, kolunun kırıldığı ve canını zor kurtardığı Hayata Dönüş Operasyonu"ndan dolayı hem de...

Gerisini, dün (30/12/2013 - Star) Fadime Özkan"a verdiği röportajdan dinleyelim:

"2000 yılında Hayata Dönüş Operasyonları sırasında düzenlenen Noel Baba operasyonu nedeniyle biri Bandırma"da biri İstanbul"da iki dava açıldı. Biri cezaevi yönetimine isyandan, diğeri cezaevinde bomba imal ettiğimiz iddiasından. Ki bu doğru değildir. Orada üç ayrı kamera vardı. Koğuşa rutin arama için geldiklerinde zaten robocoplarla, gaz maskeleriyle gelmişlerdi...

Evet, ben cezaevine ilk girdiğimde sütten çıkmış ak kaşıktım, yaşadıklarım bende bir öfkeye yol açtı ve zamanla gardiyanlara karşı alttan almadığım için sürekli disiplin cezaları alırdım. Başka türlü olmam mümkün değildi. Cezaevi insanı şahsiyetsizleştirmek üzere kurulmuş bir sistemdir çünkü. Ama bomba imal etmek iftiradır. Aynı olay için iki dava açıldı. 32 yıl hapis cezası istenen dava zaman aşımından düştü. Aynı gün aynı meseleden dolayı 32 kişiye açılan ve 6 yıl 8 ay istenen dava ise ne hikmetse düşmedi. Bunun yatarı 4 yıldır. Üstelik 27 Kasım"daki karar duruşmasını hakim 25 Aralık"a atmıştı. Yargıtay"da usul böyle değildir, anlamamıştım neden. Sonra anladım. Bize yapılan operasyonun adı Noel Baba operasyonu idi ve karar da Noel"in ilk gününde 30 saniye içinde verildi. Bu çok manidar. 17 Aralık operasyonunun bir devamıdır bu karar....

Sayın Başbakan"dan ve Adalet Bakanı"ndan bir talebim var: Bu İstiklal Mücadelesini 28 Şubat yargı kararlarını iptal ederek başlatsınlar. Hiç suçu olmayan Salih Mirzabeyoğlu"nun özgürlüğü için...

Bakanlık mütalaanın yenilenmesini isterse kararı kesinleşen bu dava yeniden görülebilir. Çünkü ortada yeni deliller var. Cezaevini yakıp bizi öldürmek isteyenler, yaralayanlar biz değil onlardı."

Sonuç; Yakup Köse"nin hikayesi, bütün 28 Şubat kararlarının iptal edilmesi gerektiğini gösterdiği gibi, Türkiye"de henüz adalet dağıtacak bir yargı sisteminin tesis edilemediğinin göstergesidir. Sırf son dönemde mahkemelerden çıkan örneklere bakıldığında, 34 yıl almış Mustafa Balbay"a verilen tahliyenin herhangi bir mahkumiyet kararı olmayan BDP"li vekillerden esirgenmesine; Hocaefendi"nin geçtiğimiz ay yaptığı bir sohbetinde "Yaşlı başlı adamlar orada hesap verince ciğerim yaniyor benim... Elimde bir imkan olsa onların hepsini serbest bırakırım" dedikten sonra 28 Şubatçı generallerin tümünün serbest bırakılmasına; Mavi Marmara şehitlerinden Furkan Doğan için açılan tazminat davasından "İsrail yargılanamaz" kararı çıkmasına, son olarak Meclis"teki vekillerden Sebahat Tuncel"in neredeyse 9 yıllık mahkumiyet kararının onanmasına bakıldığında dahi Türkiye"de hukuk sisteminin adalet değil giderek adaletsizlik, giderek haksızlık giderek hukuksuzluk üreten müesseseler haline geldiği kesin gibidir.

Çocukluğunun ve ilk gençliğinin 10 yılını yediği vatandaşa "pardon" diyeceği yerde, O"nu yine yaptığına dair en ufak somut kanıt gösteremediği bir cürümle suçlayarak 7 yıllık bir hapis cezasına mahkum etmek adalet değildir.

Ve bu adaletsizlik son dönemdeki örneklerde görüldüğü üzere giderek yaygınlaşmaya, üst üste ve peşpeşe gelmeye başladıysa, tesadüf değildir. Tesadüf olmayan, ardında belli bir niyet olan her yanlışlık/hata gibi sorgulanmayı gereksinir... Tuz kokmasın diye, vicdanlarda sızlayacak yer kalsın diye...

10 yıl önce
Yakup Köse"nin dolmayan çilesi
Aşırılıklar (1)
Ne üretiyoruz? /Namık Kemal/ Bağdat Caddesi...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar