|
Köprü: Türkiye’nin istikbale gülümseyen yüzü

Tekrarlamakta beis görmüyorum. Türkiye bir değişim evresinden geçiyor.



Toplumsal yapısıyla, siyasal ve iktisadi düzeniyle bir düzlemden yeni bir düzleme geçiş yapıyor. Deyiş yerindeyse evriliyor...



Bu geçişe inkılap veya devrim bile denebilir. Sessiz, sivil bir devrim...



Her devrim, her geçiş, her değişim ve doğum gibi bunun da sancısız olacağını beklememeli...



Bu değişim veya dönüşüm miadını doldurmuş eski tüfek devrimcilerle yeniciler arasında sürtüşmeler doğuruyor. Hâlâ 1920'lerin 1930'ların özlemini çekenlerle, o günü aşmak isteyenlerin savaşımına sahne oluyor bu ülke...



30'larda kalmış olanlar yeni Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğuna inanmak istemiyor. Ayak diremelerinin nedeni bu...



2002'den bu yana yapılmak istenen değişim ve dönüşüm hareketini içine sindiremeyenler, işbu değişim ve dönüşümün gerektirdiği yasal değişimin anlamını da kavramaktan uzak duruyor.



Eski tüfek devrimciler, bir yerden sonra tutucular haline geliyor. Bu durum SSCB'de de yaşandı. Orada da 1917'nin koşullarını yüzyılın sonlarında da muhafaza etmeye çalışan eski tüfek devrimciler vardı. Perestroyka ve glasnost (yeniden yapılanma ve saydamlık) kavramlarını canhıraş biçimde reddediyorlardı. Ama sonunda yenilikçiler ön aldı. 1989, eski tüfeklerin defterini dürdü...



Dönüşüme karşı koyma devinimi 2013 Gezi olayları ile pasif olmaktan çıkıp aktif hale dönüştü. O tarihte kendilerine çevreci diyen 5-10 gencin Taksim Alanı'nda yapılması tasarlanan kent ölçekli değişikliklere, ağaçları kestirmeyiz diye karşı koymak isteyişini fırsat bilen ulusal ve uluslararası gerici güçler, kendileriyle yapılan ilk görüşmede baklayı ağızlarından çıkardı. Ve meselenin birkaç ağaç meselesi olmadığını, İstanbul Kanalı'nın, üçüncü havaalanının ve 26 Ağustos günü açılışı gerçekleştirilen üçüncü köprünün (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) istemediklerini itiraf ettiler.



Ve üçüncü köprü iki gün önce açıldı. Köprünün Avrupa ve Asya, dolayısıyla dünya ölçeğinde iktisadi ve ticari etkileri olacağı şimdi daha iyi anlaşılmaya başladı. Değindiğimiz kafa yapısı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün açılışına da karşı koymuştu. O gün de “İstemezük” diye bağırdılar. Ama o köprü, istemezükçülere rağmen açıldı ve iktisadi sonuçları ortada: ikinci ve üçüncü köprüler, o sonucun en veciz ve somut örnekleri...



Bir mimarlık ve mühendislik harikası olduğu kabul edilen YSSK'yı Türkiye'nin istikbale gülümseyen yüzü olarak görüyorum. Bu köprü tutucuların kafa yapısını değiştirmeyi başaramasa bile, yeni kuşakların ufkunu açmaya, onlara yeni ufuklar kazandırmaya medar olacaktır. Onlar, ülkenin geleceğine 30'ların önyargılarıyla değil, yeni koşulların getirdiği açık görüşlülükle ülkeye yön verenlerin safında yerlerini belirleyecektir.




#Gezi olayları
#YSSK
8 yıl önce
Köprü: Türkiye’nin istikbale gülümseyen yüzü
Mahrem imamlar operasyonunun ikinci ayağı
Kazana kazana kaybediyoruz...
Sultan İkinci Mahmud haziresinin güzel insanları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek