Ak Parti kapatılırsa yerine kurulacak hiçbir parti onun devamı olamaz.
Zaten hiçbir parti bir öncekinin devamı değildir.
Gerçi, Ak Parti kapatılmasa bile, kapatma davasına maruz kalmasını yok sayarak hareket edemez.
Mutlaka değişecektir.
Hiçbir şey olmamış gibi yapamaz…
Eğer kapatılırsa şu veya bu şekilde “durmak yok, yola devam” diyecek ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Belki daha güçlü bir şekilde yola koyulacak; lakin kapatılmadan önceki partinin devamı niteliğinde olmayacak bu.
Üç aşağı, beş yukarı kadroları aynı kalsa da…
Bir “başka” parti olarak devam edecek yola.
Buradaki “başka” kelimesiyle ifade etmeye çalıştığımız değişim, “devamdan kapatma” gibi hukuki zorunluluktan kaynaklanmayacak; tabiri caizse, eşyanın doğası gereği zuhur edecek.
Dinamik''teki “Eylemsizlik Prensibi” veya “Etki Tepki Prensibi” gibi bilimsel bir gerçeklik olarak sahne alacak!
Termodinamik''teki q alan q verene eşit oluncaya kadar ısı alışverişine devam eder prensibini çağrıştırırcasına büyük bir etkileşime maruz kalacak.
Şöyle bir soru akla gelebilir: “Madem hiçbir parti kapatılan bir partinin devamı değildir, ''devamdan kapatma'' davalarına ne diyeceğiz peki?..”
Mesela, Fazilet Partisi''nin(FP) kapatılmasını bu bakış açısıyla nasıl değerlendireceğiz?
Bilindiği üzere Fazilet Partisi, Refah Partisi''nin(RP) devamı olduğu gerekçesiyle kapatılmıştı.
Yanlış anlaşılmasın: Biri “esastan” diğeri “devamdan” olmak üzere iki parti kapattıran Vural Savaş''ın iddianamesinin de, Anayasa Mahkemesi''nin kapatma kararının gerekçesinin de ele aldığımız mevzu bakımından hiç önemi yok.
Zira cevabını aradığımız soruya faydası yok.
Dahası, iddianame de, malum hükmün gerekçesi de Fazilet Partisi''nin Refah Partisi''nin devamı olduğunu ispat etmeye yetmez.
Şeklin, mevzuatın, hulasa tuluatın peşinde değilsek tabii.
Hiç sabrınızı zorlamadan kestirmeden söyleyeyim:
Fazilet Partisi, Refah Partisi''nin devamı olduğu için değil, Refah Partisi''yle pek alakası kalmadığı için kapatılmıştır.
Bir bakıma, “Değiş dedikse, o kadar da değil…” denilmiştir.
Çünkü “AB''nin canı cehenneme!..” demeye getiren Refah Partisi''nin yerine, “AB''siz asla demokratikleşemeyiz!..” söylemine yelken açan Fazilet Partisi gelmiştir.
Vural Savaş gibilerin pek hazzedeceği bir hal değildir bu.
Geçenlerde Tiroler Zeitung gazetesine, “AB''nin canı cehenneme.” şeklinde konuşan Vural Savaş, Fazilet Partisi''nin AB''ye yanaşmasından elbette rahatsızlık duymuştur.
Çünkü vermek istedikleri “ayar” tutmamış; bilakis ofsayda düşmelerine, kabak gibi ortaya çıkmalarına neden olmuştur.
Demek ki, mütekait başsavcının “devamdan” parti kapattırma mahareti, yeni kurulan partinin öncekiyle benzerliğinden değil, Fazilet Partisi örnekliğinde tebarüz ettiği gibi, eskisiyle taban tabana zıt fikirleri savunmasından kaynaklanmıştır.
Hulasa, görünürde devamdan kapatma davası açılmıştır; gerçekte “devamsızlıktan”…
Şekil şartları bahanesiyle “devamdan” kelle kopartma paradoksu, işin kaporta kısmına taalluk eder; kafanız karışmasın.
Önemli olan şu:
Herhangi bir partinin devamdan kapatma davasına maruz kalması, kapatılan partinin devamı olmaz manasındaki yargımıza zeval vermez.
Erbakan''ın 1969 kurduğu Milli Nizam Partisi''nin(MNP) devamı Milli Selamet Partisi (MSP) değildir.
RP''nin, 12 Eylül''ün kapattığı MSP''nin devamı olmadığı gibi…
Milli Görüş partileri belki gömlek değiştirmediler ama bir çok renk ve “x large” dahil, enva-i çeşit boyda gömlekleri vardı. Birini çıkarır, ötekini giyerlerdi.
Ak Parti''nin böyle olmadığı her türlü izahtan varestedir.
Gömlek çıkararak işe koyulduğu için, maazallah bir kapatma kararıyla karşılaştığında hangi gömleği giyeceği şimdiden bilinemez.
Ne ki, giyeceği gömleğin kan dolaşımına uyacağı konusunda yegane teminatı var: Tayip Erdoğan.
Zaten bütün mesele, Ak Parti''den ziyade onun hakkında verilecek karar değil midir?
