|
Hukuk garibesi bir yasa
10 Kasım akşamı saat 21 sularında bir TV programında (TV 24: Politik Eksen) konuşmacılardan Turgay Güler, Mustafa Kemal'le ilgili bir anekdot aktardı. İlköğretimde, bir ders kitabının okuma parçasıymış: Okul sıralarında sınıf arkadaşları birdirbir oynarken sıra Mustafa Kemal'e gelince eğilmek istememiş. Öğretmen, öğrencilerinden bu olay hakkındaki yorumlarını yazmalarını istemiş. Öğrencilerden biri de yorumunu şöyle dile getirmiş: “Mustafa Kemal çocukken mızıkçı biriymiş!”

Öğretmen bu ödevi kabul ederse başına iş açacağını düşünerek durumu okul müdürüne bildirmiş; okul müdürü aynı mülahazayla il (veya ilçe) müdürüne intikal ettirmiş, o da valiye haber vermiş. Durum, bir biçimde bir tarihçiye intikal etmiş, bu karmaşanın içinden nasıl çıkılacağı konusunda... O da: “Siz kafayı mı yediniz, yırtın gitsin o kâğıdı...” diyerek çözümü bulmuş...

İmdiii... Problem acaba çözülmüş oldu mu?

O tarihçinin elinden o an için belki başka bir şey gelmiyor olabilirdi, ona diyeceğimiz olmaz...

Onun o an için bulduğu çözüm, hiyerarşideki elemanları içine düştüklerini sandıkları durumdan kurtarmış oldu.

Fakat problem çözülmüş oldu mu?

Hayır, problem ortadan kaldırıldı ama bir yandan da ortada bırakıldı...

Nedir buradaki problem?

Çocukların, Mustafa Kemal'in çocukluk döneminde yaptığı mızıkçılığın dile getirilmesini bile suç sayma eğiliminde olan zihniyet...

Öğretmen haksız mı? Öğretmen başını belaya sokmak istemiyor. Ya, çocuklardan biri durumu dışarıya intikal ettirirse? Öğretmen memuriyetinden atılırsa onu kim kurtaracak? Fakat bu korku neyin nesi?

Aslında cinnet gibi bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz.

Halen yürürlükte olan bir yasa var: 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”. Kamuoyunda anıldığı şekliyle Atatürk'ü Koruma Kanunu, 31 Temmuz 1951 tarihli...

Bu yasanın 1. Maddesi şu hükmü öngörüyor: “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. / Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. / Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.”

Yasanın öngördüğü husus şu: M. Kemal'in hatırasına sövmek veya onu temsil eden heykelleri bozmak veya kirletmek...

Hal böyleyken o öğretmen niçin çocuk öğrencisinin yorumundan işkilleniyor? Çünkü bu Yasa'ya dayandırılmak suretiyle ceza giyen o kadar çok insan oldu ki! Bir bakıma bu Yasa bazı savcıların, yargıçların keyfî tutumunun aleti haline getirildi. Benim kardeşim Alaeddin Özdenören 1973 yılında, Mersin'de, Mustafa Kemal'in duvarda asılı fotoğrafı üzerine öğretmenler arasında konuşulurken: “Atatürk sarı saçları ve mavi gözleriyle Türk tipine benzemiyor” dediği için, oradaki arkadaşlarının şikâyeti üzerine 3 yıl ceza talebiyle yargılandı ve dolu dolu tam 1 ay tutuklu kaldı.

2010 yılında Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü bu kanunun Avrupa Birliği'nin temel standartlarından biri olan basında ifade özgürlüğüne ters olduğunu iddia etmişti.

Bir hukuk garibesi olan bu yasanın halen yürürlükte bulunuyor olmasını bu ülkenin özgürlükçülüğü kimselere kaptırmak istemeyen aydın taifesinin nasıl içine sindirebildiğini ayrıca sorgulamak gerekiyor...
#Turgay Güler
#Mustafa Kemal
#Atatürk
#Avrupa Birliği
8 yıl önce
Hukuk garibesi bir yasa
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler