Selahattin H. Kayar benim hiçbir şeyim değildi. Her gün fakire mail gönderen “ortalama” bir okurdu sadece.
Haksızlık yapmayayım; ortalamadan biraz fazlaydı. Çünkü günde en az 5 mail gönderiyordu.
Ne mi yazıyordu?
Naçizane yazılarım hakkında görüşlerini dile getirmekle yetinmiyor, gün boyunca gelişen “olayları” habire yorumluyordu.
Baktım dur durak bilmiyor; cevap vermemeye başladım. İlişmezsem, yazar yazar, “hovunu” aldıktan sonra da çekip gider sanmıştım.
Halt etmişim.
Azalıp kaybolacağına “hayranlığa” sıçradı. Ayıptır söylemesi adam resmen “hayranım” oldu yahu.
Salt “okurken” daha iyiydi valla.
Ayrıca insan insanın niye “hayranı” olsun ki?!
Sevgili kardeşim Orhan Evci (Rabbim ona sonsuz rahmet eylesin) “İnsan dediğin nedir ki” derdi, “Hepsinin ''periferisi'' var…” (''Periferi'' demezdi tabii, o işin “dıııt” kısmı Şinasi.)
Diyeceksiniz ki adamcağız “hayranın” olmuş da ne olmuş, herkesin kendi çapında bir sürü hayranı var.
Keşke zannettiğiniz gibi olsa!
Asistanın olacağım diye tutturdu. Kapıdan kovdum bacadan girdi; allem kallem etti en nihayetinde kendisini “işe” aldırdı.
Tam bir twitter kuşağı. Sıradan, yalın konuştuğu vaki değil; hep spot konuşuyor.
Misal, “Bakkaldan bir ekmek kap gel” mi dediniz, şappadak “Önce ekmekler bozuldu” der. Oktay Akbal derseniz de yüzünüze aval aval bakar.
Bir gün lan oğlum sen niye böylesin dedim, tuhaf tuhaf güldü. İşte o an anladım ki bu adam aslında bir nimet.
Ve…
Aynı yazıdan dolayı fakiri hem PKK''lı, hem Türk faşisti ilan eden, okumadığı yazılar hakkında mail döşenen, ve hepsinden önemlisi hakaret eden okurlara tebelleş ettim.
Senin işin bundan sonra bu tarz maillere cevap vermek, dedim, tek şartım var: Hiçbir okura saygısızlık yapmayacaksın.
Selahattin H. Kayar''ın kimi okurlara verdiği cevaplardan örnekler sunmadan evvel hepinizin Kurban Bayramı''nı tebrik ederim.
***
Mailiniz Sayın Salih Tuna''ya ulaştırılacak düzeyde bulunmamıştır. Sayın Tuna “Şerefsiz, adi ve salak maillere sen cevap ver, bana ulaştırma” demişti.
Kızmayın, görevim bu. Bunun için Sayın Tuna''dan maaş alıyorum.
Lütfen pes etmeyin ama, yazmaya devam edin. Çok çok okuyun, mümkünse biraz da ahlaklı olun, o zaman maillerinizi Sayın Tuna''ya ileteceğim, söz.
En içten saygılarımla,
SELAHATTİN H. KAYAR
(Salih Tuna''nın asistanı)
Salih Tuna''nın notu: Ben sadece “saygısız mailler” demiştim; “şerefsiz, adi” lakırdıları nerden çıktı Selahattin dedim. “Şerefsizlik ve adilik de saygısızlık değil mi abi?!” cevabını verdi.
***
O televizyon programında Salih Tuna susmamıştır kardeşim. Susmak için önce konuşmak lazım. Dikkat ettiyseniz hiç ağzını açmamış, ibretle izlemiştir sadece.
Lafın başında lagaluga yapan, ortasında “Allah Salih Tuna''dan razı olsun” diyen, sonunda da özür dileyen bir insan da ancak ibretle izlenebilirdi.
En içten saygılarımla,
SELAHAHTİN H. KAYAR
(Salih Tuna''nın asistanı)
***
Yazdığım o uzun cevap değil de ismimdeki “H” harfi mi ilginizi çekti? Hilmi kardeşim, Hilmi, yani Selahattin Hilmi Kayar. Sadece ''Hilmi”, alınganlık göstereceğin bir şey yok yani, rahat ol.
En içten saygılarımla,
SELAHATTİN H. KAYAR
(Salih Tuna''nın asistanı)
***
“Salih Tuna maillerimi okumuyorsa bir daha seni de onu da adam yerine koyup mail atmam” diyorsunuz.
Salih Tuna''nın suçu ne? Maillerinizi ona ulaştırmaya değer bulmadığım için okuyamıyor. Takdir edersiniz ki, kendisine ulaşmayan maili okuyamaz.
Benim suçum ne? Maillerinizi okuyorum ya işte.
En içten saygılarımla,
SELAHHATTİN H. KAYAR
(Salih Tuna''nın asistanı)
***
Siz de o gerzek sözlük yazarı gibi Salih Tuna''nın Somali yerine Sudan yazdığının altını çizmişsiniz.
Salih Beye bildirdim; “tashih” olduğunu herkes anlar, takma kafanı dedi.
Gerçekten de Somali yerine sehven Sudan yazmak mesele değil. Sonuçta tashih edersin olur biter. Mesele, (Kılıçdaroğlu misali) Somali yerine Sudan''a gitmekte.
Bu şuna benzer: Herkes plaka okur, normaldir. Ama plakasını okuyamadığın arabayı (sırf plakasını okumak için) İstanbul''dan İzmit''e kadar takip edersen o fena tabii.
En içten saygılarımla,
SELAHHATTİN H. KAYAR
(Salih Tuna''nın asistanı)
Salih Tuna''nın notu: Burada “paralel evren” veya KCK için söylendiği gibi “paralel devlet” misali “paralel köşe yazarı” faaliyeti sezmedim değil. Hadi hayırlısı.
