|
Kalplerimizde kaybettiğimiz bereketi cüzdanlarımızda bulabilir miyiz?

Düşünüyorum, bugüne kadar nelerden pişmanlık duydum diye...Beni huzursuz eden, rahatsız eden şeyler neler?

Asla aklımın ve kalbimin birlikte hareket ettiği vakitlerde yaptıklarım değil.

Bunu iyi biliyorum.

Pişmanlık demesem de aklıma geldikçe içimi sızlatan şeyler, tam manasıyla yapamadığım işler ya da hakkını veremediğim vakitler...

Telaşımn bacaklarımdaki enerjiyi tarumar ettiği, bastığım yerlerde iz bırakamadığım adımlar beni huzursuz ediyor.

Çok şükür ki pişmanlık uğramıyor semtimize... Tövbelerimizin ötesinde...

Gel gör ki endişelerimiz, ''Viran olası hanede evlad-ü iyal var'' dedirten sözümona mazeretlerimiz, ağzımızdaki dikişe iplik vazifesi görüyor.

Halbuki, ''Müslümanlığın tercihlerin kadardır'' diyen Derviş''e kulak versek mesele kalmıyor geriye...O zaman iki seçenekten zor olanı seçmek daha kolay oluyor. Şıklar arasından doğru tercihi işaretlemek için derin bir nefes alıp vermek yetiyor.

Bence Ramazan, 11 ayın içerisinde bu vazifeyi görüyor.

Günlük koşuşturma içerisinde, kendimizin bile duyamadığı bir vaveyla ile sürdürdüğümüz bu hayatta her gün geride koca koca toz bulutları bırakarak ilerliyoruz.

Biraz mesafe alıp da geri dönüp bakınca o tuz bulutundan geriye eser kalmadığını farkediyoruz.

Tüm o canhıraş vaveyla boşunaymış meğer diyoruz.

Bu hırsların kaynağı midemizi daha fazla doldurabilir miyiz endişesi... Oysa Ramazan ayındaki hiç doymayacağımızı düşünerek oturduğumuz şaşalı iftar sofraları, bizimle çok açık konuşuyor. Tabaklarda kalan yemekler, acı acı gülümsüyor yüzümüze...

N''aber diyor... Doydun mu? Halbuki hiç doymayacak gibiydin... Epeyce büyük bir şirketin genel müdürlüğünü yapan, benzer pozisyonlardaki meslektaşları üçer beşer şoförle, asistanla gezerken halen bir aile arabasıyla işine gidip gelen, kendi arabasını kendisi kullanan, asla o çapta bir şirketin genel müdürüne layık görmeyeceğiniz kadar mütevazı bir makam odasında çalışan bir ağabeyim Ramazanla ilgili çok güzel bir tespitte bulunuyor.

''Ramazan gönlümüze berekettir'' diyor.

Oysa biz o bereketi hep cüzdanlarımızda arıyoruz.

Bereketin uğramadığı kalplerin bir kaç karış aşağısındaki kabarık cüzdanları gördükçe...

İnsanın kendini sigaya çektiği vakitler vardır.

Bu yazı işte öyle bir vaktin ürünü... Önümüzde açılan ve kapanan kapıları, o şaşalı sofraların başına hiç kalkmayacakmış gibi oturanların gözlerinin içindeki açlığı görünce sigaya çekmek kaçınılmaz oluyor.

Hesabın sonu yok. Bu hesaplaşma hiç bitmiyor. Bitmesin de...

Ancak ara ara hesap dökümü aldığımda ortaya çıkan manzaradan çıkardığım ders şu: Hakk''ın takdirini aradığını zannederken hakkı takdir edememek ve üzerine basıp gittiğin topraklara helalleşilecek izler bırakmak, insanın kalbini fena hırpalıyor. Önünde koşturup gittiğini zannedenlerin geride bıraktığı toz bulutunun farkındaysan, yaptığın tercihler, aldığın kararlar hakkaniyetten uzak değilse gönül huzuru her daim sürüyor.

Ramazan''ınız mübarek olsun...

Bir Aşık Dertli Kalenderisi...

İkbale zeval erse ne var, sende kemal var

Mağrur-ı kemal olma ki ardınca zeval var

Her bir kişinin talii devlette bir olmaz

Bir lokması yoktur ki yesin bunca rical var

Ahval-i perişanımı hiç de sorma efendim

Vallahi beğim boynuna, bu işte vebal var

Tek başıma olsam şaha gedaya kul olmam

Viran olası hanede evlad ü ıyal var

Dur olmayı ister mi kişi öz vatanından

Ey DERTLİ-i biçare bu esrarda ne hal var

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir Diyarbakırlı çocuklarla iftar yapmış. Baydemir''in Kürt meselesindeki tutumu malum. Bir Ramazan günü Müslümanlığını ilan ederek iftar ettiğini söyleyen bir insana ne diyebilirsiniz? Ben ''Allah tuttuğumuz oruçları kabul etsin'' dedim. Hadi bir de siz deneyin. Baydemir''in politik duruşuna kızan birinin bu durum karşısında yaşadığı ikircikli hal neyse, Müslüman olduğunu söyleyen herkesin Kürt meselesi karşısında yaşadığı duygu karmaşası da odur. Ramazan vesilesiyle Allah''tan bu ülke insanının yaşadığı zulmün bitmesini dileyelim.

12 yıl önce
Kalplerimizde kaybettiğimiz bereketi cüzdanlarımızda bulabilir miyiz?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?