Sanıyorum hiçbir bilgi bir başına işe yaramayabilir. Ya da anlam taşımayabilir, diyelim.

Birinin 17 veya 18 yaşında olduğunun söylenmesi soyut olarak herhangi bir çıplak bilgiden başka bir şey değildir.

Veya birinin temyiz gücüne sahip olup olmadığı bilgisi bir başına bir işimize yaramaz.

Ancak bu bilgiler belli bir konu muvacehesinde öngörülüyorsa o bağlamda bir anlamı haiz olarak karşımıza çıkar.

Bir kız veya erkek çocuğun evlenme akdi dolayısıyla yaşı zikrediliyorsa, biz yasada öngörülmüş evlenme yaşına göre bu bilgiye anlam yükleriz. Ve 17 yaşındaki birisi için onun evlenmesinin velisinin veya vasisinin izninin gerekli olduğunu düşünürüz. Eğer yaş 18 ise bu durumda kişinin reşit olduğunu bildiğimizden evlenme hususunda artık velisinin veya vasisinin iznine gerek olmadığı sonucuna ulaşırız.

Ancak gene de kişinin temyiz gücünü haiz olup olmadığı da bir başka bilgi konusudur. Temyiz gücüne sahip olmayan kimsenin akit yapma ehliyeti aynı kişi için bir başka değerlendirme konusu olarak karşımıza çıkar.

Başka bütün bilgiler (malumat) de aynı çerçevede bir değerlendirmeye tabi tutulur. Bir başına bir cinayet olayını işitmiş olmak kimsede belli bir karşılık bulmaz. Ama cani veya maktul tanıdığımız biri ise, hele bizimle kişisel ilişkisi bulunan biri ise ve hele de yakınımız olan bir kimse ise o zaman o olaya dikkatimiz farklı boyutlarda anlam taşımaya başlar.

Demek ki, belli bir bilginin bizim indimizde taşıyacağı anlamın değerini ya o kişiyle aramızda belli bir ilişkinin var bulunması ile ilintilendiriyoruz veya o bilginin nerede kullanılacağı hususundaki bağlam o bilginin anlamını belirler diyoruz.

Bir bilginin şahsımızla veya onun nerede kullanılacağıyla ilgili husus o bilginin kullanılacağı istikamet ile de bağlantılıdır.

İstikamet burada çok kapsamlı bir rol oynar.

Bizim sahip olduğumuz veya sahip olmayı hedeflediğimiz bilgi, o bilginin kullanılacağı istikamet açısından bir anlama bürünür. Bir ülkedeki hasta sayısı, hastaların hangi hastalığa musap olduğuna ilişkin bilgi, hekim için bir anlam ifade ederken, siyaset adamı için başka bir anlam taşır, sosyolog aynı olaya farklı bir anlam yükler. Felsefeci veya romancı içinse durum büsbütün farklılaşabilir. Burada o bilgi ile o bilginin nerede kullanılacağı hususu ön alıyor. Yani o bilgi, o istikamet açısından bir değer taşıyor veya taşımıyor.

Bir istifa olayı da, onun istikametini bilmekle anlam kazanır. Burada, istifa eden kişinin beyanı da o istikamet açısından belli bir anlama bağlanır veya bağlanamaz. İstifanın gerekçesini siyasanın temel istikameti açısından irdelemeyi başarabilirsek, istifa ile ilgili beyanı değerlendirme imkânını elde ederiz. O istikametten bağımsız değerlendirmeler bir başına açıklık sağlamaz... Bilgi dağarcığımızda münferit malumat halinde kalır...