|
Türkiye’nin direnişi Batı'nın kimyasını bozuyor

Batı dünyasında (Batı: ABD'nin şahsında tüm Batı Avrupa ülkeleri) özellikle Davos'tan bu yana (2009) keskin bir Türkiye aleyhtarlığının yükseldiğini tespit etmek gerekiyor. Aslında Türkiye'nin de o tarihten başlayarak Batı karşısındaki diplomatik pozisyonunu değiştirdiğini, değişen diplomasinin tek taraflı cereyan etmediğini göz önünde tutmadan, her iki tarafın diplomatik tutumunun mahiyetine layıkıyla akıl erdirmek imkân dâhilinde olmayacak...



Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken “komşularla sıfır problem” söylemi üzerinden hareket ediyordu. Ama onun bu tutumunun gereğince anlaşılabildiği söylenemez. Nitekim Davos'ta bir panel tartışması iyiniyetli tutumun bir anda paramparça olmasına yetti: bütün Batı dünyası nerdeyse “görünmez bir el” tarafından yönetiliyormuşçasına Türkiye'ye karşı aniden tek cephede birleşti...



Artı, Kuzey Afrika'nın batısından başlayarak bütün Akdeniz kıyısı boyunca devam eden Arap Baharı da bir anda tersine döndü. Diktatörlüklere karşı savaş açtığı söylenen yakın geçmişin manda veya sömürge ülkeleri ilkin tebcil edilirken, özgürlük söylemleri birden boşa çıktı... Bütün bu hareketlerin Davos'tan sonra vuku bulması dikkate değer bir olgudur.



Kuzey Afrika ülkelerinde (Mısır dâhil) özgürlük söyleminin ve deviniminin fazla karşı koymadan içe kapanışı ile halen Türkiye'nin Batı karşısında ciddi bir direniş hareketi içine girmesinin eşzamanlılığı manidar görünüyor.



Blok halde Batı dünyası Türkiye'den ne istiyor?



Batı'nın zamirini biliyorsak, bu sorunun cevabına kolayca yaklaşabiliriz. Avrupa 16. yy'dan bu yana iktisadi düzenini sömürü esasına bina etmiştir. Zenginliğini savunmasız gördüğü ülkelerin yer altı ve yer üstü servetini kendi ülkesine taşımakla elde etmiştir. Sömürdüğü ülkeleri ve onun insanını insan bile saymadan, onları köleleştirmeyi hiçbir vicdan azabı duymadan gerçekleştiren Batı, olanca acımasızlığıyla dünyanın geri kalan kısmını pervasızca talan etmiştir. Çünkü ona göre yabancı düşmandır, komşu dilencidir; değilse bile düşman ve dilenci olmaya müstahaktır...



Batı'nın sömürgecilik defteri durmadan kurcalanmalıdır... Ama biz günümüze bakalım. Günümüz de o sömürgeci geçmişin bir süreğeni olarak devam ediyor.



İşte, içinde yaşadığımız şu günlerde Batı sömürgeciliğine karşı ilk ve ciddi karşı çıkış, ilk ciddi direniş Türkiye tarafından gerçekleştiriliyor. Batı dünyası, bu direnişi püskürtmenin çabası ve telaşı içinde...



Batı şimdiye kadar Türkiye'de olsun, başka ülkelerde olsun fazla bir direnişle karşılaşmadan, kendine muhalif gördüğü yönetimleri darbeler marifetiyle kolayca bertaraf etmenin üstesinden gelmişti.



Şimdi Türkiye nezdinde beklemediği bu direniş onun ezberini bozuyor. Şimdiye kadar yerli işbirlikçileriyle hükümet darbeleri yapmada herhangi bir zorlukla karşılaşmamıştı. Ama son 7, 8 yıldan bu yana giriştiği bütün teşebbüsler boşa çıkıyor. Obama'nın bocalamasını, yalpalamasını bu beklenmedik direnişe bağlayarak açıklamak mümkün...



Giriştikleri muhtelif darbe teşebbüslerinde olsun, atlatılan ve fakat her biri bir başına ayrı bir facianın konusu olan kent içi terör olayları karşısında olsun, geçmiş olsun dileğinde veya taziyede bulunmada gecikmeleri de bu nedene bağlı...



Onun itikadınca ahlak da başarıyla kaim olan bir değerdir. Başaramadığı zafer karşısında ahlakî bir borçluluk hissinden muaf sayıyor kendini...


#Batı dünyası
#Kuzey Afrika
#Davos
7 yıl önce
Türkiye’nin direnişi Batı'nın kimyasını bozuyor
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı