"Tayyib" sömürüsü... | Sadık Albayrak

Binbir gaile ile boğuşurken, bu "başlık" nereden çıktı demeyiniz!.. Baksanıza, Türkiye'de milyonlar "değişim" isterken, birdenbire karşımıza "İslamcılık üzerine tezler"in uzmanları, günlerdir basında ve renkli ekranlarda "ahkam kesip" duruyorlar!..

Bir Oliver Roy'dan sonra, şimdi de Gilles Kepel, çıktı ortaya..

Ne kadar "yerli entel" varsa, hepsi, ülkelerinin kurtuluşu ve "siyasal İslam"dan tahlis için gereken "reçete"lerin soruları ile meşguller...

Bunlardan "sultanî uzantısı" olmaya seza bir de Ruşen Çakır var, o da, bizim 28 Şubat'ın nerelere kadar uzandığını hesap etmeden, Fehmi Çalmuk'la ortaklaşa bir kitap yazdılar:

"Bir dönüşüm öyküsü: Recep Tayyib Erdoğan."

Artık, AK-Parti genel başkanı Sayın Erdoğan hakkında birçok eser yazılmaya başlandı, bu da onlardan biri!..

"Millî Görüş" ve "Adil Düzen" siyasal çizgide, otuz yılını vermiş bir kişi olarak, MSP, RP, FP'nin geçtiği "handikab"ları çok iyi biliyorum, bu bakımdan Çakır'ın şu ifadesi üzerinde durmak istiyorum:

"RP bünyesinde iki ayrı eğilimin bulunduğunu söylediğim için çok sert tepkiler aldım. Gelenekçiler, değerlendirmelerimin yenilikçilerin işine geleceğini düşünüyor ve beni hareketlerini bölmeye çalışmakla suçluyorlardı."

"Örneğin o dönem Millî Gazete'nin başyazarı olan Sadık Albayrak'la yapmış olduğum bir röportaj önemli yankı uyandırmıştı. Albayrak, yenilikçileri "Refah bilgisayarına girmiş bir virüs" olarak tanımlamış ve bünyenin o virüsü dışarıya atacağını söylemişti." (sh: 139).

İşte Ruşen Çakır'ın yanıldığı veya çarpıtıp, yanlış değerlendirdiği bu "Yenilikçilik" olayıdır...

Zira, bendeniz, Çakır'ın "Cumhuriyet"te iken, kendisine söyleyip, yazdığı "virüs olayı"nın başlangıcını, 91 yılındaki seçimlerin arefesi teşkil eder. O zaman, ben de adaydım, İstanbul 2. bölgeden...

RP'nin MHP ve İDP ile yaptığı "üçlü ittifak"tan dolayı, bu "virüs"ün iç bünyeyi rahatsız ettiğini, amma seçimden sonra, bunun iç bünyeden sıyrılıp gideceğini beyan etmiştim.

Öyle de oldu!.. Amma, partinin temelini teşkil eden ve gençliği ile partiye vücut veren "genç arkadaşlar"ın, Abdi İpekçi'deki bir geniş katılım programında, söylediklerimi Çakır, "Milliyet"te çarpıtarak verince kıyamet kopmuştu. O zaman da "sarışın bir kadın"la yapılan şovların sonradan "parti tabanındaki akisleri" ile kadın komisyonları çalışamaz hale gelmişlerdi.

Bunun en canlı şahidi de, 94 yerel seçimleri sırasında İstanbul Hanım Komisyonları Başkanı olan muhterem Sibel Eraslan hanımefendidir. Ki, 27 Mart 94'de İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı'nı kazanıp İstanbul sokaklarından Gaziosmanpaşa'ya giden konvoyun içinde, Bayan Eraslan hanımefendi'nin sevinç gözyaşlarını unutmamız mümkün değil!..

İşte tabandan gelen ve "ihlâsla" çalışan insanların şevkini, çalışma azmini ve iradesini çelmeleyen azap bozucu "virüs olayı"nın zamanla parti bünyesinden atılıp, hiç olmazsa, başka siyasal kulvarlarda, RP ve FP tabanından aldığı "oyları", bir başka seçime kadar taşıyıp, mahşerde hesap vermeye çalışmışlardır.

Yoksa, dışardan transfer edilen "defolu siyaset yıldızları"nın hepsi, bir başka partiye gitmiş veya siyaset sahnesinden silinip gitmiştir!..

Çünkü, bizim gördüğümüz kadarı ile, Millî Görüş ve Adil Düzen söylemlerinden geçip, ülkeye nizamat vermeye çalışanların hiç biri, birbirinin aleyhinde çalışıp, başka kulvarlarda siyasetteki "zenaatı" terk etmiş değillerdir!..

Bu bakımdan, siyaseti bir sportif yarışa benzetirsek, Millî Görüş çizgisinden, Adil Düzen'e geçen bir nesil, şu anda dört çarpı yüz bayrak yarışı ile, bir nesilden bir nesile "bayrak" teslimi için çalışıyor.

Yoksa, Sayın Çakır'ın fikir babaları Roy ile Kepel'in işleri, "kopillik"ten öteye bir yarar sağlamaz!..

Bunun böyle olduğunu, Çakır'ın Cumhuriyet, Nokta ve Milliyet'teki yazıları isbatlar birer belgedir!..

Yalnız şunu da söylemekte yarar var ki, bilgisayar olduğu müddetçe, doğal olarak "virüsçü yüzer gezer"ler de olacaktır!..

#Recep Tayyip Erdoğan