|
Aşk ve şirk ve put
Platon'un ideler âlemini sözcükler âlemi olarak tahayyül etmemiz niçin mümkün olmasın? Uzayda uçuşan sözcükler...

Sözcükler uçuşuyor. Uçuşan sözcükler birilerinin zihin dünyasında yer buluyor. Bu aynı sözcükler başka birinin zihin dünyasını da ziyaret edemez mi? Ediyor. Aynı sözcükler dünyanın iki farklı yerinde oturan iki ayrı kişinin zihin dünyasında yer buluyor. Böylece, evet böylece o iki kişi aynı sözcüklere sahip çıkıyor.

İşte sözcüklere başvurmadan bu iki insanın birbiriyle uzlaşmaya varmasını, birbirini görmeden bir iletişim ortamında buluşmasını sağlayan düzenek böylece kurulmuş oluyor. Uzlaşma ve çatışma, başka söyleyişle iki insan arasındaki ilişki sürecinde yaşanacak dirlik ve gerilim ortamı bu suretle oluşmuş bulunuyor.

Bir yerde iki insan yaşıyorsa, o iki insanın sürgit sürtüşmesiz, kavgasız yaşaması söz konusu olamaz.

Sürtüşmesiz olay, bir, cennet ortamında yaşanmıştı.

Orada Âdem ile Havva sürtüşmesiz, kavgasız, nizasız, tartışmasız bir ömür sürdüler. Şeytanın iğvası bile onlara tartışma ortamı hâsıl etmedi. Rivayete göre Şeytan ilkin Âdem'e müracaat eder; onu kandıramayınca Havva'ya döner. Yasak meyveyi ilkin Havva yer ve Âdemi de o meyveden yemesi için teşvik ve tahrik eder. Âdem de böylece o meyvenin tadına bakar. Âdem, Allah tarafından itap edildikten sonra bile Havva'ya dönüp: “Bu işler senin yüzünden başımıza geldi” tarizinde bulunmaz. Ona kızmaz, suçlamaz, kınamaz. Hiçbir şey söylemez. Sadece kendi fiili üzerine yönelir ve Allah'tan bağışlanma diler. Bağışlanmayı dilerken de gene Havva'yı işin içine katmaz. “Senin adına yalan yere yemin edileceğini bilmiyordum” der, çünkü Şeytan, Allah adına yemin ederek Havva'yı ve Âdem'i yasak yemişe yaklaşmaya ikna etmeyi başarmıştı.

Sonrası malum... Yeryüzü koşullarında bu iki insanın uzun bir süre birbirini aramasıyla geçer. Gene bilinenlere göre yeryüzü koşullarında da Âdem ile Havva'nın herhangi bir niza ortamında bulunduğu kayıtlarda mevcut değil.

Yeryüzünde insanlar arası niza Hz. Âdem'in iki oğlu, Habil ile Kabil arasında kız meselesinden kaynaklanır. Ardından da ister erkeklerin kendi aralarında, ister kadınların kendi arasında, ister kadınla erkek arasında nizaların arkası kesilmemiştir.

İmdi, bu noktadan hareketle iki sıradan insan, Sare ile İbrahim adlarını taşıyan iki mefruz insan arasında şöyle bir muhavere geçtiğini hayal edebiliriz.

Sare:

- ibrahim bende tecelli et... Benim içimde tecelli et.

İbrahim:

- Ben sana put olamam.

- Sen putları kırarsın. Onu da kırarsın.

- Tanrıyı deneyemem...

- Ben sana tanrı olurum. Beni dene. İçimde tecelli et.

Aynı kelimeye sahip çıkan bir kadınla bir erkek arasındaki o esrarengiz ilişki biçimi, yani aşk ilişkisi bile nizaın ortadan kalkmasına güç yetirememiştir, yetiremiyor.

Aşk, ambivalans sarkacında savaşla barış, hayatla ölüm arasında salınıp durur. Aşkı körükleyen belki de onun istikrar bulamayan bu hal üzere oluşudur, kim bilir?
#Platon
#Aşk ve şirk
#Uçuşan sözcükler
9 yıl önce
Aşk ve şirk ve put
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi