|
Küresel algının ezberi bozuldu

Ben büyük resme bakmayı tercih ederim. Makro düzeyi yani…



Kuşkusuz makro düzeyi belirleyen mikro düzlemin elemanlarıdır. Orman tek tek ağaçlardan oluşur. Ama bir veya birkaç ağaç ormanın bütününden haber vermez.



Siyasada da durum buna benzer. Orada da tablonun bütününü görmek isterim. Kimin eli kimin cebinde durumunu bilmek yararsız demiyorum. Ama benim ilgi alanım o olmaz. Ben genel trendin istikametini çözmeye çalışırım. Bu genel trendi belirleyen kümenin içinde bilinen bilinmeyen türlü çeşitli elemanlar bulunabilir. Benim ilgimi çeken o tek tek elemanlar değil, onların tümünün belirlediği doğrultunun yönü... Onların tümünün ifade ettiği anlamın bütüncek mahiyeti...



İmdi...



Bu ülkede ortada fol yok yumurta yokken birileri acaba niçin rahatsızlık alameti gösterdi? Gösteriyor? Ve bir zamandan beri bu rahatsızlık alametleri niçin dışa vurulmaktan sakınılmıyor, kaçınılmıyor?



Ve neden hükümetin icraatı hakkında konuşulmuyor da, bir kişi, Recep Tayyip Erdoğan hedef seçiliyor?



Niçin kimse hükümetin herhangi bir icraatını söz konusu edip eleştirmiyor da Recep Tayyip Erdoğan diktatör diye tutturuyor?



Bu ülke, temelde, 2002den bu yana bu kişi tarafından yönetiliyor. Ve o tarihten itibaren ülke kendi inisiyatifini kullanarak istikametini belirliyor.



Mesele sanıyorum tam da bu noktada, bu, ülkenin kendi inisiyatifine sahip çıkma noktasında temerküz ediyor. Problemin özünde, Türkiye'nin bölünüp parçalanması noktasından çok, onun içte ve dışta kendi inisiyatifi ile hareket etme özgürlüğüne sahip çıkması ön alıyor...



ABD olsun AB olsun bunu hazmedemiyor. Onlar indinde Türkiye'nin inisiyatif alması önlenebilirse mesele kalmaz. Ama onu önleyemezlerse parçalama planı sahneye konmak istenebilir.



Tabii ki, sorun tek boyutlu değil. Mahut Davos toplantısına kadar dış politikada “sıfır sorun” sloganını benimsemiş olan Türkiye, o tarihten sonra bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakıldı. Davos'tan sonra Türkiye, İsrail ile ilişkilerini en alt düzeye, ikinci kâtip düzeyine indirdi. Ve o tarihten sonra da, düşmesi beklenen, düşmesi için gün sayılan Esed'e İsrail sahip çıktı. Mısır'da darbe yapıldı, Mursi yerine Sisi getirildi. Arap Baharı karakışa döndürüldü... Bütün bu radikal dönüşümlerin Türkiye'nin dış politikadaki tutumuyla bağlılaşım halinde olduğunu fark etmek gerekiyor.



Türkiye'de de aynını denemek istediler. İnisyatif kullanan bir Türkiye yerine, güdülenebilen bir Türkiye; bu da bir Türk Sisi ile gerçekleştirilebilirdi...



Ama Türk halkı darbe teşebbüsünü çılgın bir cesaretle püskürttü. Bunu yaparken dünya siyasasının yönünü değiştirdiğinin bilincinde bile değildi belki. O, yapması gerekeni yapıyordu, yapılanın sonuçları siyasa ve diplomasi alanında kendini gösterecekti nasılsa…



Darbe girişiminin bir halk hareketiyle püskürtülmesi Batı dünyasının beklediği bir olay değildi. Onun bütün beklentisi, her zaman olduğu gibi darbenin başarıyla sonuçlanacağına dairdi. Bu nedenle sersemledi, şoka uğradı, ezberi bozuldu. Yanlış tepki koymasının, ters köşeye yatmasının nedeni burada aranmalı...




#Küresel algı
#Darbe teşebbüsü
#Recep Tayyip Erdoğan
#Batı dünyası
8 yıl önce
Küresel algının ezberi bozuldu
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler