|
Yalan ebedi olabilir mi?
İnsanın kimizaman yalana da ihtiyaç duyduğu olabilir.

İnsan, bir an, kendini bir yalanla kandırmak isteyebilir. Ve de kandırmayı başarabilir.

Ne ki, bu durum, bile bile lades hükmünde bir şeydir. O yalana inanmak o yalanın sıhhatiyle ilgili değildir. Durum, o yalana sığınan kişinin haletiruhiyesi ile açıklanabilir. Yalanın muhkemliği ile değil…

Hiçbir yalan zamirinde muhkem olamaz. Bu, yalanın tabiatına aykırıdır.

Bazı kişilerin, bazı dönemlerin, bazı ülkelerin, bazı tarihsel olayların bir yalanla kamuflaja tabi tutulabildiğini biliyoruz. O yalanın gerekli olduğunu düşünenler, kendilerince daha tehlikeli bir mazarrattan sakınabilmek için gerçeğin üstünü belli bir yalanla kapatmayı deneyebilirler. İşin aslı az sayıdaki kimselerce bilinir olabilir. Ancak uydurulan yalanın üstüne bir bina inşa edilmişse ve o bina başkalarının tasarrufunda kullanıma açılmışsa, binanın temelinin o yalandan arındırılması o kadar kolay olmayabilir. Daha da ilginci, o temelin yalan olduğu herkes tarafından bilinmeye başladıktan sonra o yalana göz yummak herkesin işine, çıkarına uygun düşebilir.

Fakat her şeye rağmen yalanın ömrü ebedî değildir.

Sultan II. Abdülhamit Han bir zamanlar Kızıl Sultan idi.

Sultan Vahdettin vatan haini olarak tanıtılmıştı. Necip Fazıl Kısakürek'in uyarısıyla biri “Ulu Hakan” olarak öteki “Büyük Vatan Dostu” olarak ilân edildi.

Ekber Şah'ın yalanları ve yalan dini ölümünden hemen sonra arındırıldı.

Bunlar böyle…

Bir yalanın yürürlüğünden nasıl çıkar umulur? Kalabalıklar bir yalana ram olmaya davet edilmişse ve onlar bir biçimde o yalanın davetine icabet etmişlerse, yalanın sahipleri, en azından kendi ömürleri esnasında o yalanın açığa çıkarılmasından rahatsızlık duyar. Nitekim bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış olan bir zat, Sultan Vahdettin'in daha yüz yıl vatan haini olarak bilinmesinde ülkenin âli menfaatleri bulunduğunu ileri sürebilmişti.

Demek ki, yalandan çıkar umanlar her zaman bulunabilir.

Ama yalanın yüzü bir ucundan yırtılmaya başlamışsa, maskeler düşürülmeye, yalan binanın zemini kaymaya başlamışsa, sahte payandaların işe yaramayacağı bellidir.

Yalana sahip çıkanların endişesi, o yalanın açığa çıkartılmasının aşkedeceği silleyle birlikte zirüzeber olacakları korkusudur.

Ben temenni ediyorum ki, yalana sahip çıkanlar hakikat şamarının yüzlerinde şakladığını kendi gözleriyle görünceye kadar yaşasınlar.

Hak geldiğinde batılın zail olduğunu kendi gözleriyle görsünler…
#Abdülhamit Han
#Yalan
#Necip Fazıl Kısakürek
9 yıl önce
Yalan ebedi olabilir mi?
Devlet ve Kürt meselesi
Köprü
Yenildiler
Jeopolitik buhran
Ortadoğu’da bölgesel savaşın yeni aşaması