|
Tankların üzerinde bir Kılıçdaroğlu

Taraf gazetesinin müstafi yazarı Murat Belge, Erkam kardeşimizle yaptığı bir söyleşide Ertuğrul Özkök"e felaket çakmış.

"Çakmış" ifadesi sosyal medya marifeti tabii; yoksa Özkök"ün çakılacak hali kaldı da bizim mi haberimiz yok.

Her yanından su alan bir kayığa dönmüş biçare. Vaktiyle şarap uzmanlığıyla övünüyordu, şimdilerde "(…) tadıyla."

Efendim mevzu şu: Özkök darbe olursa tankların önünde duracağını söylemiş.

Murat Belge de "Ertuğrul Özkök''ün el ele tutuşup tankların darbelerin önünde duracağına dair verdiği teminatı inandırıcı bulmadım." demiş, "Darbeye karşı beni koruyacak birisi aradığımda aklıma Ertuğrul Özkök gelmiyor. Eğer tankın üzerinde o varsa bu çok hayırlı bir şey değil. Öncelikle değiştiğine dair bir sinyal görelim sonrasına bakarız.."

Murat Belge haklı…

12 Eylül dâhil bütün darbeleri destekleyen, "her şey hukuktan ibaret değil" diyen bir insan evladına elbette kimse güvenmez, o niye güvensin.

Lakin "değiştiğine dair bir sinyal görelim sonrasına bakarız" ifadesini biraz netameli buldum.

Tamam, "ironinin" farkındayım, ama, yine de çok rizikolu.

Maazallah Özkök değişir de "demokrat" olursa ne yapacağız?! Türkiye demokrasisi Özkök"un demokratlığını kaldırabilemez.

Hem "değiştiğine dair sinyal versin" demek de ne oluyor?!

Özkök"ün her tarafının "sinyal" olduğunu, sinyal alıp vermekte ne kadar uzmanlaşmış olduğunu Murat Belge bilmiyor mu?

28 Şubat postmodern darbe döneminde, Emin Çölaşan"la Çevik Bir"i ziyaret ettiklerinde, Çölaşan"ın "Gerekirse silah kullanır mısınız?" sorusuna aldığı "sinyali", 11 Haziran 1997"de "Gerekirse silah bile kullanırız " şeklinde manşetten verdiğini unuttu mu?

Darbelerin soruşturulma sürecinde de demokrat sinyaller vermek adına mahut manşetin vebalini Çölaşan"a yüklemeye çalışmıştı. Çölaşan da "Çevik Bir"in yanından çıkar çıkmaz, "Gene manşeti kurtardın" şeklinde beni tebrik etmedin mi" demişti hani.

Demem o ki, matine suare demokrat sinyaller verse de Özkök"ün tankların önünde duracağına inanmam. Aslında Murat Belge de inanmaz ya, bi ufaktan Sadık Özben"liği tutuyor, işin keyfini çıkarıyor.

Şaşacaksınız ama söyleyeyim: Murat Belge"nin tankların üzerine çıktığını görsem ben de şappadak inanmam.

Pardon, inanırım da, acaba tanka engel mi olmak istiyor, yoksa refakat mı ediyor diye bir an düşünürüm.

Belki de, Murat Belge"nin laikliği tehlikeye düşmüştür, ne bileyim.

Gazeteport''tan Safile Usul"a (vaktiyle) verdiği söyleşide, "Türkiye, beğenmediğimiz yönleri olabilir ama ne İran''dır, ne de Malezya filan. (...)Türk Ordusu ve burjuvazisi omurgası olan kurumlardır. Laikliği korur. Bu ülkeye Ayetullahlar filan gelemez.." demişti.

Ben de "Murat Belge"nin ordu güvencesi" (09.09.2008, Yeni Şafak) başlığı altında, Sayın Belge"den bir-iki cümleyle de olsa konuyu vuzuha kavuşturmasını istemiştim.

Onun gibi "sinyal" falan da istememiştim.

Her fırsatta TSK"yı eleştiren Murt Belge, ordu müdahalesini (her ne olursa olsun) masada tutmayı nasıl sürdürebilirdi?!

Dahası, böyle vahim bir hatayı tashih etmeye neden tenezzül buyurmuyordu?

Murat Belge"nin orduyu laikliğin teminat kapısı görmesiyle, Silivri"deki kimi zevatın orduyu "Cumhuriyet"in teminatı görmesi arasında derece farkından başka ne vardı?

Silivri dedim de aklıma Kılıçdaroğlu geldi.

CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı"yla Soner Yalçın"ı evinde ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada, "Silivri toplama kampı" lakırdısına level atlatmış, "Silivri akademisi" demiş.

Darbe olduğunda Kıçıdaroğlu ne yapar peki?

İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, geçen cumhuriyet töreninde askere, "Sizin korumanız gereken Cumhuriyet"e biz sahip çıkıyoruz" demişti.

Tank mevzubahis olduğunda, Kılıçdaroğlu"nun "Sizin sürmeniz gereken tankı, biz sürüyoruz" demesini bekleyemeyiz.

Gelgelelim, doğuda başka, batıda başka; doğuda Kürtlerin hakkını savunup, Meclis"te "anadilde savunma hakkına" karşı çıktığına göre, tanklar yürüdüğünde de, bir öyle bir böyle yapar.

Yani, hem tankı sürer, hem önünde durur.

11 yıl önce
Tankların üzerinde bir Kılıçdaroğlu
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’