|
Yürürlükteki anayasa gayrimeşru

Bir hukuk öğrencisinin öğrendiği ilk bilgilerin başında hukuk ile kanunun birbirinden farklı iki kavram olduğu gelir. Hukuk ile kanunun örtüşmesi istenen ve olması gereken (ideal) durumdur. Ama bu mutlu buluşma her zaman vaki olmayabilir. Kanunun hukuka uygun olmadığı, hukuka aykırı düştüğü durumlarla karşılaşılabilir. Böyle durumlarda, hukuka üstünlük tanıyan yönetimlerde, o kanun belirli usuller içinde hukuka uygun bir duruma getirilir. Eğer o kanunun hukuka uygun olması sağlanamıyorsa iptali cihetine gidilir. Hukukun üstünlüğüne inanmış, hukukun üstünlüğüne saygı duyan yönetimlerde, hukuka aykırı olan kanunların hukuka uygun hale getirilmesi için yöntemler de geliştirilmiştir.



Bu bilgilerin nazarî olarak bilinmesi önemlidir elbet. Ama bundan daha önemli olan, hukukun üstünlüğünün gene hukuka uygun olan kanunlarla teminat altına alınmış olması durumudur.



İmdi, bir ülkede, hukukun üstünlüğünü sağlayacak olan o ülkenin anayasası olmak gerekir. Ama ya o anayasanın kendisi hukukî meşruiyet temelinden mahrum bulunuyorsa ne yapılır? Bir anayasanın meşru olması sadece onun zahiren oylanmasıyla mı belirlenir? Böyle olsaydı, zaten her türlü kanuna meşruiyet zemini bulmak kolaylaşırdı. Böyle bir anayasaya uygun olarak oluşturulmuş meclislerin çıkardığı kanunlara da, aynı zihniyetle meşruiyet kazandırmak mümkün olurdu. Fakat durumun böyle olmadığını bilen, yani ben yaptım oldu kafasıyla anayasa ve yasa çıkaran yönetim mercileri, anayasanın ve öteki yasaların tartışılmasını ve hukuka aykırılıklarının ileri sürülmesini önlemek için tedbirler geliştirmenin yollarını da bulmuşlardır. Mesela anayasanın ve ona uygun olarak çıkartıldığı ileri sürülen bazı kanunların o anayasaya ve hukuka aykırı olduğunun iddia edilmesinin yasaklanması böyle tedbirler cümlesindendir.



Bir anayasa düşününüz ki, bizzat kendisi meşruiyet zemininden mahrum olması hali bir yana, bazı kanunların anayasaya aykırı olarak anlaşılabilme ihtimalini bertaraf ediyor. Bazı kanunların anayasaya veya olağan hukuk anlayışına aykırı olduğu şeklindeki bir anlamayı kabul etmiyor. Dahası, koruma altına alınan bazı kanunların anayasaya aykırı olabileceği istikametinde yorum yapılmasını da yasaklıyor. Böyle bir anayasanın yürürlükte bulundurulduğu bir ülkede, o anayasanın başka maddelerinde fikir ve kanaat hürriyetinin düzenlenmiş olması pratik bakımdan bir anlam ifade eder mi?!



Kaldı ki, aynı anayasa, hiç bir düşünce ve mülahazanın bu anayasada belirtilen ilkeler karşısında korunmayacağını temel ilke olarak beyan ediyor ve benimsiyorsa, orada, fikir, kanaat, din, vicdan, hak arama, toplanma, gösteri yürüyüşü yapma vs. vs. özgürlükleri adına geriye söylenebilecek bir bakiye kalır mı?



Böyle bir ülkede yaşayan insanların bir arada yaşayabilmesi için asgari müştereklerini değil, fakat azami iftiraklerini belirlemek üzere bir tartışma zemini oluşturması gerekir.


#Yürürlükteki anayasa gayrimeşru
#yeni anayasa
#yönetim mercileri
8 yıl önce
Yürürlükteki anayasa gayrimeşru
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi