|
Acayip güzel bir yılbaşı hediyesi aldım!

Eskiden yılbaşında, bayramda seyranda gazeteciler hediyelere boğulurdu. Ajandasından, kalemine, gömleğinden kravatına aklınıza ne gelirse gönderirdi marka ajansları. 2001 krizinden sonra bıçak gibi kesildi bu hediyeler Biz gazeteciler de tabi ki epeyce üzüldük.(!) Çünkü bizi sadece hediyeler mutlu edebiliyor artık. Neden mi?

Anlatayım kısaca...

Bizim mesleğin eski tüfekleri, 20-30 yıl önce habere tırnaklarıyla kazıyarak ulaşır, altına imza attığı haberle gurur duymayı sonuna kadar hakederdi.

Bugün bırakın tırnakla kazımayı, kendisine gönderilen bülteni olduğu gibi sayfaya koyup, altına da imzayı çakan ve ''gazeteciyim'' diyen tonlarca ''meslektaşımız'' var maalesef. Bugün artık internet gibi bir imkan olmasına rağmen bilgiye ulaşmak için kılını bile kıpırdatmıyor yeni nesil gazeteciler.

Neden kıpırdatsınlar ki!

Dev çarkların içerisinde bir dişli bile olmadığını artık onlar da biliyor.

Gazetelerin manşetlerinin derin odaklarca açıklanma zamanı geldiğine karar verilmiş bilgileri kamuoyuna duyurma mecrasına dönüştüğünün onlar da farkında...

Eskiden, yani bundan 15 yıl-20 önce de gazete manşetleri çoğu zaman malum odaklar tarafından gönderilen bilgilerle atılırdı. Ama sadece bir kaç medya grubunun gazetelerinde...

Bu yüzden, o zamanlar ümit vârdı gazeteciler. Plazalarda çalışsalar bile muhalif gazetelere bakıp, ''belki bir gün bir şeyler değişir'' diye ümit ediyorlardı. (Ya da biz öyle zannediyorduk.)

Ancak zamanla derin odakların elindeki ''servis edilmesi gereken bilgi miktarı'' çoğalıp çeşitlendikçe, servis için ihtiyaç duyulacak medya organlarının sayısısını da çoğalttı. Ve maalesef, ''doğru ya da yanlışlığını, ortaya çıkarılan, manşete çekilen bilgilerin önemli - önemsizliğini bir kenara bırakarak söylüyorum'' artık servis beklemeyen medya organı ne yazık ki kalmadı.

Tam bağımsızlık manisfesyosuyla yola çıkan BirGün bile bu kaostan nasibini aldı. Elbette, herkes her zaman olduğu gibi gazete misyonu olarak inandığı doğruları okuyucularına aktardığını savundu ve savunmaya da devam ediyor.

Wikileaks, işte tam da bu maskeyi düşüren bir ''sanal gerçeklik'' oldu.

Çünkü internet icat edilmeden önce derin kasalara giren istihbarat ile yine derin kasalardan kamuoyuna çıkması gereken istihbarat arasında bir orantı farkı mevcut değildi.

Ancak internetle birlikte ''istihbarat toplama oranı'', ''stratejiler gereği açık edilme vakti gelen istihbarat oranı''nın çok üzerine çıkınca ve açık edilmesi gereken işler birikince gazetecilerin de artık aracılık etmeye yetişemedikleri farkedildi. Hatırlar mısınız, eskiden ortaya iktidar ya da muhalefet lehine ya da aleyhine herhangi bir belge çıktığında ne kadar şaşırırdık. Oysa uzun bi süredir hemen hergün, hemen her gazetede hayret uyandıracak yeni bir belgeyle, yeni bir şayia ile yüzyüze geliyoruz.

Ve vatandaş artık manşetlere çekilen belgeleri eskisi kadar önemsemiyor.

Bu itibar kaybının sebebi, belgelerin niteliksizliği filan değil. Ya da mesnetsiz belgeler, bilgiler oluşları da değil. Yukarıda söylediğim gibi ortaya çıkan enformasyon bombardımanı.

Wikileaks maskeyi düşürdü derken bunu kastediyorum.

Wikileaks olayı, besleme gazeteciliğin derin odakların hızına asla yetişemeyeceğini gözler önüne serdi.

Ve yeni dönemde internetin asıl aktör olacağını söyledi bize... Açık edilmesi gereken belge, bilgi miktarı o kadar çoğaldı ki, Wikileaks gibi bir patlama(!) kaçınılmazdı.

***

Böyle bir atmosferde, artık biz gazeteciler de malesef ki kocaman dişlileri olan dev bir çarkın arasında gezinen karıncalar olduğumuzu farketmeye başladık.

Ve bu yüzden kendimize yeni mutluluk vesileleri arar olduk. O hediyelerin kesilmesi bizi işte bu yüzden üzdü.

Meseleye niye hediye penceresinden baktığımın sebebi ise bir tık aşağıda...

Çok özel hediye !

Muhaberat birimi, kocaman bir hediye paketi getirdi. Cafcaflı bir poşete konulmuş, kurdela ile sarılmıştı. 2010 Ajansı''ndan geliyordu. 2010''a ''muhteşem bi kapanış yapmışlar'' dedim içimden! Acayip mutlu oldum. Ta ki, açıncaya kadar! El insaf sayın 2010 yetkilileri! Üçer beşer koyduğunuz kültür etkinlikleri broşürlerini, dergileri, 250 gr. kağıda basıp yolladığınız basın bültenini pullamanıza ne gerek vardı! İnsanı umutlandırıyorsunuz! Ayrıca söyleseydiniz, o broşürleri gelir alırdım. Kutuya harcadığınız tahminen en az 50 lira ile de ucuz bi kravat alır mutlu olurdum. Ayıp valla!

13 yıl önce
Acayip güzel bir yılbaşı hediyesi aldım!
En iyisi Livakovic en kötüsü Numanoğlu
Köprü
Yenildiler
Jeopolitik buhran
Ortadoğu’da bölgesel savaşın yeni aşaması