|
Yazar ve siyaset
18 Ağustos günü Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı yazarlara verdiği yemeğin kendine göre yankıları oldu. Ahmet Hakan da sütununda o sofrada yer alan yazarlar hakkındaki görüşlerini dile getiren bir yazıya yer verdi. Bizim hakkımızda da görüşlerini: “Rasim Özdenören, hep saygın bir isimdir. Yedi Güzel Adam'dan biridir. Çok iyi bir edebiyatçıdır. Öyküleri muhteşemdir. Mavera dergisinin belkemiği idi. Dostoyevski'yi bize sevdiren yazardır. İslami düşünce üzerine kaleme aldığı deneme kitaplarıyla da ilgi çekmiştir.” biçiminde olumlu cümlelerle dile getirdikten sonra, şu temennide bulunuyor: “Keşke sadece öykü ve düşünce yazıları kaleme alsaydı, gündelik siyasete yazıyla da olsa bulaşmasaydı.” (Hürriyet, 20.08.2015 Perşembe).

Acaba böyle bir temenninin bir yazar için pratikte bir geçerliği var mıdır?

Acaba yazar, siyasanın dışında kalabilir mi?

Acaba bizim denemelerimizin, dahası öykülerimizin siyasanın dışına düştüğü veya dışında kaldığı söylenebilir mi?

Biz, bir yazarın -elbette sorumluluğunun bilincinde olan bir yazarın- siyasanın dışına düşen bir tek satırının bile bulunabileceğine ihtimal vermiyoruz.

Bu sonuç, elbette, bir ölçüde siyasadan ne anladığımıza bağlı olarak bir anlam taşır.

Biz, yazarın siyasa ile ilişkisini o noktaya kadar taşıyoruz ki, yazarın, yazmadıklarıyla da siyasanın içinde yer aldığını, onun yazmadıklarıyla da bir siyasaya hizmet ettiğini veya bir siyasaya hizmetten kaçındığını söylüyoruz. Cümlemiz, sorumuz şudur: siyasanın dışında kalan bir şey var mıdır?

Yazar, doğrudan amaçlamamış bile olsa yazdıklarının ve yazmadıklarının tümüyle siyasanın içindedir.

Belki şu soru akla gelebilir, yazdıklarıyla siyasanın içindedir, fakat yazmadıklarıyla nasıl siyasanın içinde oluyor? Yazması gerekip de yazmaktan kaçınıyorsa, başka deyişle sorumluluğunu yerine getirmiyorsa, bu sonuç da ona sorumluluk yükler.

Sartre'ın bir yerde şöyle bir cümlesi var: “yazar, eserinin ortaya konuşuna yardım etmesi için okuyucunun özgürlüğüne çağrıda bulunmaktadır.” (Edebiyat Üzerine, Çev: Bertan Onaran / de yayınları, İst. 1967).

Sonuna kadar katılıyorum bu cümlenin anlamına... Yazar, kendine ve okuruna bir çağrıda bulunuyor, özgürlük çağrısına... Bu çağrıyı denemesiyle yapabileceği gibi, şiiriyle, romanıyla, öyküsüyle de yapabilir... Şiirin, denemenin, öykünün konusunun illa siyasal bir içerik taşıması gerekmez; onun dışında kalan duruşuyla da siyasal bir mesaj vermek mümkündür. Benimle aynı düzlemde yer alan okur, bu cümlenin anlamını kavramakta zorluk çekmez.
#Yedi Güzel Adam
#Rasim Özdenören
#ahmet hakan
9 yıl önce
Yazar ve siyaset
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti