|
Devril, ey duvar!
"Yaptıklarını yanlarına koyma, diye fısıldadı rüzgâr.

Peki ama nasıl? diye öğrenmek istedi duvar.

Devril! diye mırıldandı rüzgar, derin bir haz duygusuyla."


(Wolfgang Borchert"in Duvar başlıklı öyküsünden, Ama Fareler Uyurlar Gece)

Müthiş bir diyalog...

Konuşmanın üst tarafı da altı da burada beni ilgilendirmiyor.

Çarpıcı olan parça bu üç satırlık konuşmada yoğunlaşıyor.

Eğer birilerinin sana yaptıklarını yanlarına koymak istemiyorsan, devril!

İnsan hemen yapabileceğini düşünür bu işi. Devrilmek istediği anda devrilebileceğini...

Fakat acaba o denli kolay mı bu işin üstesinden gelmek? Devriliyorum, dediğin anda, bu demektir ki, devrilmeye karar verdiğinde hemen devrilebilir misin?

Elbette bir öç duygusuyla devrilmeye karar verildiğini varsayıyoruz. Devrileceksin ve devrilmenle etrafa saçılacak olan taş, beton, demir, çimento parçaları, kırık camlar altında birileri kalacak... Peki, o anda sen ne olmuş olacaksın? Sana ne olacak? Senin etrafa saçtığın kütleler birilerine zarar verecek, tamam, bunu anlayabiliriz... Fakat senin görmediğin bu öç nasıl bir öç olacak?

Bu iş intihar eylemcisinin yaptığı işe benzer mi? İntihar eylemcisi iradesi selbedilmiş bir militandır. Devrilmeye karar vermiş Duvarın eylemi bundan farklı. İntihar eylemcisinin iradesi selbedilmiş olduğu için onda bilincin yokluğuna da hükmetmemiz gerekir. Yaptığı işi kendi istenci ve kendi bilinciyle yerine getirmiyor o; o, tümüyle trans halinde o işi yapmaya sürükleniyor: iradesi yok edilmiş, düşüncesi otomatlaşmış durumda bilinçsizlik halini yaşamaktadır...

Oysa Duvar"a telkin edilen devrilme eylemi onun tarafından bilinçli olarak yerine getirilme ırası taşıyor... Karar verecek olan kendisi... İntihar eylemcisinin durumundaysa başkasının verdiği karara bilinçsizce sürükleniş söz konusu...

Devrilmeye karar vermiş Duvarın durumunu belki ağlayan çocuğun davranışında görebiliriz. Bir şey elde etmek için tepinen çocuğun son yapacağı edim ağlamaktır... Ve acemi anne babanın tam da altında kaldığı Duvar, çocuğun ağlamasıdır... Çocuk, bunu bir dış telkinin itmesiyle yapmaz, kendiliğinden meydana gelir bu hal. Kendiliğinden meydana geldiği için de etkili olur. Ancak çocuk, ağlamanın etkisini gördüğünde ileriki deneyimlerinde bunu bilinçli olarak yapmaya başlar; ne ki, o zaman anne baba da zaten deneyim yolunda mesafe kat etmiştir...

Ama biz, devril önerisini en baştaki çıplak haliyle kabul etmeyi sürdürelim. Duvar, öç almayı kuruyor, fakat bunun üstesinden nasıl gelebileceğini bilemiyor. O sırada içinden, bilincinden, belki bilinçaltından gizli bir ses

onu uyarıyor: devril! Ne müthiş bir buluş! O sırada onun için hayatta kalıp kalmamak da o denli önem taşımaz olur. Devrilir. Başka da yapacağı bir şey yoktur zaten elinde...

Öçmüş möçmüş, hiçbir şey, hiç kimse kimsenin umurunda değildir zaten o sıra...

11 years ago
Devril, ey duvar!
Her şey yalanmış…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?