İmdi, biz örneğin Filistinli mağdurların haklarının savunulmasını ve iade edilmesini mi öngörüyoruz? Onu mağdur eden kimdir ve Filistinlilerin hakkı kime karşı savunulacaktır?
Bunun cevabı İsrail ise, bu durumda İsrail'in söz konusu haksızlığı niçin işlediği sorusunu önümüze koymamız gerekir. Acaba onu bu haksızlığı irtikâp etmeye sevk eden gerekçe nedir? Eğer bu fiil tümüyle gerekçesiz, keyfî olarak işlenmişse, orada, hukukun da, insanlığın da iflasını ilan etmekten başka çare kalmaz. Bu fiil kabul edilebilir gerekçelere dayanıyorsa, onun nedenleri ortaya konulmalıdır. İsrail, işlediği haksızlıkların –kendince de olsa- gerekçesini gösterebiliyor mu? Bu gerekçeyi dermeyan edebiliyorsa, önümüze müzakere ortamı açılır.
Müzakere böyle bir zeminde geliştirilmedikçe bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da bir kör dövüşü alıp başını gider.
Bir süreden beri Türkiye'nin İsrail ile diplomatik ilişkileri olağanlaştıracağına ilişkin hazırlıkların sürdüğüne ilişkin haberler yer alıyor medyada.
Biz ne istiyoruz, muhatabımız bizden ne istiyor? Bu karşılıklı talepleri bir uzlaşma zemininde buluşturmak mümkün olur mu? O ülkeye karşı belli rezervlerin olması mümkündür, fakat bu durum diplomatik ilişkilerin normale dönüştürülmesine engel sayılmamalı. Rezervler mahfuz tutulur, fakat diplomatik ilişkiler olağan seyrinde yürütülebilir. İki farklı düzlemi birbirinin yerine koymamalı. Eğer mesele diplomatik yöntemle çözülecekse bunun yolu müzakereden geçer. Yok, eğer hedef savaşmaksa, ben onun dilini bilmem; o dili bilen konuşsun.
#Filistinli mağdurlar
#İsrail
#Müzakere
8 yıl önce
Filistinli mağdurlar
Çevik Bir namaz kılmış!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
