|
Filistin"de şehid bir annenin çocuğu nereye bakar?

Yerde yatıyor, upuzun; gencecik bir kadın, melek yüzlü bir anne. Bembeyaz yaşmağı var boynunda; tavana bakan gözleri açık. Yeryüzünün bütün tavanlarını delip geçen, "bize kapalı Allah'a açık" bir bakış duruyor gözlerinde. Hemen yanı başında esmer bir çocuk, sırtını duvara yaslamış oturuyor. Evet oturuyor, çökmüş değil; bir ayağını hafif uzatmış, bir ayağını kırmış. Annesine bakmıyor, tavana bakmıyor; hiçbir yere bakmıyor gibi bakıyor. Bu zeytin gözlü çocuk nereye bakıyor?

Bileniniz var mı; Filistin'de şehid düşen bir annenin çocuğu nereye bakar?

Çocuk ve anneden başka kimsenin olmadığı belli belirsiz bu mekan Filistin'de bombalanmış, yerle bir edilmiş evlerden birinin ayakta kalan bir köşesi mi, bilmiyorum. O bakışlar öyle saplandı ki yüreğime, fotoğrafa bir kez daha bakacak cesaretim kalmadı.

İlkin, Sezai Karakoç'un, "Anne ölünce çocuk/Çocuk ölünce anne" dizesi geldi aklıma; sonra Deir Yasin, Sabra ve Şatilla! Bu çocuğun gözlerinde bütün katliamlar toplanmış! Ah bu yılgınlık nedir bilmez bakış!..

Bileniniz var mı; nerede kesişir Filistin'de şehid düşen bir anne ile çocuğunun bakışı?

Avusturyalı Yahudi yazar Stefan Zweig, "Hak denilen şeye sımsıkı bağlı bizler, bir Alman, bir Avrupa ve bir dünya vicdanının varlığına inanıyor, canavarlığın da bir sınırı olacağını ve insanlık önünde gerileyeceğini sanıyorduk" diyor, "Dünün Dünyası" adlı başyapıtında.

Filistinliler 1948'den beri "canavarlığın da bir sınırı olacağını ve insanlık önünde gerileyeceğini" bekliyorlar. İsrail Devleti'nin, "Küçücük İsrail'i yok etmek istiyorlar!" masalıyla uyuttuğu, "Göbelsvari" yalanlarla kandırdığı dünyanın artık 'uyanmasını' bekliyorlar.

Martin Buber, Yahudiliği dini köklerinden koparan "Siyasi siyonizmi" ulus devlet düşüncesini putperestliğe kadar götüren 19. yüzyıl Avrupa nasyonalizmine dayandırır. İsrail Devleti'nin politikalarını eleştirmek için, "Teorilerin en tehlikelisi ve en yanlış olanı, tarihin kuvvetle yapıldığı yolunda ileri sürülen görüştür" der.

İsrail Devleti korkunç silah teknolojisiyle 'tarih yapmayı' sürdürüyor. Ehud Olmert on yıl sonra İsrail Devleti'nin sınırlarını açıklayacağını ilan edebiliyor. Sınırlarını belirleyebilmek için plajdaki masum Filistinlilerden işe başlıyor. Filistinlilerin elektriğini keserek, açlığa mahkum ederek, çoluk çocuk acımasızca katlederek yoluna devam ediyor.

"Toplama kamplarında; Belsen, Treblinka ve Auschwitz'de milyonlarca Yahudi soykırımdan geçti, değil mi? Toplama kampları da mı ayak uydurdu çağa? İsrail Devleti zulüm yapmak için kurulan çağdaş bir 'toplama kampının' adı değil midir?.."

Genç Adam Sahnesi'nin 1988'te sahnelediği "En Son Rıza" adlı oyunumda 'İhtiyar Adam' böyle söylüyordu. Yıllar geçti, İsrail Devleti'nin ırkçı, faşist, yayılmacı politikalarında ne değişti?

Şunu belirtelim ki; dinde zorlama yoktur ve kimse inancından, ırkından dolayı aşağılanamaz. Dolayısıyla en 'masum' eleştiride bile, "Ey Yahudiler" benzeri bir ifade kullanılamaz. Antisemitizm iğrenç bir suçtur, haramdır. İsrail Devleti'nin faşist politikaları yüzünden, Martin Buber'in ifadesiyle, "İnanç toplumunun üyeleri" olan Yahudilere, maksadını aşan söylemlerle saygısızlık yapmak haddi aşmaktır. Kuran'ın, Allah'ın isminin bolca zikredildiği yerlerden olan Havraların güvenliği için de Müslümanları mücadeleye çağırdığı unutulmamalıdır.

Gelgelelim, İsrail Devleti yaptığı katliamlarla Yahudilere utançtan başka neyi sunuyor?

Yeryüzüne faşizmin çirkin yüzünü gösteren; barışı, özgürlüğü, altı milyon masum insanın canları pahasına öğreten Yahudilerin ahlafını niçin İsrail'e toplamaya (yerleştirmeye) çalışıyor? Filistinli çocukların, bebeklerin parçalanmış cesetlerini göstermek için mi? Bu mudur, "Büyük Yangını" yaşayan insanların çocuklarına sunduğu manzara?

Allah aşkına bileniniz varsa söylesin; nereye bakar Filistin'de şehid düşen bir annenin çocuğu?

18 yıl önce
Filistin"de şehid bir annenin çocuğu nereye bakar?
İşimize bakalım
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim