|
"Emekli vaiz" diyorlarmış!

"Murat Belge"nin ordu güvencesi" başlıklı yazıma (09.09.2008, Yeni Şafak) şaşırmayanların, hazretin "akil adamlıktan" istifa etmesine şaşırmasına, doğrusu çok şaşırdım!

Ne bekliyorlardı ki?!

"Türkiye, beğenmediğimiz yönleri olabilir ama ne İran"dır, ne de Malezya filan. (...)Türk Ordusu ve burjuvazisi omurgası olan kurumlardır. Laikliği korur. Bu ülkeye Ayetullahlar filan gelemez..." diyen birinden sahi ne bekliyorlardı?

Safile Usul"la yaptığı söyleşide serdettiği mezkur ifade, "Şeriat Gelmez, Ordu Güvencedir" ara başlığı altında Gazeteport"ta yayımlanmıştı.

Kaç kez yüzüne vurmuştum; lakin taştan ses var ondan yoktu.

Malumunuz, Silivri"de yatan onca "darbesevici" mahkûm da, laikliğe teminat veya güvence kapısı olarak orduyu görüyordu.

Murat Belge"yle aralarında sanırım bir fark var:

Laikliğin veya laik yaşam tarzının ne zaman ve nasıl tehlikeye düşeceği konusunda telakki veya mülahaza veya yorum farkı…

Aman ha, "yorum farkı" deyip geçmeyin. Hasan Cemal büyüğümüzün de Cumhuriyet Mitinglerine katılanlara ihtilafı bundan ibaretti. Şeriat tehlikesi görsem ben de Cumhuriyet Mitinglerine katılırım demişti.

Murat Belge, orduyu laikliğin teminatı görüyor dediğimde, Ufuk Uras dostumuz taaccüp etmiş, "Murat"a soracağım" demişti.

Sormuş olacak ki, Murat Belge tutarlı olmak adına "akillikten" istifa etti.

Şaka bir yana da, laikliğe güvence olarak ordu yerine "militan laiklik" deseydi, hiç değilse Vural Savaş"ın "Militan Demokrasi"sine benzerdi. Ne bileyim; bir düşünce geleneği, nasıl desem, "ekol" falan oluşurdu.

Yahu ne güzel "demokrasiydi" o öyle, "habis ur" ve "kan emici vampirler" benzetmesini yaptın mı, şappadak parti kapatabiliyordun.

Diyeceksiniz ki, Murat Belge gibi kültürlü bir adamı Vural Savaş"a benzetmek insafsızlık değil mi?

Olabilir, ama inanın, Sartre benden daha insafsız: "Ben insana Racine"i, ya da Theokritus"u bilince kültürlü olur demiyorum. Bence kültürlü insan, dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgiyi ve yolları edinmiş olan insandır..."

Ey erenler, Niyazi Mısri pirimiz, "Noktayı fehmetmektir ilim irfandan maksat..." demiş, "insaf" ne ki?!

O değil de, yasal düzenleme marifetiyle 35. Maddeyi değiştirmek kolay, Murat Belgelerin orduyu güvence gören "zihniyetini" nasıl değiştireceğiz?

Laikliğin veya laik yaşam tarzının koruyucusu sadedinde, "Türk Ordusu"nun yanı sıra anlı şanlı "Türk burjuvazisini" de zikrettiğini es geçmeyelim.

"Türk burjuvazisi" omurgası olan kurummuş!

Çok doğru; 12 Eylül, 28 Şubat dahil bilumum darbelerin yanında gayet omurgalı durdular.

Sivil iktidarlara da hep dirsek vurdular; 12 Eylül öncesi Ecevit"e haddini bildirmek istemişlerdi; 28 Şubatta, Erbakan"a.

Sayın Başbakan (12 Eylül referandumu dahil) onlara haddini bildirince şappadak "diktatör" oldu.

Murat Belge"nin bu "omurgalı burjuvazisi", "Y Kuşağının" sırtından görülmemiş bir fırsatçılıkla malumunuz "çapul yapmaya" çıkmıştı. (Çapulculuğu, Nazım Hikmet"in "Kışlık Saray" veya Kemal Tahir"in "Yorgun Savaşcı"sında kullandığı anlamda ele aldığımı daha evvel belirtmiştim.)

Faiz biraz yükseldi, borsa oynadı falan; hulasa, ceplerini biraz doldurdular.

Orhan Veli"nin, "Neler yapmadık şu vatan için / Kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik" dizesinden mülhem söyleyebiliriz:

Neler yapılmadı şu Gezi Parkı için…

Omurgalı burjuvazi cebini doldurdu, Etekli Yakup piyasa yaptı, Merkel diş gösterdi, Bergüzar Korel"in kalçasındaki döğmenin sırrı da gazetelere boy boy haber oldu.

"Y Kuşağı" da çok talihsizmiş birader.

Yedikleri onca gaz yetmezmiş gibi, bir de Ertuğrul Beyciğimin sosyolojine malzeme oldular.

Murat Belge beni hiç yanıltmadı diyordum ya, Ahmet Hakan da beni hiç yanıltmadı.

Fırsatçılıkta sınır tanımadığını gösterdi.

Gezi Parkı fırsatçılığı yetmezmiş gibi iki arkadaşımızın (Fatih Tezcan ve Nuh Gönültaş) talihsiz bir tartışmasından hareketle, "Daha önce "Hocaefendi" dedikleri Fethullah Gülen için "Emekli vaiz" demeye başlamaları…" şeklinde kıymet hükmüne vardı.

Böyle toptancılık olur mu?

Bir kişinin "ifadesini" bütün bir AK Parti camiasına nasıl mal edersin?

Hocaefendi"ye daha evvel edepsizliğin daniskasını yapmış, demediğini bırakmamıştın; senin bu saygısızlığın, değil içinde bulunduğun sosyal çevreye, patronun Aydın Doğan"a bile teşmil edilmemişken sen nasıl böyle yaparsın?

Fikir namusu diye bir şey yok mu?

11 yıl önce
"Emekli vaiz" diyorlarmış!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi