|
Parlayan Türkiye yıldızına kör bakmak

Tarihin, sosyolojinin, siyasanın gerçekleri var, tamam.



Ama bir de, bunların üstünde psikolojinin gerçeği var.



Tarihin, sosyolojinin, siyasanın söylediği gerçeklik psikoloji açısından doğrulanmıyorsa ya da desteklenmiyorsa; bunların tümünün söylediği gerçeklik bir yanda durur, psikolojinin öngördüğü gerçeklik öbür yanda... Ve psikolojinin söylediği gerçeklik, onun söylettiği kişi açısından daima bir üst söylem halinde kendini dayatır.



Bu tuhaf, belki de ilk bakışta kabul edilemez gibi duran yargıya nereden, nasıl varıyorum?



Her birimizin kendine özgü psikolojik önyargılarımız var bulunabilir. Vardır da...



İşbu önyargılarımız aslında bizim tarihe, sosyolojiye, siyasaya bakış açımızı hem oluşturuyor, hem besliyor. Bu eğilimlerimizin dışına çıkarak bir değerlendirme yapmayı başarmak nerdeyse imkânsız.



Adam, hükümeti dinci diye niteleyebiliyor. Böyle bir hükümet nesnel olarak başarılı bile olsa, o nesnellik ona bir şey söylemiyor. Onun “dinci” diye gördüğü bir iktidar, ağzıyla kuş tutsa ekonomide bir başarıya imza atamaz; öyle bellemiş; öyle bellediği için öyle konuşuyor.



Hukuk alanında başarılar gerçekleştirilmiş olabilir. Fakat onun önyargısı “dinci” diye gördüğü kişinin veya kesimin bu alanda bir başarıya imza atacağına inanmadığı için, bu alanda atılmış her adım geçersiz sayılıyor.



Kısa zamanda 18 bin kilometreye yakın duble yol inşasına, savunma alanında kendi silahımızı ve savunma gereçlerimizi kendimizin imal etmeye başlamamıza, milli gelirin on katından fazla büyümüş olmasına, her kademedeki eğitim-öğretim alanındaki başarılara, kılık kıyafet konusundaki özgürleşmeye, yargının tarafsızlaştırılması hususundaki çabalara rağmen; görmek istemeyenler nezdinde ülke batmıştır, eğitim felakettir, ekonomi küçüldükçe küçülmektedir, yeni yatırımlara ve oransal küçülmeye rağmen işsizlik ayyuka çıkmıştır, yargıya saldırı yapılmaktadır...



Ülkenin çevresindeki ateş çemberine ve azgınlaşan terör olayına ve her şeye rağmen; bir istikrar ortamını gerçekleştirmiş olan Türkiye gözle görülür bir siyasal güç olarak tezahür ediyor.



Başa dönersem: Tarihin, sosyolojinin, siyasanın gerçekleri var, ama bir de, bunların üstünde psikolojinin gerçekliği var. İnsan, kendi paranoyasının üstesinden gelmedikçe çıplak gerçeklik onun indinde fazla bir anlam taşımayabiliyor. Ne ki, ülkenin aklıselim sahibi insanı bu paranoyanın üstesinden geldiğini gösteriyor. Nitekim her seçimde bir kere daha ülkenin asal gerçeğini gördüğünü kanıtlamaktan geri durmuyor.




#Tarih
#Sosyoloji
8 yıl önce
Parlayan Türkiye yıldızına kör bakmak
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…