|
İkinci Umre Mescid-i Aksa"ya

Ruhu olan ya da ruhaniyeti olan mekanlar vardır.

O mekana girdiğinizde o ruh ve ruhaniyet sizi sarmaya ve hükmü altına almaya başlar. Bunu hissedersiniz. Daha doğrusu mekan size hissettirir.

Kabe-i Müşerrefe ile Mescidi Nebevi öyledir. Mescid-i Aksa da

Mesela Fatih Camii"nin avlusundan içeri girince bu duygu hakim olur insana.

Mesela Eyup Sultan Camii, Karaköy"deki Arap Camii, Yeraltı Camii benzer duygular hissettirir. Bursa"nın tarihi camileri de öyle. Ankara Hacı Bayram Türbesi de yeni deyimle öylesine bir enerji saçar çevresine.

İnsan huzur bulur böylesi ruhaniyeti olan mekanlarda, çıkmak istemez.

Şehirler de öyle. Kimi şehirler vardır ki uzaktan görünce duygulanırsınız içine girince ayrı bir aleme girmiş gibi olursunuz. Saraybosna"da, Üsküp"te, Bursa"da, Mardin"de, Şanlıurfa"da, Kastamonu"da, Halep"te ve adını sayamayacağım daha birçok şehirde o manayı bulur ve yaşarsınız.

Peygamberimiz Aleyhisselam üç mescide dolayısıyla üç şehre seyahati tavsiye eder. Kabe-i Muazzama, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa. Dolayısıyla Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudus-ü Şerif.

Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere"ye hac ve umre vesilesiyle müminler fazlasıyla rağbet ediyor ve gidiyorlar. Allah kabul etsin. Peygamberimiz"in gidilmesini tavsiye ettiği üçüncü şehre Kudus-ü Şerif"e yani Mescid-i Aksa"ya maalesef aynı ilgiyi göstermiyorlar/göstermiyoruz.

Oysa Kudüs-ü Şerif de aynen Medine-i Münevvere gibi bizim için mukaddestir ve ziyareti emri Nebevi"dir. Mekke ve Medine bizim sadece sevincimizi artırır ama hayatın ve müminlerin acı gerçeğini ancak Kudus-ü Şerif"te görebiliriz.

Öte yandan şehircilik açıcından maalesef Mekke ve Medine gurur ve kibir abideleriyle doldurularak Kabe-i Muazzama ve Mescid-i Nebevi dışında içi boşaltılmıştır.

Kabe-i Muazzama"ya tepeden bakan o mağrur ve mendebur binalar Mekke"nin ruhunu Kabe"ye hapsetmiş gibidir.

Aynı durum Medine-i Münevvere için de geçerlidir. O muhteşem manevi iklime uygun bir mimari yerine modernitenin/dünyevileşmenin ikame edildiği ve maneviyatın Mescid-i Nebevi"ye hapsedildiği bir şehre dönüşmüş gibidir.

Kudus-ü Şerif ki Efendimiz"in hac ve umreden sonra ziyaretini tavsiye buyurduğu şehir, ruhaniyetini muhafaza açısından Mekke ve Medine"den çok çok ilerdedir.

Söylediğim gibi şehrin ruhu Mekke"de Kabe"ye, Medine"de Mescidi Nebevi"ye hapsedilmiş gibidir. Kudüs"te ise şehrin ruhunu Zeytun Dağı"ndan seyrederken uzaktan, daha surlardan içre girmeden de yakından hissedersiniz. O size hissettirir. Hele surlardan içeri girdiğinizde 21. asırdan çıkıp zaman tüneline girmiş gibi olursunuz. Şehir sizi kuşatır, şehrin ruhu içinize siner, rüyada gibi yürürsünüz. O tarihi binalar, o daracık sokaklar, abbareler (taş geçitler), çarşılar pazarlar sizi bir başka iklime alır götürür.

Mescid-i Aksa"nın hareminden içeri adımınızı attığınızda ise bambaşka bir uhrevi aleme girmiş hissedersiniz kendinizi. Ortasında Kubbetüssahra, güneyinde Mescdi-i Aksa, yaşlı zeytin ve çam ağaçları ile bezenmiş 140 dönümlük içi her dönemin tarihini hatırlatan eserlerle bezenmiş muhteşem bir mekan.

Çılgınca bağırasınız gelir içinizden. Bu bağırma hissi ağlamaya yakın bir hüzne eşlik eder. Çünkü Kudüs-ü Şerif ve Mescid-i Aksa"nın bu muhteşem manevi iklimine saygıdan yoksun Yahudi işgali gölge düşürme çabasındadır.

Kudus-ü Şerif"i Yahudileştirme politikalarını ve işgalin nefesini ensenizde hissedersiniz o muhteşem manevi iklimde. Sizi çılgınca bağırmaya iter işgalin nefesi. Zira Mescid-i Aksa"nın kapısında nöbet tutan tam teçhizatlı şımarık Yahudi askeri sizi durdurur, kimlik sorar bir de "Müslüman mısın?" diye sigaya çeker sonra Mescid-i Aksa"ya girmene müsaade eder.

Kudus"ün İslami kimliğini ve Mescid-i Aksa"yı koruyan fedakar Kudüs halkı dışarıdan gelen ziyaretçileri gördükçe sevinmekte, moral bulmakta, maneviyatları yükselmekte ve savunma duyguları daha da gelişmektedir.

Maalesef Mescid-i Aksa"nın ziyaretçileri yok denecek kadar azdır.

Bir başka önemli nokta daha var. Mescdi-i Aksa"da hem Efendimiz"in bir tavsiyesini yerine getirmiş oluyorsunuz hem de dünyamızın acı gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.

Evet umreye gidin, gidin ama iki kere umreye gidiyorsanız bir kere de Mescd-i Aksa"ya gidin. O da Peygamber"in emri unutmayın.

Unutmayın ki Mescid-i Aksa"dakilerin sizin ziyaretinize ve sadece sizi orada görmeye olan ihtiyacı Mekke"dekilerden kat kat daha fazla.

11 yıl önce
İkinci Umre Mescid-i Aksa"ya
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset