|
2000"lerin vizyonu

Sevgili dostlarım...

Artık sizlere veda etmek mecburiyetindeyim. Ayrılmadan önce, zor da olsa, birkaç cümle söylemek istiyorum..

Bugün 26 Mart 1999...

Öbür gün bayram...

Sevgili İstanbullular''a, aziz milletime ve bütün İslam âlemine hayırlı bayramlar diliyorum.

Şu günlerde çok zor günler geçiren Kosovalı kardeşlerimizin, tez zamanda tekrar evlerine dönmelerini, huzur içinde, barış içinde, özgürlük içinde nice nice bayramlar kutlamalarını diliyorum.

Onları acımasız Sırp zulmünden kurtarmak için çok şerefli bir görev üstlenen genç pilot kardeşlerime buradan sevgilerimi ve selamlarımı gönderiyorum. Onların da, hepimizin göğsünü kabartacak başarılarla, sağlık ve esenlik içinde yurdumuza dönmelerini diliyorum.

Ben burada, önümüzdeki dört ayı, zaten uzun bir süredir üzerinde çalıştığımız TÜRKİYE''yi 2000''li yıllara hazırlayacak projeler üzerinde çalışarak değerlendirmek istiyorum.

Bu projeler, yurdumuzu, ulusumuzu, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, bilimde, yerel yönetimlerde, sporda, insan haklarında, teknolojide, savunmada ve uluslararası ilişkilerde, 2000''li yılların standartlarına ulaştırmayı amaçlayan bir vizyonun adıdır.

O nedenle, ilkokuldan üniversiteye kadar, bütün çocuklarımıza ve gençlerimize de buradan bir mesaj göndermek istiyorum: 2000''li yılların Türkiyesi, sizin aydınlık ve güzel Türkiyeniz olacak. Ama bunun için, hepimizin çok çalışması gerekiyor. Ben içerde çok çalışacağıma söz veriyorum. Siz de okullarınızda sıkı çalışın. Her ne olmak istiyorsanız, onun hakkını verecek şekilde kendinizi yetiştirin. İyi mühendisler, iyi öğretmenler, iyi doktorlar, iyi yöneticiler, iyi hukukçular (evet, bilhassa iyi hukukçular) olmak için çok iyi çalışın...

Ben şimdi ödevimi yapmaya gidiyorum... Sizler de ödevlerinizi iyi yapın...

Halkımıza ayrıca bir mesaj vermeyi, doğrusu gereksiz buluyorum. Zira, son bir aydır Anadolu''yu dolaşıyorum... Samsun''dan Erzincan''a, Kırşehir''den İzmir''e kadar pek- çok vilayeti dolaştım... Gaziantep''e, Kilis''e, Yalova''ya, Manisa''ya, Bursa''ya, Kocaeli''ne, Sakarya''ya gittim...

Gördüm ki, halkımız, o engin tarihî tecrübesiyle, basite ve ferasetiyle her şeyi, ama her şeyi, hepimizden iyi görüyor, hepimizden doğru değerlendiriyor. Onun için, şimdi yapmamız gereken şey, halkımıza mesaj vermeye çalışmak değil; halkımızın bize verdiği mesajları doğru kavramak... Bizim Türkiye 2000 Projemiz de işte bu ilkeyi yansıtıyor: Halkın verdiği mesajları doğru okumak...

Şu ana kadar, halkımızın verdiği mesajlara kulaklarını tıkamış olanlar bile, sanıyorum 19 Nisan sabahı, pekçok şeyi anlamaya başlayacaklar...

Bu arada: Devlete kırgın ya da küskün değilim. Benim mücadelem devletimin üzerinden milletimizin fertlerini kırgın ya da küskün hale getiren lekelerin ortadan kaldırılması içindir.

Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.

Hepinize, gerek buralara kadar yorulan siz sevgili dostlarıma, gerekse, her ziyaret ettiğim yerden beni dualarıyla uğurlayan aziz milletimize en kalbî şükranlarımı arzediyorum.

Bilmenizi isterim ki, bu tek taraflı bir sevgi değildir. Bu bir muhabbettir ve muhabbet karşılıklıdır.

Allah muhabbetimizi artırsın...

Allah''a emanet olunuz ve beni de dualarınızdan eksik etmeyiniz...

25 yıl önce
2000"lerin vizyonu
Siyasi Şarkı: “Gamzedeyim, DEVA bulmam!”
O görüntü hiç hoş değil! AK Partililik bilinci bu değil!
Amerika’nın mesajı
Orucu ve yası birlikte tutmak
Ne olacak bu anne babaların hali?