|
Müthiş pazarlık sürerken

İşgalcilerimiz yine geldiler. Bunda da bizim hiçbir dahlimiz yok. Zaten geri gelecektiler.



Biz sadece…



Erdoğan

'ın sayesinde,

Aziz Nesi

n'in o meşhur hikâyesinde olduğu gibi, “

Du bakali n'olecak

” demedik.



Dememeliydik.



Ne olacağı belliydi; daha doğrusu, ne yapmak istedikleri.



Zaten bu bilindiği için

Lozan

söz konusu edildi.



Bu bilindiği için, “

Cumhuriyet bizim ilk değil son devletimizdir. Biz 780 bin kilometrekareye 20 milyon kilometrekarelerden geldi

k” diyen Sayın Cumhurbaşkanımız, “

Bu ülkenin sınırlarını gönüllü kabul etmiş değiliz

” ifadesine yer verdi.



Yani…



Bize dün olduğu gibi bugün de yeni haritalar dayatacağınız her halinizden belli, lakin şunu bilin; oturup bekleyecek değiliz; biz de “

terör

” nerdeyse orda başını ezerek, hem arazide hem de masada olacağız, denilmiş oldu.



Uzun lafın kısası…



İşgalcilerimizin dün ne yaptıklarını bildiğimiz için bugün ne yapmaya çalıştıklarını anlamakta hiç zorlanmıyoruz.



Osmanlı

'nın topraklarında nasıl zar attıkları, kendi aralarında nasıl paylaşım savaşı verdikleri, velhasıl, nasıl haritalar çizdikleri üzerine buyrun bir kuple birlikte okuyalım:



SYKES:

En kısa sürede Fransa ile anlaşıp Suriye hakkında ortak bir anlaşmaya varmalıyız, diye düşünüyorum.



BALFOUR:

Fransızlarla ne tür bir anlaşmaya varmamız gerektiğini düşünüyorsunuz?



SYKES :

(haritada göstererek) “

Hayfa'nın güneyindeki toprakları kendimize almalıyız…



BALFOUR:

(kuşkulu) “

Doğu yakasındaki doksan ya da yüz millik kısmı her zaman Mısır için müstahkem mevki olarak değerlendirmiştik; şimdi siz sorumlu olmamız için bunun daha da doğusundaki meskun ve bayındır alanı öneriyorsunuz. İlk bakışta bu bizim Mısır'daki pozisyonumuzu güçlendirmekten çok zayıflatacağa benziyor…



KİTCHENER:

(Haritadan Arap Yarımadası'nı göstererek) “

Araplar böylece kontrolümüz altına girmiş olacak… Bence Sir Mark Sykes'ın demek istediği, sınırın Hayfa'daki deniz kıyısından başlayacağı.



BALFOUR:

Peki, ne vermeyi düşünüyorsunuz?



SYKES:

(önlerindeki harita üzerinde parmağıyla bir sınır çizerek) “

Akka'dan Kerkük'e bir sınır çizmek istiyorum.



LLOYD GEORGE

: (Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunun gelmesinden duyduğu heyecanla) “

Bunun askeri bir hamleden önce atılacak ilk adım olması gerektiğini mi söylüyorsunuz?



SYKES:

(Kitchener'ı incitmek istemez) “

Nerede olduğumuzu bilmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum.



ASQUİTH:

(Sykes'ın çizdiği çöldeki basit sınırı sever ve bu mesele için başkalarını görevlendirmiş olmaktan mutludur) “

Fransızlarla anlaşmalıyız, bu da onlarla diplomatik yollarla anlaşmamız gerektiğini gösteriyor…



Nasıl buldunuz?



Bir tiyatro sahnesi gibi değil mi?



Fransa ve İngiltere,

Osmanlı

'nın topraklarını bölüşmekte uzun süre anlaşamadıkları için kimi zaman birbirlerinin hilafına, Osmanlı'ya “yardım” etmişlerdir.



Nihayetinde, paylaşım savaşında,

İngilizler

Fransızları çırak çıkartmıştır.



Gizli kapılar ardında yine müthiş pazarlıklar döndüğü muhakkak. E tabii zaman değişti,

Fransa

en fazla “yancı” olmak için kıvranmaktadır.



Ya biz?



Sayın Erdoğan

'ın dışında kim neyin ne kadar farkında?



Hâlâ etnisite veya mezhep asabiyeti peşinde koşmamızı isteyen “

bozguncuların

” iğvasına duçar olanlar çoğunlukta.



İşgalcilerimizin “

geldikleri gibi gitmeleri

” için kimlerle nasıl ittifak kurmak zorunda olduğumuz üzerinde zerre miskal kafa yoran yok.



Hamakat diz boyu.



Efendiler, “

üst akla

” karşı “

üst bilinçle

” mücadele etmekten başka çaremiz yok.



Çok çetin bir savaşın içindeyiz.



Kumda oynamıyoruz.



NOT:

Kırmızı Çizgi / Paylaşılamayan Toprakların Yakın Tarihi

”nden (James Barr, Pegasus Yayınları) mezkur diyalogları aktarırken teatral hava vermek için (muhtevaya dokunmadan) şeklen müdahale ettim.




#Aziz Nesin
#Osmanlı
#Lozan
7 yıl önce
Müthiş pazarlık sürerken
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti